Bitmek bilmeyen bir ağrı hissediyordum.
Eve çok geç dönmüştüm ve kemiklerimin her bir yanı ağrıyordu.
Ama acım bununla sınırlı değildi, kalbimde en az kemiklerim kadar acıyordu.
Yavaşça ayağa kalktım ve Adeli uyandırmadan dışarı çıktım, yalnız kalmaya ihtiyacım vardı .
Kapıdan çıkınca yağan yağmura aldırmadan bir köşeye çekildim. Tıpkı Neymar'ın dediği gibi şu an Tanrı'nın acılarımı akıtmasını bekliyordum ama bunun aksine her yağmur tanesi tenimi kurşun misali delip geçiyordu.
Ne yaptığımı bilmiyordum sadece öylece dikiliyordum. Yanlışlarım ve doğrularım birbirine karışmıştı.
Sırtımda sıcak bir mont hissetiğimde üzerime aniden çöken sıcaklık yüzünden titremiştim.
Etrafı bulanık görüyordum , gözlerimdeki damlaları elimi kaldırıp silecek halim bile yoktu.
Sonra biri beni kucağına aldı ve hiç sesini çıkartmadan yürümeye devam etti.
Kemiklerim direnişimi hoş karşılamadı, kafamı kaldırıp bakamadım bile yaptığım tek şey bedenimi saran sıcak kollara karşın gözlerimi kapatmaktı.
***
Gözlerim beyaz odaya alışınca etrafı incelemeye başladım , tanıdığım bir yer değildi.
Ayağa kalktım, yerde duran yeşil kramponlar ilgimi çekmişti bunları bir yerden hatırlıyordum.
Düşün Alexis.
"Demek uyandın?" Beni düşüncelerimden sıyıran Oscar'ın kalın sesi olmuştu.
"Evet , şey ben buraya nasıl geldim?"
Hatırlayamıyordum. Tek hatırladığım şey Neymar'ın çıkış kapısına doğru ilerleyişiydi, arkasına bile bakmamıştı.
"Perişan haldeydin Alexis." Elindeki kahvaltı tepsisini siyah masaya bıraktı "Titriyordun. Üzerine giydiğin o ince elbiseyle birlikte yağmurun altında öylece dikilmiştin. Aklında ne vardı?"
"O benim elbisem değildi."
"Sorum bu değil. Seni merak ediyorum." Sert yüz hatları bana bakarken yumuşuyordu.
Cevap vermedim.
Aniden üzerimi incelediğimde büyük bir gömleğin içinde olduğumu fark ettim.
"Tanrı'm , üzerimi değiştirdiğini söyleme." Göğüslerimi kapama ihtiyacı hissetmiştim.
"Başka seçeneğim yoktu, söylediğim gibi titriyordun."
Akşamki olaylar yavaş yavaş aklıma gelince gözlerim yeniden dolmuştu.
"Alexis ." Oscar yumuşak çıkan sesiyle beni yatıştırmaya çalışıyordu ama güçsüz düşmüştüm. Yanıma gelip beni daha çok sarmaladı "Arkadaşın olduğumu biliyorsun, anlat bana." Güçsüz sesimle ona baştan sona tüm olayları özet geçtim. Sesini çıkarmayınca yüzüne baktım ,uzaklara dalmıştı .
"Ne düşünüyorsun?"
"Bu kadar çabuk pes etmemelisin." dediğinde kaşlarımı çattım "pes eden ben değilim Oscar, yarım saatir her şeyi boşuna mı anlatıyorum!"
"Yarım saatir ondan ne kadar hoşlandığını dinliyorum Alexis. Senden bu kadar çabuk vazgeçmesinin altında yatan sebebi sorgulamadan pes etmişsin."
Kafamı kaldırıp kahverengi gözlerine sabitledim. "Barda seni gördüğü anda gözlerinden geçen o düşünceyi yakaladım Alex. Brunadan sonra ilk kez birine aynı masumiyetle bakıyordu. Ben onun en yakın arkadaşıyım ve sana temas ettiğim o an beni dahi öldürebilirdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Futbolun Prensesi || Neymar Jr.
FanfictionSadece birkaç saniye sonra karşılaşacağı turuncu kramponlardan habersizce "Futbol tutkumun önüne hiçbir şey geçemez" diye tekrarladı içinden. Kendini bu şekilde motive etmeyi severdi. Herkes gittiğinde geriye kalan tek şeyin futbol olduğunu düşünür...