Ne talihim güldü, ne de kaderim. Her gün gibi bugün yine dünden beterim.
"Gonca yüzüğüne bakmayı bırak artık aradan bir ay geçti." Diyerek gittikçe daha çok büyüyen karnını okşadı Su.
Doğum yaklaşıyor heyecanı git gide de artıyordu.
"Ne yapayım Su! Evleniyorum yakında." Gülerek yanağını Su'nun karnına yasladı.
"Ben de doğuruyorum her an karnıma mı bakıyorum ha?"
"Tamam didişmeyin artık kızlar. Ben çıkıyorum bebeğim kendini çok yorma. Seni seviyorum." Diyerek Su'nun önce saçlarına ardından da karnına öpücük kondurdu Bera.
"Biz de seni seviyoruz babası!" gülerek her geçen gün git gide aşık olduğu adama baktı uzun uzun.
Evden çıkıp arabasına doğru ilerledi. Gelen mesaj ile olduğu yerde durup derin bir nefes aldı.
Bahçede oynayan Asil ve Nehir'e çevirdi bakışlarını.
"Nehir gel buraya amcacığım. Bir yere gidiyoruz."
Gül bebeğini abisine verip koşarak amcasının yanına geldi.
"Nereye gideceğiz amca? Lunaparka mı yoksa!" diyerek olduğu yerde zıplamaya başladı.
"Daha güzel bir yere. Gel bakalım." Gül'ü tek hamlede kucaklayıp arabaya bindirdi. Kendisi de apar topar binip sürmeye başladı.
Bir yola bir de arkada heyecanla yolu izleyen yeğenine değiyordu bakışları.
Belki bir gün Berrak Nil de Gül gibi bir kız olacaktı. Güzel, sevimli ve dik başlı...
Arabada yankılanan zil sesiyle arkasına yaslanıp aramayı cevapladı. Bir süre karşı tarafı dinledi.
"Tamam, yoldayım. Bir sorun çıkmasın Fikret." Aramayı sonlandırıp gaza yüklendi.
Geçmiş
Bera Fransa'nın sokaklarında öylece durmuş ona tarif edilen adamın gelmesini bekliyordu. Gözleri karşıdan gelen baba ve oğlunu delip geçiyordu.
Abisinin babasını öldürmesinin üzerinden her ne kadar yıllar geçse de, babası annesine oldukça kötü davransa da Bera'nın içindeki baba hasreti hiçbir türlü son bulmamıştı.
Bu konuda hep Alparslan'ı suçlamış ancak ona hiçbir zaman belli etmemişti.
Belki de şuan abisi babasını öldürmeseydi o baba ve oğlunun yerinde onlar olabilirdi diye geçirdi içinden.
"Bera Karahan?" adını seslenen adama doğru dönüp kafasıyla onayladı ismini.
"Bin. Patron seni bekliyor." Diyerek arabanın kapısını açtı.
Bera hiçbir konuda bu kadar kararlı olmamıştı.
Teklifin geldiği ilk günden beri intikam ateşi ile dolup taşıyordu sevgisiz kalan kalbi ve bedeni.
Arabaya binip yan tarafta oturan adama çevirdi bakışlarını.
"Hoş geldin küçük Karahan." Bacak bacak üzerine atıp şapkasını kafasından çıkardı.
Sinirle derin bir nefes alıp sinirini yatıştırmaya çalıştı Bera. Arka plana atılmaktan oldu olası nefret ederdi.
Neden hep abisi başrolde olmak zorundaydı? Neden hep abisi annesinin gözdesi olmak zorundaydı? Neden en korkutucu Karahan Alparslan Gurur olmak zorundaydı?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIM OL
Teen FictionGurur ve Gül geçen iki günde birbirine iyice alışmış, kaybolan yılların hasretini gideriyorlardı. "Gülüm hadi sen şimdi uyu annenle benim biraz işimiz var." Diyerek kızının saçlarını öptü. Gül kollarını babasının boynuna sarıp heyecanla yüzüne baktı...