Dikenine katlanamadığın gülü incitme, zorluğuna göğüs geremediğin yari sevme.
Alpaslan öğrenmiş olduğu şeylerin ardından kornaya uzunca bastı.
Nil telaşla yerinden koşup arabanın yanına geldi.
Kızarmış gözlerini sinirle yanına gelen Nil'e çevirdi.
"Bin!" nefret edermişçesine baktı yüzüne. Bu kadın Alparslan'ın tüm sinir sistemiyle oynuyordu.
Nil olanları idrak edemeden bindi.
"Ne oldu? Neye sinirlendin yine?" elini Alparslan'ın saçlarına götürecekken Alparslan buna izin vermeden geriledi.
"Bir de soruyor musun? BİR DE SORUYOR MUSUN NİL!"
İrkilip Gurur'a baktı.
"BENDEN GİTTİĞİN YETMEDİ BİR DE KIZIMI MI AYIRDIN? VİCDANIN YOK MU? ACIMAN YOK MU NİL?!"
Sertçe yutkundu Nil. Demek artık anlatmanın zamanı gelmişti. Kızı babasına babası da kızına kavuşacaktı sonunda.
"Ayırmaya mecburdum." Sakince konuştu. Öfkenin kimseye bir faydası olmazdı.
"Seni terk etmeye, kızımızı saklamaya mecburdum Alparslan. Sizi korumaya mecburdum."
Alparslan sinirle elini saçlarından geçirdi. Tam iyi oluyoruz derken yine başa dönüyorlardı. En başa.
"Sakinim. Şunu bana en başından anlat. Dinleyeceğim seni. Her bir ayrıntısını, kaçırdığım her dakikayı anlat bana" Derin bir nefes aldı çaresizce.
"Adı ne?" aklına az önce gördüğü kızının masmavi gözleri geldi.
"Nehir Gül." Usulca gülümsedi. Gülüm demesini bekledi.
"4 yıl önce seni terk ettiğim gün bir aylık hamileydim aslında."
Alparslan bakışlarını denize çevirdi. Aklına o gün geline nefesi ciğerlerinde hapsoldu. Yutkunamadı, nefes alamadı. Hatırladıkça aynı günü yaşıyordu sanki.
Ama acımasız anılar kendini hatırlatmadan rahat durmuyorlardı.
4 yıl önce
Nil elindeki ultrason kağıdına uzun uzun baktı. Öğreneli 1 ay olmuştu ama sevinci kursağında kalmıştı.
Ne bu mutlu haberi Alparslan'a verebilmişti ne de ailesine.
Öğrendiği ilk günden beri tehditlerin ardı arkası kesilmiyordu. Sürekli aynı şeyi söylüyorlardı ona.
"Alparslan'ı canıyla bitireceğiz. Ve Canından bir parçasıyla..."
Dün gece iyice düşünüp kafasını toparlamıştı. Bebeğini korumak zorundaydı. İkisine ait bu mucizeyi sakınmak zorundaydı.
Derin bir nefes alıp çalışma odasının kapısını tıklattı.
"Gel gülüm."
Odaya girdiğinde söyleyeceği tüm kelimeler boğazına dizilmişti. Çıkmamak için çabalıyorlardı.
"Alparslan.." gözleri sevdiği adamın gözlerini bulduğunda zorla yutkundu.
"Efendim Yüreğim?" Nil'in bu düşünceleri halleri bir sorun olduğunun kanıtıydı.
"B-ben boşanmak istiyorum." Gözlerine bakamıyordu. İlk kez o karanlığında kaybolduğu gözlere yabancıydı.
"Gülüm ne diyorsun sen? Şaka mı bu? 1 Nisan değil mi bugün.?" Gülerek baktı Nil'e. Şaka olmasını diledi içinden. Hiç komik olmayan bir şaka.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIM OL
Teen FictionGurur ve Gül geçen iki günde birbirine iyice alışmış, kaybolan yılların hasretini gideriyorlardı. "Gülüm hadi sen şimdi uyu annenle benim biraz işimiz var." Diyerek kızının saçlarını öptü. Gül kollarını babasının boynuna sarıp heyecanla yüzüne baktı...