"London Grammar - Strong"
Adım,adım basamakları çıkarken bir yandanda düzgün nefes almaya çalışıyordum.Basamakların sonuna gelince Babamın koluna daha çok yüklendim.Eli ile belimi daha sıkı sardı ve görevlilerin kapıyı açmasını bekledi.Evin kapısı açıldığında burnuma dolan nefis yemek kokusu acıkmamı sağlamıştı.Yiyemiyeceğimi düşündüğüm için odama adımladım.Merdivenleri soluk soluğa bitirdiğimde odamın içine girdim ve kapıyı kitledim.Pis ve Kanlı okul kıyafetlerimden kurtulup kendimi yatağa attım.
Sahada olanlar,başımın ağrıması,burnumun kanaması ve en önemlisi siyah toz bulutunu düşünmek ruhumu yoruyordu.Kimse orda ne olduğunu çözememişti.Akademinin revirinde uyandıktan sonra birtakım testler yapıldı ve eve geldim.Sonuçları mutlaka kendim almalı ve biri ile bu konu hakkında görüşmeliydim.Hiç derdim yokmuş gibi birde bu çıktı başıma.Annemi bulamamak beni zaten mahfediyordu.
Çantamdaki dosyalar aklıma gelince yataktan kalkarak çalışma masasının yanına gittim.Çantadaki dosyayı elime alarak sandalyeye oturdum.Elime bir kalem alarak önemli her yeri not ettmeye başladım.
*
Yaklaşık 2 saatlik inceleyişimin sonunda Babamın anlatıkıklarının dışında hiçbirşey bulamamıştım.Ne o videoyu nede herhangi bir fotoğraf.Elimin altındaki kağıda baktığımda farklı birşey çizdiğimi gördüm.Şaşkınlıkla sırtımı dikleştirdim.Kağıda anca dikkatle bakınca bir resim olduğunu anladım.Acaba aklım nerelerdeydi.Böyle güzel şekilde taşları ne daha önce görmüştüm nede duymuştum.Gözümde taşları renk vererek hayal ettim (medya) .Yüzümde ister istemez bir gülümseme oluştu.Kağıdı elime alıp ikiye katladım ve ayağa kalktım.Yatağa oturup komidinin çekmecesini açtım ve elimde katlanmış kağıda baktım.Aklımda olmadığı halde çizim yapmam çok garipti.Gözüm açık olan cekmecedeki Amethyst'e kaydı.Zayn'ın bende okadar anısı vardıki unutmak çok zor olacaktı.Uzanarak kağıdı çekmeceye koydum ve kolyeyide ipinden tutarak elime aldım.Çekmeceyi kapatıp yatağa uzandım ve kolyeyi avizeye doğru tuttum.Açık Mor rengindeki kolyeye ışık vurunca renk cümbüşü oluyordu.Kolyeyi az bir uğraşla boynuma taktım.Boynumdaki elimi kaydırdım ve kalbimin üstüne koydum.Elimin boynumda olması nedense bana Zayn'ın kokusunu çağrıştırdı.Serin ve kendine öz kokusu onu Muhteşem kılıyordu.Sarıldığımızda burnumu onun boynuna gömer doya doya kokusunu içime çekerdim.Burnumun ucu sızladığından bunu inkar etmek zor olurdu.Gözlerim yavaşça kapandığında.Hayal kurmak için çok yorgun olduğumu fark ettim.
#flashback
"Sanırım bu konu burda kapandı Angel." Arkasını dönüp yürümeye başladığında koşarak önüne geçtim ve ellerimi göğsüne koydum.
"Kapandıda ne demek ? Ben daha konuşmadım bile.Neden onu bu kadar kafana takıyorsunki Zayn ? Yoksa beni kıskanıyormusun?? " Dalga geçercesine ellerimi göğsümde birleştirdim ve kaşlarımı dikerek yüzüne baktım.Yüzündeki kaslar bir an bile oynamıyordu.
"Evet." Soğuk ses tonu ile cevapladığında derin bir nefes alarak kollarımın düşmesine izin verdim.
"Lütfen boşver tamammı ? Herzamanki Matthew işte konuşur durur.Zaten yarın gidiyorsun benimle kal lütfen." Terasta esen sert rüzgar ile titrediğimi hissettim.İki adım atarak Zayn'ın dibine girdim ve gözlerine baktım.Gözlerindeki sıcaklık bedenimdeki tüm ürpertiyi alıp gitti.Kıkırdayarak ellerimi beline doladım ve kafamı sıcak göğsüne yasladım.Oda kıkırdamama karşılık verek ellerini omzuma sardı.Uzun süreli sarılışımızdan sonra hala güldüğünü çene kaslarının oynamasından anladım.Başımı göğsünden kaldırarak yüzüne baktım.Tek elini belime indirdi ve diğer eli ile sol yanağımı kavradı.Yavaşça dudağıma uzanarak uzun ve tutkulu bir öpücük kondurdu.
"Buna alışmamam gerek,Uyuşturucu gibisin.Alıştığın zaman asla vazgeçemiyorsun."
