"Siktir len oradan! Güzel at da tutsun bari." diyerek Ayberk'in ensesine seslisinden bir şamar geçirdi, Okan.
Ensesini ovdu ve sinirle Okan'a baktı. "İnanmazsan inanma lan, göt lalesi. Batı'ya sor. O da gördü." diye beni göstererek kendini savunmaya aldı Ayberk.
Nil ile konuştuktan sonra eve gitmiştim ve yağmur iyice dinmişti. Ardından bizimkiler PlayStation oynama bahanesiyle bana gelmişlerdi. Okan ve Ayberk ikilisi, Utku'dan önce gelmişlerdi, onu beklerken dün Ayberk'in birlikte dışarı çıktığımızda yaşadığı olayı, Ayberk her zamanki gibi ballandıra ballandıra anlatıyordu.
"Abartma, it herif. Kadın daha çok sana küfür ediyormuş gibi görünüyordu." dedim dalgayla.
Okan sesli bir kahkaha attı. "Boşuna 'Ziya' demiyoruz biz buna." Ayberk'in öyle bir özelliği vardı ki, küçücük bir olayı öyle böyle anlatır bir şekilde kendisinin lehine çevirirdi. Küçüklükten beri 'Ziya' lakabını kullanırdık, öyle ki öğretmenlerimiz bile artık Ayberk yerine Ziya derlerdi ona. Tabii beyefendi kabullenmezdi asla bunu.
"Batı, abiciğim, kankacığım, hayatımın anlamı, canım, bir tanem..." Daha devam ediyordu fakat "Yavşama, beğen geç." diyen Okan'ı duyunca durmak zorunda kaldı.
Yüzünü buruşturup kötü kötü Okan'a baktı, sonra tekrar bana döndü. "Kadın bildiğin kur yaptı bana." O kadar şey söyledikten sonra söyleyeceği tek cümleymiş. Şimdi bu çocuğa kızmayayım da kime kızayım ben!
"Geri zekâlıcığım, kadın Rusça konuşuyordu! Nerden bileceksin sana kur yaptığını?!" dedim. Bak Rusça dedim aklıma yine Nil düştü. Ah Nil, ahh! Her vakit aklımdasın.
"Beden dili diye bir şey var, bildin mi?" Okan'a döndü. "Cahil lan bu." diye beni gösterdi.
"Kadın pompalı tüfekle seni vuracak gibi bakıyordu." Kafamı kınarcasına iki yana salladım. "Kaç kere dedim sana, tanımadığın kadınlara kur yapma diye. Bir gün başımıza bela alacağız senin yüzünden."
"Dedi hoşlandığı kızın '5' abisi olan adam." Beş derken tırnak işareti yapıp kelimeyi bastırarak söylemişti.
Okan koca bir kahkaha attı, elindeki patlamış mısırla bizi izliyordu maç izler gibi. "Ooo! Ayberk 1, Batı 0."
Ayberk havalı bir şekilde saçlarını geriye savurdu ve kaşlarını imayla indirip kaldırdı. Fakat sonra iki saniyede değişen mimikleriyle hüzünlü ifadesi belirince suretinde hiç şaşırmadım. "Keşke Nil yengem yanımızda olsaydı da o kadının ne dediğini çevirseydi bize..."
"İkinci defa doğru bir şey dedin. Bugün beni oldukça şaşırtıyorsun Ayberk." dedi Okan. Yüzünde sahte olduğu belli şaşırma ifadesi vardı.
Benim ise aklım Nil'in burada olma ihtimali, birlikte geçireceğimiz zamanlar, onu göreceğim anlardaydı. Kendime geldiğimde aptalca gülümsediğimi fark ettim. Hayali bile beni gülümsetmeye, aklımı başımdan almaya yetiyordu.
"...değil mi, Batı?" Okan'ın tok sesini duyunca transtan çıktım ve kaba bir 'hah?' söylemi çıktı ağzımdan.
"Ohoo... Uçmuş bu, uçmuş. Nil, dedik hemen farklı alemlere dalış yaptı tabii." Boş boş Ayberk'in yüzüne baktım 'ne diyorsun?' dercesine. "Utku diyoruz, oğlum. Geç kaldı çok, arasak mı acaba?"
"Gelir birazdan, annesi evdeki bütün perdeleri boyu uzun diye ona taktırıyormuş." Tam bunu söyledikten sonra kapı çaldı.
"Hah! İti an, çomağı hazırla." dedi Ayberk. O bizimle uğraşırdı, biz onunla.
Okan, Ayberk'e cevap verirken ben ise ayağı kalkıp onları dinlemeden kapıya yürüdüm. Kapıyı açtığımda Utku'nun buz mavisi gözleriyle karşılaştım. Tipi azılı bir katili andırıyordu. Dış görünüşü ve davranışı sebebiyle Ayberk'in devamlı alay konusu olurdu. 3'ü arasında en iyi anlaştığım kişi Utku'ydu, ondan asla bir şey saklamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
what is love?
Teen FictionNil: Aşka inanır mısın Batıkan? Nil: Sen uzaktasın, seni tam olarak görmemiş olsam bile sanki yanımda gibisin. Nil: Sanki hep benimleydin. Nil: Çok... çok uzağımdasın ama benimlesin Batıkan. Nil: Aşk bu mu? Hissettiğim bu şey aşk mı sence? Nil: Eğer...