12. BÖLÜM

982 37 2
                                    

Şarkı: Soner Avcu ~ Kayıp Şehir 🎶

Şarkı: Soner Avcu ~ Kayıp Şehir 🎶

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar dilerim <☆>

        "Soluğundan öptüm seni...."

________________

"Onur bi' sakin ol Allah aşkına."

Onur, Duygu'nun dediklerini umursamayarak hâlâ bir ileri bir geri yürürken öfkeyle soluyordu resmen. "Geberteceğim onu. Bunu kim yaptıysa öldüreceğim onu!" Dedi sinirle, "Onu doğduğuna pişman edeceğim! Beklesin. Anasından içtiği sütü burnundan getireceğim!" Daha çok kendi kendine konuşuyordu. Sinirini atamıyor gibi duruyordu.

Yiğit, "Otur yerine de konuşalım Onur," diyerek sinirle soluyup tekli koltuğa oturdu.

Silahlı saldırının üstünde tam 4 saat geçmişti ve Duygu'yu hasteneye götürüp kolunu sardıktan hemen sonra Yiğit'i aramıştım. Onur ise zaten Yiğit'in yanında olduğu için beraber gelmişlerdi eve. Ve sonuç olarak gördüğünüz gibi şimdi de Onur'u sakinleştiremiyorduk.

Tehdit mesajının üzerine bir de bu saldırı çok ağır geldi hepimize. Özellikle de Ayaz için. Hâlâ da korkarak kucağımda oturuyor, bedeni titriyordu.

Duygu'ya baktığımda kaşıyla Yiğit'i işaret etti. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Ve bize gelen tehdit mesajını henüź Yiğit'e söylememiştim. Onur sakin olunca söyleyeceğim diye düşünmüştüm ama Onur'a bakılırsa hiç sakinleşmeyecek gibi duruyordu.

Sıkıntıyla alt dudağımı ısırdıktan sonra kaçamak bakışlarım Yiğit'i bulduğunda, "şey..." Dedim duraksayarak, Yiğit ve Onur'un bakışları bana kaydığında tedirginlikle alnımı kaşıdım. "Saldırıdan bir kaç dakika önce yani eve geldiğimde Duygu bana telefondan bir mesaj gösterdi."

İkisininde aynı anda kaşları çatıldığında, Yiğit, "ne mesajı?" dedi.

Yanımda duran telefonu elime alıp mesajı açtıktan sonra Yiğit'e uzattım. Onur da yerinden kalkıp Yiğit'in yanına gittiğinde beraber ekranda ki mesajı okumaya başladılar. Ve okudukları her paragrafta da ikisinin de kaşları daha çok çatılıyordu.

Yiğit, sinirle soluyup elinde ki telefonu sıkmaya başladığında, Onur ise saçını geriye atıp sakin kalmaya çalıştı.

Bakışlarım tedirginlikle ve korkuyla Yiğit'in yüzünde gezerken, onun o mavi gözleri ilk önce Ayaz'a değdi. Ardından benim beklenti ile onu izleyen kahverengiliklerimle kesişti. Ama bir şey demedi. Sadece gözlerimin içine baktı.
Şuan ne düşünüyor bilmiyorum ama yüzümde ki korkuyu ve endişeyi sezebildiğini biliyordum.

"Ela abla." Ayaz'ın elimi tutmasıyla bakışlarımı zorlukla Yiğit'ten ayırıp Ayaz'a baktım. Gözlerinde ki korku hâlâ geçmemişti. Yüzü solmuş, gözleri şişmişti uykusuzluktan. "Ben uyumak istiyorum." Dediğinde usulca başımı olumlu anlamda salladım.

CİĞERPÂRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin