Gönül toprağına dert yağmurlarını yağdıracakmış gibisin.
Evdeki herkes oturmuş bu durumu Su'ya nasıl anlatacaklarını düşünüyorlardı.
Nil huzursuzca yerinde kıpırdadı.
Alparslan gelir gelmez olanları Nil'e anlatmış, onu kollarıyla sıkıca sarmıştı.
"Su zaten ailesiz büyüdü. Babası vefat edince annesinin de kalbi dayanamadı. 10 yaşında tek başına bir kız çocuğu olarak kaldı." Üzgünce nefes verip Alparslan'a baktı.
"Bence sizi de ailesi olarak kabul etmişken Bera'yı senin öldürdüğünü söylemeyelim."
"Elbet öğrenecek yenge. Ayrıca böyle bir ihaneti nasıl saklayacaksınız?"
Nil oturduğu yerden kalkıp ellerini saçlarından geçirdi.
Kız kardeşi gibi gördüğü kızın hayatını zorla düzene sokmuştu derken bu olayı da kaldıramazdı Su. Üstelik karnında doğmayı bekleyen minik bir bebek varken bu durum hiç de kolay değildi.
"Ben halledeceğim. Sizden tek istediğim lütfen kimse karışmasın."
"Ne diyeceksin Nil." Özgür de Su büyürken yanlarındaydı Nil ne ise Su da bir nevi Nil'di Özgür için.
"Yapınca görürsün abi. " diyerek merdivenlere yöneldi.
Alparslan Nil'in arkasından kalkıp yavaş ve yorgun adımlarla annesinin odasına yürüdü.
Kapıyı usulca açıp baktı onu var eden kadına.
"Gel annem, gel kurban olduğum." Diyerek dikleşti Narin.
"Anam." Başını annesinin dizlerine koydu.
Ne kalbi ne de aklı bu ihaneti kabullenmek istiyordu. Gencecik yaşında Bera'ya baba olmuş, onun için kendinden vazgeçmişken bu olanları hiçbir kefeye koyamıyordu.
Aklında sürekli Bera'nın o son cümlesi dolanıyordu.
"Keşke o gün babam değil de sen ölseydin..."
"Anne ben o adam gibi miyim?" başını iyice bastırdı annesinin dizlerine.
Ağlasa sel olur taşardı yaşları. Ağlamayı yediremiyordu gururuna. Bir ihanet uğruna akmasını istemiyordu yaşlarının.
"O nereden çıktı annem. Sen ne o adam gibisin ne de bir başkası gibi. Sen benim aslanımsın."
Oğlunu bu halde görmek içini paramparça ediyordu Narin'in.
Bu yaşına kadar tüm yükü omuzlarında taşımış, çocukluğunda çocuk değil de büyük bir adam olmuştu Gurur.
"Yoruldum anam. En yakınım dediklerimin yara açmasından, her şeye koşmaktan yoruldum."
Herkesin bir taşma noktası varken Alparslan o noktayı aşalı yıllar olmuştu. Acıya da ihanete de alışmış ancak artık daha fazla da dayanamamıştı.
"Yoruluyorsan başarıyorsundur paşam. Kaldır bakayım kafanı." Diyerek kalkmasını bekledi oğlunun.
Derin bir nefes alıp kafasını kaldırdı. Annesinin o huzur dolu gözlerine kenetledi yorgun ve kapkaranlık bakışlarını.
Narin, Alparslan'ın yüzünü elleri arasına alıp yanaklarını okşadı.
" İnsanlar isimlerinin anlamlarını taşırlarmış derdi nenen. Senin adın da Alparslan, aslan gibi güçlü yiğit gibi cesur demek annem." Uzanıp oğlunun alnına uzunca bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIM OL
Novela JuvenilGurur ve Gül geçen iki günde birbirine iyice alışmış, kaybolan yılların hasretini gideriyorlardı. "Gülüm hadi sen şimdi uyu annenle benim biraz işimiz var." Diyerek kızının saçlarını öptü. Gül kollarını babasının boynuna sarıp heyecanla yüzüne baktı...