Multi Media : Ateş
Asel'in Anlatımından
Boğazımda hissettiğim kurulukla gözlerim aralanmaya başlamıştı. Tamamen açtığımda ise yanımda yatan Barkın abim göz hizama girmişti. Yatakta yavaşça doğrulup abime hissettirmeyecek şekilde üstünden atlayarak yavaş adımlarla mutfağa doğru ilerleyip bardak bölümünden büyükce bir bardak elime alarak içini doldurup dudaklarımla buluşturduktan sonra kana kana içmeye başlamıştım. Biraz olsun daha iyi hissettirmişti bu bana.
Bardağı yıkayıp bir kenara koyduktan sonra yavaş adımlarla çıktığım odaya geri dönmeye başlamıştım fakat duyduğum sesler yerimde donmama sebebiyet vermişti. Dikkatle kulaklarımı gelen seslere kabartınca bu seslerin kaynağının Ateşin odası olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Endişelenerek hızlı adımlarla Ateşin yanına doğru adımlamıştım.
Odaya girdiğim gibi gözlerim yataktaki Ateş'i bulmuştu. Elleri yorganı sıkarken gözlerinden ardı ardına yaşlar geliyordu bir yandan da sayıklıyordu. "Anne... Baba... Gitmeyin." Onu bu halde bulmak çok üzücüydü. Bize her ne kadar hissettirmemeye çalışsa da için de tarifi olmayan bir acı vardı. Nasıl olmasındı ki zaten...
Koşar adımlarla yanına giderek yatağın ucuna oturup hafif hafif Ateşi sarsmaya başladım. Bir yandan da konuşuyordum. "Ateşşş uyan. Uyan hadi canım kabus görüyorsun." ilk denemede her ne kadar başarısız olsam da pes etmemiş birkaç defa daha aynı şeyi tekrarlamıştım. En sonunda İrkilerek uyanmış gözleri beni bulunca daha çok ağlamaya başlamıştı.
Gözümden akan yaşa aldırmadan kollarımla bileklerini kavramış Ateşi kendime doğru çekerek oturur pozisyonuna getirmiştim. Ardından kollarımı boynuna dolayarak sıkı sıkı sarmıştım. Belimde hissettiğim hareketlilikle onun da kollarını bana sardığın anlamıştım.
Tek bir kelime dahi etmeden sarılı şekilde kalmış rahatlamasını bekliyordum. Öyle saçma salak teselli cümleleri söyleyemezdim. Hiçbir halta yaramayacaktı. Sadece yanında olarak destek olabilirdim. Konuşmayacaksa beraber susardık. Ağlayacaksa beraber ağlardık. Ama kardeşimi yalnız bırakmayacaktım.
Bir süre sonra benden ayrılıp gözlerini gözlerime dikmiş ardından "Teşekkür ederim." demişti. Ben ise kaşlarımı çatarak iki elimin baş parmağını da gözlerine çıkartıp ıslaklıkları silmiş ardından her iki göz kapağının üstüne de bir öpücük kondurmuştum.
"Teşekkür etme bana. Senin için her zaman buradayım." Demiş ardından biraz duraksayarak
aradığım cümleleri bulunca dudaklarımı aralamıştım. "Birlikte uyumak ister misin?" Diyerek meraklı gözlerimi gözlerine dikmiştim. "Hemde çok..." Cevabıyla gülümsemiş örtüyü geçebileceğim kadar kaldırmış ardından bedenimi Ateş'in yanına uzatmıştım daha sonra örtüyü tekrar yerine bırakmıştım.Bir elim Ateş'in saçlarında yerini alırken diğer elim ise bedenini sarmalamıştı. "İyi geceler bebeğim."
"İyi geceler abim." Evet abim. Yaşıt olabilirdik belki ama o her zaman benim yanımdaydı tıpkı bir abi gibi. Her zaman beni kollar yeri geldiğinde de bana kızardı. Ama çok sürmezdi siniri. Sinirlenmişse bile beni düşündüğünden olurdu. Ben de her zaman onun yanında olacaktım. Hem de her zaman...
Evvet ben geldim.
Biliyorum fazla kısa bir bölüm oldu. Ama bunu ara bölüm gibi düşünün. Bu bölümü Ateş ve Asel'e ayırmak istedim sadece. İkisi biraz fazla soğuk kaldı gibi gelmişti o yüzden böyle bir bölüm yazmak istedim.
Sizce bölüm nasıldı.
Asel ve Ateş arasındaki bağa ne diyorsunuz?
Ateş?
Asel?
Yeni bölümde görüşmek üzere...