"Alex, Neymar geldi ."
Adelin sesini duyduğumda kendimi yataktan attım ve yerde bulduğum beyaz elbiseyi anında üzerime geçirerek düşünmeye başladım:
Ona nasıl davranmalıydım?
Beni iki gün boyunca merak içinde bırakmıştı.
İlgisiz mi davranmalıydım?
Yoksa fazla ilgilimi?
Tamam görmezden gelmeliydim.
Ayrıca önemli olan Enriquenin durumuydu değil mi?
Yavaş adımlarla merdivenleri inerken kapıya yaslanmış ve beyaz dişleriyle bana en güzel gülümsemesini gösteren Neymar'ı gördüğümde bir an için kendimi kaybetsemde birkaç saniye sonra kendime gelmeyi başardım.
Neymar "Prenses." dediğinde onu takmadım ve koşarak koltuğa oturdum.
Adel "Alexis ." diye yeniden bağırdığında yine cevap vermemiştim .
Neymar Adel'e dönüp "bizi birkaç dakika yalnız bırakır mısın? " diye sorduğunda Adel yüzüne 'ne oluyor burada' bakışını yerleştirip hızlı adımlarla dışarı çıktı .
Neymar yeniden "Prenses." diye seslendiğinde "Selam."demekle yetindim.
Güçlü kollarını belime dolayıp beni kucağına çektiğinde ona karşı koyamadım.
"Alexis." Eliyle yüzümü kendine çevirdi ve "Bu yaptığında ne şimdi." diye sordu merakla .
"Bir şey yaptığım yok." dedim.
Hayır erken teslim olmayacaktım .
"Trip falan mı atıyorsun?" Beni kendine daha çok çekti.
"Alakası yok." dedim . Ellerim yeni çıkmış sakallarında geziyordu.
"Anlat bana ." Alnını alnıma dayamıştı . Tamam teslim oluyorum.
"Sen pislik Brezilyalı adam ." sakallarından birini çekiştirdim "Beni tam iki gün boyunca senden millerce uzaktaki bu ülkede birini öldürmenin ağır duygusuyla baş başa bıraktın." Bir sakalını daha çekiştirdim dudağı acıyla kıvrıldı "Tam iki gün her dakika, Neymar yemin ederim ki her dakika seni aradım ama sen bana geri dönmedin, merak etmedin bile."
Nefesini verdi ve "olaylardan seni uzak tutmaya çalışıyordum." dedi .
"Öldüm burada ." dedim kafamı köprücüklerine yaslarken.
"Üzgünüm ."
Gülümsedim ve sonunda sormaktan korktuğum soruyu sordum "Enrique iyi mi?"
Neymar gözlerini kaçırmıştı.
"Neymar sana diyorum.."
Neymar ellerimi yüzünden çekip sıkıca tuttu ve "söyleyeceklerime hazır olmanı istiyorum." dedi.
"Kötü bir şey mi?." dedim ellerimi çekmeye çalışırken.
"Sadece senin suçun değildi Alex . O bunu hak etti." dedi.
"Ne yapmışım?" dedim daha sert bir sesle .
Gözlerini gözlerime sabitledi ve "Sol yanı felç kalmış." dedi fısıldayarak.
Göz yaşlarım istemsizce yanaklarımdan süzülmeye , Neymar'ın siyah tişörtünü ıslatmaya başlamıştı .
"Alex ağlama ."
"Ben mi yaptım?" Şu an kendimi tırmıklamak istiyordum ama Neymar'ın sert elleri ellerime kilitli olduğu için hareket edemiyordum .
"Orada onu vurmanın bir sebebi vardı. Bunu sende biliyorsun ."
"Ama ben yaptım."
Ellerimi serbest bırakmamakta direniyordu.
"Neymar bırak beni."
"Nereye gideceksin Alex? Sakin olmanı istiyorum. Söylemeyeceğine dair söz verdi ve gayet iyi konuşuyor ayrıca yapamayacağı tek şey sol kolunu ve sol bacağını bir daha oynatamayacak olması onun dışında teknik direktör olmaya devam ediyor. Kurtulamadık , keşke orada silah benim elimde olsaydı ve kafasına beş kez daha sıksaydım."
Cevap vermedim. Haklıydı . O benim babamı öldürmüştü, ailemizi mahvetmişti. Ve hala bunu neden yaptığını anlamıyordum.
Neden bunları yaptığını anlamıyordum.
"Haklısın hak etti." dedim burnumu çekerken ama suçluluk duygusu bütün vücudumu kaplamıştı .
Ellerimi serbest bıraktı bende kendimi bir kaç defa cimcikledikten sonra bir bebek misali beline sarıldım "Seni özledim."
"Ben de" dedi kafama küçük bir öpücük bırakırken .
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Futbolun Prensesi || Neymar Jr.
FanfictionSadece birkaç saniye sonra karşılaşacağı turuncu kramponlardan habersizce "Futbol tutkumun önüne hiçbir şey geçemez" diye tekrarladı içinden. Kendini bu şekilde motive etmeyi severdi. Herkes gittiğinde geriye kalan tek şeyin futbol olduğunu düşünür...