♥7

124 14 60
                                    

"Nil! Buraya gel!" diye bağıran anneme karşılık olarak yüzümü buruşturdum. 3 katlı bir evdeyseniz ve sizi en alt kattan teknoloji nedir bilmeyen, bu yüzden bağırarak çağıran bir anneniz varsa her an tetikte olmak zorundasınız. Çünkü sesi, yaklaşık 28 senedir bağıra bağıra güçlenmiş, bu sebebiyetle gür çıkıyordu. Yani her an bağırıp ödünüzü koparabilirdi.

Ayağımı yere sürüye sürüye odamdan çıktım. Yazılım okumuş biri olarak söylüyorum ki: Teknolojik alet dışında iletişim kurmakta zorlanıyordum.

Bunun verdiği olumsuzluklar benim için oldukça büyüktü. Asosyal olarak sıfatlandırılmıştım ve bu kara leke üzerimden bir türlü çıkmıyordu. Ben asosyal değildim bir kere! Sadece insanları sevmiyordum.

Alt kata indiğimde etrafa baktım fakat annem ortalıkta gözükmüyordu. Ev son 2 haftadır gayet düzenliydi. Bunun nedeni aklıma gelince ister istemez yüzüm düştü.

"Niye yüzün asık senin bakayım?" Annemin sesini duyduğumda bakışlarım ona kaydı. Güzel bir kadındı. Benim gibi kumral saçları vardı. Lâkin saçları dümdüzdü, benimkinin aksine. Gözleri kahverengiydi, bu konuda babama çekmiştim. Zaman ondan hiçbir şey eksiltmemişti, hala çok, çok güzeldi. Boyu da uzundu. Sanırım bu ailede kısa olan bir bendim.

"Hiç." dedim yalnızca. İşte buydu. Günde yalnızca birkaç kelime konuşuyordum neredeyse. Annem buna bile şükür ediyordu. Aslında küçükken oldukça konuşkan bir insandım fakat Rusya'ya taşındığımız zamandan bu yana içime kapanmıştım.

"Hadi, hadi. Ben biliyorum neden asık olduğunu o suratının." Yanıma yaklaştı ve kafamı göğüsüne yerleştirip saçlarımı okşadı. Onun bu hareketine karşılık olarak kollarımı beline yerleştirdim. "Üzülme, yakında gelirler."

Beni yatıştırmak istercesine kurduğu cümle ile kafamı salladım. "Beni neden çağırdın?" Geriye çekildim ve gözlerine baktım.

"Birazdan baban gelecek. Markete gidip yoğurt alır mısın? Mantı yaptım ama yoğurt kalmamış." Annem her zaman uzun uzun konuşmayı seven bir kadın olmuştu. Babam onun bu hallerine bayılıyordu.

Kafamı salladım istemeden de olsa. Evde yalnızca ben vardım şu anlık dışarı çıkabilecek. Üzerimi değişmek için yukarı çıktım. Havalar soğumuştu. Bu nedenle altıma gri eşofmanımı, üzerine geniş siyah sweatshirtü ve gri şişme montumu giydim. Kafama taktığım siyah bereyi aynaya bakıp düzelttim. Ardından cebime telefonumu ve parayı koydum.

Odamdan çıkarken masamın üzerindeki bilgisayarlara üzgün bir bakış attım. Onlardan ayrılmak istemiyordum. Omuzlarımı düşürerek aşağıya indim, ayağıma siyah postallarımı geçirdim ve evden çıktım.

Evimize en yakın markete yürürken daha önceden yağmış yağmurun su birikintilerini izledim. Markete girdim ve alacaklarımı alıp eve doğru yol aldım. Babamı özlemiştim. İki gündür işleri yüzünden göremiyordum onu.

what is love?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin