Bir sonraki bölüm Final. Ehe heyecanlıyım.
(Yazım yanlışı olan yerlere işaret bırakırsanız sevinirim.)
Taksi bankanın önünde durduğunda kenarda dursun diye maaşımdan arttırdığım biriktirdiğim parayı çekmiştim. Yüklü miktarda para vardı. En azından beni idare edecek kadar. Şuan otel odasında ayaklarımı uzatmış Sena'nın ve Leyla'nın gelmesini bekliyordum. Yusuf'a yani abime de haber vermiştim. Yan tarafta duran içki şişesi gözüme güzel bir şey gibi gelirken, ağzıma bile sürmediğimi hatırlatan bir taraf vardı. Bir bardaktan bir şey olmazdı bence. Doldurduğum bardağı ellerimin arasında tutarken bir yudum alıp bu iğrenç sıvının boğazımı yakıp geçmesine izin vermiştim. Kapının çalmasıyla bardağı masanın üzerine bırakıp kapıyı açmıştım. Sena kollarını boynuma dolarken ağlamaktan geri durmuyordu.
"Gerizekalı aklım çıktı. Ben nasıl hissettim haberin var mı senin ?"
"İyiyim ben Sena." Sena'yı kendimden uzaklaştırırken bakışlarım Yusuf'a kaymıştı. Yüzüme yerleştirdiğim buruk tebessüm varlığını ondada belli ederken kollarımın arasına Leyla'yı almıştım.
"Ne olacak şimdi Ece."
"Buna ben de karar vermedim. Ama yardımınıza ihtiyacım var kızlar."
Onları içeri buyur edip koltuklara yerleştiğimizde Yusuf az önce benim elimde olan içki dolu bardağı almıştı.
"İçiyor muydun daha önceden ?" Başımı olmusuz anlamda sallarken bardağı kafasına dikip fondip yapmıştı. Kızların karşısına masanın üzerine yerleştiğimde Yusu'a hitaben konuşmuştum.
"Seninle konuşmak istediğim konu çok farklı. Ama burda konuştuğumuz şeyi gidip Batuhan'a yetiştirmezsin umarım. Onun lafına uyup abi diyerek öz kardeşini yüzüstü bırakmazsın." Yusuf'tan gelecek olan tepkiyi önemsemeden Sena ve Leyla ya dönmüşyüm.
"Kızlar ben geçen yıl gelen profesörlük teklifini kabul edeceğim." Kızların gözleri büyürken Sena tekrar ağlamaya başlamıştı. Göz yaşı nasıl bitmiyordu ?
"Saçmala Ece. Türkiye de bile değil. Başa çıkamazsın. Altından kalkamazsın."
"Leyla ne farkeder Türkiye ya da Dünyanın bir ucu. Ne fark edecek. Kimsem kalmadı burda sizden başka. Benim hayatım yalanmış farkında değil misiniz ? Kendimi harap ettiğim uğrunda evlenmeyi kabul ettiğim adam babam değilmiş. Canımdan çok sevdiğim adam, babamdan sonra sığındım adam giderken dur bile demedi. Dur halledebiliriz çözebiliriz bile demedi. Elimden tutmasını beklerken elimden tutmadı bile. Bana altından kalkamazsın, baş edemezsin derken düşünmedin mi ? " Leyla başını kucağında birleştirdiği ellerine çevirmişti.
"Her neyse. Sizden daha doğrusu Leyla senden istediğim şey hastanede benim odamda ikinci çekmecenin içindeki minik kasada olan diplomamı ver bir kaç tane altını bana getirmen." Leyla başını sallayıp yerinden kalkarken ben Sena'ya dönmüştüm.
"Oraya gidince beni arar mısın Leyla."
"Ararım." Gelen kapı sesiyle gittiğini anlamıştım. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirip Sena'nın ellerini ellerimin arasına almıştım.
"Sena'm ne öğrenirsek öğrenelim kırmak küsmek yok olur mu ? Belli ikimizin hayatını da temelden sarsacak öğrendiğimiz şeyler." Sena dolu gözleriyle beni onayladı. Kollarımı boynuna dolayıp kendime çektim. Ben bir şekilde atlatabilirdim ama o. Bebeğiyle nereye kadar gidebilirdi ?
Sena'yı kendimden ayırıp Yusuf'a döndüğümde bakışlarının Sena' da sabitli olduğunu görmüştüm.
"Ee Yusuf. Pardon abi. Açıklaman gerektir belkide bazı şeyleri. Bir şeyleri bilmeye hakkım vardır. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü ✔
Ficção AdolescenteHer rengin bir anlamı olduğunu biliyor muydunuz? Mesela mavi; Sadakat demekmiş. Sadakati temsil edermiş. Mor asaleti, kahverengi güveni, pembe mutluluğu simgelermiş. Her rengin bir anlam olduğunu öğrendiğimden beri siyahım ben. Çünkü siyaha bakarsan...