Annabeth kapıyı çaldığında karşısında Percy'i bulmayı beklemiyordu.
"Selam, Bilmiş Kız." Erkek arkadaşı baş döndürücü bir şekilde gülümseyip onu içeri davet etti. Yeni kurulduğu belli olan -yumurtalardan hala buharlar yükseliyordu- masayı görünce ağzı sulandı.
"Sally nerede?"
Percy elini kapıya doğru salladı. "Paul ile çıktı."
İlginç. Normalde Sally sabahları yürüyüşe çıkar ve kısa sürede eve dönerdi. Ama bu Percy ile biraz daha baş başa zaman geçirebilecekleri anlamına geliyordu ve Annabeth erkek arkadaşıyla kalmaktan epey hoşnuttu.
"Eee?" dedi Percy onu içeri almak için elini uzatarak. Annabeth onu kabul ederek içeri girdi ve onu öptü. "Senin tam bir centilmen olduğunu kim bilebilirdi?"
"Kapa çeneni!" dedi Percy suratı kıpkırmızı bir halde. Annabeth gülmemek için kendini zor tuttu. Bu kadar tatlı olmak zorunda mıydı?
Neşeyle kahvaltılarını yaptılar. Tam Annabeth sofrayı toparlamıştı ki telefon çaldı. Percy telefona koştu ve aceleyle kapıp açtı. "Alo, ben Per-aa anne?"
Annabeth koltuğa oturup merakla Percy'e baktı. Erkek arkadaşı da başını sallayarak onayladı.
"Gerçekten mi? Çok üzüldüm... iyi miymiş?"
Sally bir şeyler söyledi ama Annabeth dediklerini anlayamadı.
"Anladım, anladım. Siz neredesiniz? Oraya mı gidiyorsunuz?"
"Tamam anne. Ne zaman geleceksiniz?"
"Ne yani, orada mı kalacaksınız?"
"Tamam. Bence gerek yok ama."
"Annabeth burada."
"Anne!" Percy'nin yüzü kızardı.
"Of ya anne. Bir şey olmayacak, merak etme."
"Elbette! Merak etme sen bizi. Paul'e de geçmiş olsun dediğimi söyle."
"Dışarıda yesek?"
Percy irkildi. "Peki anne. Tamam. Biz başımızın çaresine bakarız." Percy telefona gülümsedi. "Görüşürüz." Ardından ahizeyi yerine bıraktı.
"Gelmiyorlar mı?" diye sordu Annabeth.
"Yok. Paul'ün annesi düşmüş, hastaneye gidiyorlarmış."
"A!" Annabeth endişelendi. "Durumu iyi miymiş?"
"Annemin anladığına göre öyleymiş."
"Ya." Annabeth saçlarıyla oynadı. "Ne olmuş?"
"Banyodan çıkarken ıslak zeminde kaymış. Belini vurmuş, ağrıdan ayağa kalkamamış."
"Yazık!" dedi Annabeth.
"Aynen ya. Neyse, iyiymiş ama. Kırık çıkığı yokmuş."
"Çok iyi," dedi Annabeth. Bu tür işlerde pek deneyimli değildi ama yaşlılar için kırık kemiklerin ne kadar tehlikeli olduğunu daha önce de duymuştu. İyileşebilecekleri bile kesin değildi. Hayatlarının sonuna kadar sakat kalabilirlerdi.
"Yani, onu görmeye mi gitmişler?"
"Evet," dedi Percy. "Annem de zaten bana haber vermek için aramış. Evde yalnız kalmayayım diye kampa gitmemi söyledi."
"Gerek yok," dedi Annabeth. "Her ne kadar hala bir çocuk olsan da, bir gece kendine bakabilirsin bence."
"Ben de ona bunu söyledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PJO- Gizli Karanlık
FantasyDördüncü ve şu anda heyecanla yazdığım hikayeme hoş geldiniz! Zeki ama biraz şapşal olsa da çok sevimli kahramanımız Percy Jackson'un başına gelen şeylerle ilgili kurgular yapıyorum. Aslında size çok daha ayrıntılı bir açıklama yapardım ama ne yazık...