*
Gözlerimi yavaşça araladım ve sıralı esnemelerden sonra doğruldum.Lavobadaki işlerimi halledip dolabın önüne geçtim.Siyah Jean,tişört ve hırkayı üstüme geçirdim.Çekmecedeki kapğdı ve masanın üstündeki evrakları çantama sokarak aşağıya adımladım.Babam acele ile yanıma geldi ve bana sarıldı.
"İyi hissetmiyorsan yat ve dinlen Angel."
"İyiyim Baba test sonuçlarını almak için gidicem."
"Bunu kahvaltıdan sonra konuşuruz.İlk önce kahvaltı yap itiraz istemiyorum."
Benimle bu kadar ilgilenmesi bazen hoşuma gidiyordu bazende çok sıkıyordu.Annem ortalıkta olmadığından beri doğal olarak bana çok düşkün davranıyordu.Çantamı sandalyeye astım ve hafif eğilerek sandalyeye oturdum.Dün gecede aç yattığımı göze alarak tabağımı doldurdum.
"Testleri almaya birini gönderirim.Evde oturup dinlenmelisin" Gözlerimi Babama diktim ve ağzımdaki lokmayı yuttum.
"Ben gidicem Baba.Öğrenecek birşey varsa bende öğrenmeliyim."
"Peki.İşin biter bitmez eve geliyorsun." Babama buruk bir gülümseme gönderdikten sonra tabağımdakileri bitirdim ve ayaklandım.Babamın yanağına doğru eğilerek ufak bir öpücük bıraktım.Çantamı kaparak koridora doğru yöneldim.Ayakkabılıktaki spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve kapıyı açtım.
*
"Bayan Carter sonuçlar Negatif.Kanser,tümor veya bir hastalık değil.Kanınız temiz.Ne olduğunu anlamak için farklı testler yapılmalı.Bu olağan bir durum değil daha önce böyle birşeyle hiç karşılaşmadık.Sahayıda kontrol ettik ama hiçbir büyü veya yanıltmaca yok.Bunu farklı yöntemlerle halletmenin bir yolu olmalı."
"Kendinizi yormayın Profesör.Babam bununla ilgilenecektir." Profesörün elindeki dosyaları kaptım ve çantama koydum.
"Babanız ile görüşeceğim Bayan Carter.Daha iyi bir d-..."
"Hiç gerek yok Profesör ben zaten onun yanına gidiyorum.Evraklarla kendisi ilgilenecektir." Ayağa kalktım ve kapıya yöneldim.
"Peki Bayan Carter.Bir yardımım dokunursa ben burada olacağım." Teşekkür ederek odadan dışarıya çıktım ve Akademinin çıkışına yöneldim.Çantam titreşince sol elimi çantama sokarak telefon arayışına girdim.Telefona ulaştığımda aramayı cevapladım.
"Efendim" ses gelmeyince telefonu daha sıkı kavradım.Gözlerimi etrafta gezdirdim.
"Kimsin ? " Kulağıma birkaç tıkırtı geldiğinde gözlerimi tekrar etrafta gezdirdim.Köşede ağacın altında dikilen siyah kapşonlu biri dikkatimi çekti.Dikkatle baktığımda telefonu kulağından indirdi.Telefonu kulağımdan çekip ekrana baktım,arama hala devam ediyordu.Tekrar kulağıma götürdüğümde kapandığını farkettim.Köşeye baktığımda o kişi karşıya geçiyordu.Hızlı adımlarla köşeye doğru ilerledim ve karşıya geçtim.Ara sokağa girdiğinde hızlanarak bende sokağa girdim.Hisleri ve Auraları yok olmuş gibiydi.Hiçbirşey hissedemiyor veya düşünemiyordum.Kalabalık sokakta insanlara çarparak ilerliyorduk.Biri ona çarpıp tökezlediğinde yavaşlamak zorunda kaldı.Hızlı adımlarla ona uzanmaya çalıştım ama hızla toparlandı ve koşmaya başladı.Çantamı sırtımdan çıkararak kucağıma yerleştirdim ve bende koşmaya başladım.Sokağın sonuna geldiğinde yola çıkmadan onu durdurmak için dua ettim.Önünde siyah bir araba hızla durunca kapısını açtı ve sağ ayağını içeriye attı.Hızla uzanarak kapuşonunu çektim.
Kalbim yerinde çıkarmıçcasına atıyordu.Tüm bedenim hareket etmeyi bırakmıştı.Elim yavaşça aşağıya düştü.Gevşeyen sol elimdeki çanta sertçe zemin ile buluştu.Karşımdakinin yüzündeki endişeyi sağlayan tek kelime;
"Anne..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
True Blood
FanfictionSonsuza kadar yaşayabildiğinde ne için yaşarsın? Birinin Ölümünün senin elinden olması nasıl olurdu,Kanlı ve acı dolu bir ölüm ? Baska bir son daha. Günün ne kadar mükemmel oldugunun önemi yok her zaman sona ermek zorunda.