Oldukça rahatsız eden güneş ışığı ile yorganı kafama çektim. Fakat bu ani hareketimden dolayı oldukça katlanılmaz olan baş ağrısı ortaya çıkmış, 'ben buradayım' diye bağırıyordu.
Yavaşça doğruluğumda gözlerimi zar zor açmış, yorganı üstümden kaldırarak ayaklarımı yataktan sarkıtarak oturmuştum. En son sahilde içmeye başladığımızı hatırlıyordum ve muhtemelen çok kaçırdığım için sarhoş olmuştum. Çabuk sarhoş olan biriydim. İçki konusunda hiç dayanıklı değildim. Sarhoş olunca çoğu insanda olduğu gibi benimde çenem gereksiz fazla düşerdi. Düşündüklerimi hiç saklamadan söylerdim ve bu genelde büyük utanç duyamama sebep olurdu. Kötü bir şey yapıp yapmadığımı öğrenmek istiyordum fakat eğer kızları tanıyorsam o ortamda çocuklara güvenerek içmişlerdir, demek oluyor ki onlarda sarhoş olmuştu. Yani eğer şanslıysam Jisoo unnie en azından bazı şeyleri hatırlayacak kadar içmiştir, çünkü biz dışarıdayken her ihtimale karşın ayık olmak için aklı yerinde olacak şekilde içerdi.
Yataktan kalktım ve doğrudan banyoya ilerledim. Bugün dersim öğlenden sonra olması işime gelmişti. Bu kafayla sabah sabah derse girsem de bir şey anlamazdım.
Ilık bir duştan sonra kahvaltımı yaptım ve ilaç aldım. Zaten bunları yaparken öğlen oluyordu ki bugün oldukça yavaştım. Evde gideceğim saate kadar başka şeylerle oyalandıktan sonra hazırlanmaya başladım.
Yavaş yavaş bahar geldiği için hava ılıktı, uzun zamandır gitmediğim için siyah kort şortumu çıkarttım. Üzerine de dolabımda çürüyecek olan yarım beyaz gömleğimi alıp giyinmeye başladım.
Aslında saçlarım ile uğraşmak istemiyordum çünkü üşeniyordum fakat uzun zamandır kızların dediğine göre okula 'paçoz' gibi gidiyormuşum. Bu yüzden saçlarımı düzleştirdim ve yukarıdan at kuyruğu şeklinde topladım.
Hava güzeldi ve ben uzun süredir bisikletimi kullanmıyordum. Bağladığım yerden çıkarttğımda üzeri biraz kirli olsa da takmadım ve sürmeye başladım.
Bisikletimi okulun önündeki ağaçlardan birine bağladığım sırada omzuma dokunan el ile irkildim.
"Taehyung, beni korkuttun!"
"Üzgünüm, selam vermeden geçmek istemedim."
"Sorun değil, dalmışım. Yoksa bu kadar tepki vermezdim."
"O zaman beraber gidelim? Kızlar bizimkiler ile berabermiş."
"Tabii."
Yanyana okulun bahçesine doğru yürümeye başladığımızda zaten yeterince dikkat çeken grubumuz, şen kahkahaları ile daha da çok gözleri üzerine topluyordu. Bizi fark ettiklerinde hepsine el sallamış ve Rosé'nin yanına oturmuştum.
"Siz ne ayak?"
"Ne?"
"Beraber geldiniz bakıyorum da."
"Kapıda karşılaştık, abartma istersen."
"Doğru, zaten enişte varken Tae'yi ne yapacaksın."
"Ne eniştesi Rosé! Saçmalama!"
"Hmm, Jungkook'un bakışları öyle değil ama."
"Ne diyorsun Rosé, açık ol."
"Sizi kıskandı diyorum, bu çocuk sana abayı yakmış!"
"Ha ha ha, komik şakaymış!"
"Şaka olduğunu nerden çıkardın, kendin bak! Belki, hem bizim şaşkın balığımız o'dur."
"Öyle mi dersin?"
"Bence bir gözlemle, hem Jimin anlattı, dün gece çok tatlıymışsınız."
Rosé'nin hatırlatması ile asıl merak ettiğim konu beynimin derinliklerinden yüzeye çıkmıştı.
"Sahi, dün saçmalamamışımdır değil mi?"
"Jisoo'ya sor, o ayıkmış."
Rosé'yi başımla onaylayıp, tam bir soru daha soracakken, Jennie unnie'nin bize seslenmesi ile bir şey diyemeden ağzımı geri kapattım.
"Siz ne konuşuyorsunuz fısır fısır!"
"Ne konuşacağız, havadan sudan."
"Bilirim ben o havayı suyu."
Göz devirim önüme döndüğümde buraya geldiğini gördüğüm şahıs ile en azından şimdilik sorgudan kurtulacağım için sevinmiştim.
"Kuzen, naber ya?"
Yugyeom yanıma oturup kolunu omzuma attığında sırtımı ona yaslayıp, omzunmdaki elini tutmuştum.
"İyi gibi, her zamanki şeyler işte. Sen?"
"Bende manita yaptım."
"Ne! Sen mi manita yaptın?!"
"Evet, ne var bunda?"
"Her bahsine varım, en fazla bir hafta süre veriyorum."
"Bu sefer farklı kızım, seviyorum ben onu!"
"Hepsine aynı şeyi diyorsun Yugyeom!"
Bana omuz silkmesi ile gözlerimi bizim atışmamızı izleyen grubumuzda gezdirdim. Jungkook da takılı kalmıştım. Rosé'nin söyledikleri aklımı kurcalamaya başlamıştı. Jungkook ile fazla görüşmemiştik ama iyi biri olduğu belliydi, yakışıklıydı da, fakat beni sevdiğini gösteren bir hareketini yakalamamıştım. Sebepsizce ondan şüphelenmek istemiyordum. Arkadaş olma yolunda ilerliyorduk, bu bozmak istemediğim bir şeydi.
Bazı hareketleri etkileyiciydi ama her kız etkilenirdi. Bana özel olduğunu sanmıyordum.
Uzun zamandır ona baktığımı fark edince gözlerimi kaçırmak istemiştim fakat çoktan yakalanmıştım. Gülümsemiş ve göz kırpmıştı. Yanaklarımın kızardığını hissettiğimde bakışlarımı yere çevirmiştim. İşte bundan bahsediyordum, çoğu kız bu hareketten etkilenirdi, bende o kızlardan biriydim sadece...
Merhaba, yeni bölüm geldi ama biraz kısa, devam edecektim fakat üşendim 👉👈Zaten 2. Dönem 1. Sınav takvimini attılar, iki hafta sonra🙄
Ayrıca Chungha'ya bu kadar aşık bir ben mi varım? Kadınla her gün aşk yaşıyorum 🤧
Umarım beğenmişsinizdir<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lali's Platonics
Fanfiction[texting+düzyazı] Jeon, iki yıldır platonik olduğu Lalisa'ya yazmaya karar verir. Peki ya sonrası? Lalisa Manoban & Jeon Jungkook