Mavi gözlü adamın güzel kadını...
Ciğerpâre: Ciğerimin köşesi demektir.
"Peki ya sizin hiç fotoğrafını açıp, yüzünün en ince ayrıntısına kadar incelediğiniz biri oldu mu?"
~Cemal Süreyya~
______________
"Senin s...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ben senim, sen de ben. Birbirimizin başka yüzleriyiz..."
___________💙__________
Elimde ki fotoğrafı titreyen parmaklarımla yavaşca okşarken, "anlayamıyorum..." Diye mırıldandım kendi kendime.
Dün akşam öpüşmemizi birden yarıda kesip benden uzaklaşmıştı. Ardından hiç bir şey demeden beni odada tek başına bırakıp odayı terk etmişti. Bu günde pazar olduğu için işe gidemediğim için onu dün akşamdan beridir hiç görmedim. Şuan ne yapıyor ne diyor o kadar merak ediyorum ki.
Ve gerçekten de hiç bir şey anlayamıyorum. Yiğit'in neden benden bu kadar uzak durduğunu anlamıyorum.
Beş yıl önce ne olmuş olabilir ki? O pislik Murat ona demiş bilmiyorum ama çok ağır bir şey olmalı. Yoksa Yiğit beş yıl boyunca benden uzak kalmazdı. Kalamazdı.
O benden ayrı yapamaz ki hem, yapmamalı.
Titrek bir nefes alıp gözlerimi kapattığımda aklıma Yiğit'in gittiği o gün geldi.
***
Heyecanla kapının önünde beklerken hafif esen rüzgarla titredim.
Neredesin sevgilim sen?
Hava da kararmıştı zaten. Şuana kadar eve gelmiş olmalıydı. Acaba bir terslik mi oldu?
Korkarak soğuk ellerimle paltomun cebinden telefonumu çıkardığım sıra da gözüme vuran araba farlarıyla kolumu gözlerime siper ettim.
Bir kaç saniye sonra farlar kapandığında kolumu yavaşca gözümün önünden çektim. Yiğit, taksiden inip kapıyı kapattıktan sonra bana doğru döndüğünde aniden olduğu yerde durdu.
Gülümseyerek yanına doğru yürümeye başladığımda, "nerede kaldın sen sevgilim?" Dedim sesimden akan özlemle. "Seni merak ettim."
Yanına ulaştığımda taksi de yavaş yavaş yanımızdan ayrılıp bahçe kapısından çıkmıştı.
Bakışlarım yüzünde gezinmeye başladığında, yanağında ki morluğu fark ettim. Gözlerim endişeyle açıldığında, "Yiğit!" Dedim elimi yanağına koyduğumda, "ne oldu yanağına senin? İyi misin ? Canın yanıyor mu?"
"Umrunda mı ki?"
Umursamaz bir tavırla dedikleriyle birlikte anlamayarak ona baktım. "Ne demek umrunda mı?" Dedim şaşırarak, "senin canının yanmasını ister miyim Yiğit ben. Senin canın yanarsa benimde yanar."
