🎶Deniz Tekin: Beni Vur
Zaman , bir çok insanı yaralayan ama ilaç kategorisinde yer alan o kelime. Denir ya sürekli zamana bırak.. Bırakamıyordunuz bazen. Mesela tam olarak şuan. Çıkardığım ikinci kurşunuda diğer kurşunun yanına koyarken kalıcı bir zarar vermekten deli gibi korkuyordum. İlk ameliyatım değildi son mu olurdu bilmiyorum. Ama girdiğim hiçbir ameliyatta sonucu düşünmemiştim. Emindim çünkü. Yan taraftan aldığım pamukla alnımdaki teri silerken üçüncü kurşuna ulaşmaya çalıştım. Ben ilk iki kurşunu çıkarmaya çalışırken gelen ekipler yardım ediyordu. Tam o an annemle babama karşı çıkamazken bastırdığım içimdeki ses varlığını yıllar sonra belli etti.
Yapamayacaksın, kurtaramayacaksın. En az annen ve baban kadar aptalsın.
Sus
Ben susunca düzelecek mi her şey. Batuhan vurulmamış olarak girebilecek mi kapıdan
Sus
Kurtaramayacaksın
"Kes sesini Allah'ın cezası kes." Elimin titremesine engel olamazken gözümden bir damla yaş akıp elimin üzerine düştü. Haklıydı yapamayacaktım. Vücudu dayanamazdı.
Etrafımdakilerin anlık bağırmamla geriye doğru sıçaramasını umursamadım. Yapmak zorundaydım. Vücudu dayanmak zorundaydı. Daha biz bile olamamışken geri dönüşü olamayan bir yola giremezdi. Pensetin kurşunun olduğu yere değdiğini hissettiğim de durduramadım tekrar damladı göz yaşım. Dikkat ederek kurşunu çıkardığımda eş zamanlı olarak onu sedyeye taşımaları için emir verdim. Onlar onu sedyeye taşırken dikiş ve kapatma için gereken malzemeleri elime alıp koşar adım ambulansa ilerliyordum. Kurtaracağım.
Kurtaramayacaksın. Ben her zaman haklıydım. En başından beri. Babasının bile sevmediği elinden bir şey gelmesinden aciz insanın tekisin. Sen korkağın, ödleğin, safın tekisin.
Başımı sağa sola sallarken anlık bir duraksamayla zihnimdeki sesi susturmayı denedim. Yapacaktım. Ambulansa bindiğimde duyduğum son şey Utku'nun arabalara ve korumalara emir verdiğiydi.
Siren sesine karışan tek şey benim ruhuma akan göz yaşlarımdı. Çok defa girmiştim insanların ameliyatlarına. Gecenin uğultusuna karışıp gelen ambulanslara hangi derdin hangi acının uğradığını bu gün anlıyordum. Titreyen ellerime dikiş atmaya çalışırken anlıyordum onlara uğrayan çaresizliği. Aldığım her nefeste biraz daha kaybolurken ruhum dikişi bitirip kapatmıştım. En zoru burasıydı aslında. Ne olacağını bilmemek. Beklemek ve sonucu öğrenene kadar aldığınız her nefesin akciğerlerinizi zorlaması. Gözlerimi yaradan ayırıp Batuhan'a çevirdiğim de geldiğim hastanenin benim görev yaptığım hastane olduğunu görmüştüm. Ambulanstan inen sedyenin ardından onların hızına ayak uydurmak yerine yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. O kadar yavaş ilerliyordum ki arkamızda olan korumalar , Utku ve Yusuf bana yetişmişti. Kanlı ellerimi gözümün önünden çekip arkamda birleştirdiğimde kolumdan tutulup çekilmemle arkama döndüm.
"Yenge abim ?" Utku'ya nasıl baktığımı bilmiyordum ama gözlerimde bulduğu cevabın etkisiyle kolumu serbest bırakıp koşmuştu. Koşmasına rağmen tek bir mimik göstermeden sabit yüz ifademi yere indirdim. Ne olacaktı biliyor musunuz ?
Bora baş hekim tarafından kontrol edilecek ve aldığım risk dolayısıyla hastane kurulu toplanacaktı. Büyük ihtimalle bunun cezası görevimden olmamdı. Onlara göre ambulansı beklemem ve kocamın ameliyatına girmemem en uygun olan seçenekti. Onlara göre kocamın ölümüne göz yummam affedilebilir bir şeydi. Gram pişman değildim... Onlar benim diplomam geleceğim hakkında konuşurken Batuhan'ın alındığı yoğun bakımın önünde bir enkaz gini gezecektim. Birinin kalbi sıyırıp geçtiğinden emin olduğum 3 kurşunun izi vücuttan en erken üç gün içinde çıkmaya başlayacaktı. Üç gün boyunca Batuhan uyutulacak ve üçüncü gün sonunda gözlerini açmasını bekleyeceklerdi. İç kanama yaşanmaması, kalbe isabet etmiş kurşun olmaması benim tek tesellim oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü ✔
Ficção AdolescenteHer rengin bir anlamı olduğunu biliyor muydunuz? Mesela mavi; Sadakat demekmiş. Sadakati temsil edermiş. Mor asaleti, kahverengi güveni, pembe mutluluğu simgelermiş. Her rengin bir anlam olduğunu öğrendiğimden beri siyahım ben. Çünkü siyaha bakarsan...