9.Bölüm

8.9K 314 165
                                    

9.

Hallo! Wie gehts dir?

Eskiden yapılan yorumlar ile alakası yoktur. Spoiler yok.

Keyifli okumalarrrrrrrr

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen <3

°°°°°°°°°°°°°°°
14 Yıl Önce, Ayça 7 Yaşında

İlahi Bakış Açısından:

"Aferin sana. Başarıların dâim olsun, Ayça." Nurten öğretmen Ayça'ya hafifçe sarılıp diğer öğrencilere kırmızı kurdele takmaya geçti. Ayça zıplaya zıplaya kürsüden inip annesinin yanına gitti. Leyla hanım kızına hızlıca sarılıp, montunu giydirdi. "Anne bak! Hepsi beş, matematikte kurdele de aldım. Zekiyim değil mi ben?" Dedi Ayça annesine onay bekleyen gözlerle bakarak.

Leyla Hanım kızının zeki olduğunun farkındaydı. Yedi yaşında olmasına rağmen onu üçüncü sınıfa atlatmışlardı. Sadece kafasını sallayıp, onayladı kızını. Eve gitmeleri lazımdı. İlkokul binasından ayrılıp, lise binasının önüne gelip Açelya'nın çıkmasını beklediler.

Ayça o sırada ağzı kulaklarında elinde ki kırmızı kurdelesini inceliyordu. Hayatın da ki ilk başarısı idi.

Açelya arkadaşları ile vedalaşıp annesini yanına geldi. Leyla hanım, "Bakayım karnene kızım." Dedi, Açelya umursamaz bir şekilde annesine verdi. Ayça, annesini elini bırakıp ablasının elini tuttu. "Abla bak! Kırmızı kurdele aldım." Dedi ve elindekini ona gösterdi. Açelya kardeşinin bu sevincine sadece tebessüm edip, "Aferin sana." Dedi.

Yolda yürürken Açelya ve Leyla hanım sohbet ederken Ayça etrafını heyacanla inceliyordu. Dışarıyı ve gezmeyi çok seviyordu. "Nurten Hanım Ayça'yı bir doktora götürmemizi önerdi. Üstün zekalı mı ne olabilirmiş." Dedi Leyla hanım yorgun ve umursamaz bir sesle. Açelya alayla gülüp, ilk başta onları duymayan kendi dünyasına çekilmiş kardeşine baktı daha sonra, "Çok biliyor ya o her şeyi! Ayça'nın öyle bir şey olacağını zannetmiyorum. Olsa bile kim bilir kaç paradır o okul." Dedi.

Yirmi dakikalık bir yürüyüşün ardından eve gelmişlerdi. Ayça'nın yaşıtlarına göre zayıf olan bedeni ve yorgun olan ruhu uykuya yenik düşmüştü. Ama elin de ki kurdeleyi sıkı sıkıya tutmaya devam ediyordu, babasına gösterecekti.

Gece yarısı olmuştu. Ayça uyanmış, boyama yapıyordu, Açelya kitap okuyor, Leyla hanım ise örgü örüp televizyon seyrediyordu. Tamer Bey'den ise bir haber yoktu, her zaman ki gibi.

Mahalle sessizken bir an da bir gürültü koptu. Ayça yerinden sıçrarken, Leyla hanım ve Açelya balkona koştular. "Burası benim mahallem asıl sen kimsin lan!?" Tamer bey daha ayakta duramıyorken karşında ki adama kafa tutuyordu. Ayça babasınkn sesini duyduğunda ürkmüştü ama sonra, "Kurdelemi gösterirsem sakinleşir belki?" Dedi kısık bir sesle.

Annesi ve ablası hızla aşağı inmişlerdi. Ayça hızla yerinden kalkıp, onların peşinden koştu. Çıplak ayakları ile şubat ayında soğukluğunu aldanmadan terliklerini giyip evin kapısını çekti. Anahtarı almayı unutmamıştı.

Kendisinden ağır dış kapıyı açtığında olduğu yerde dona kaldı. Babasının üstünde ondan daha iri yarı olan bir adam vardı ve babasına vuruyordu. Mahalledikiler film seyreder gibi seyrediyorlardı. Bazı gençler, anne ve ablası ayırmaya çalışıyordu.

Küçük kalbi korkuyla atmaya başladı. Evet birçok kez babasını sınırlı, bağrıp bir yerleri kırarken görmüştü ama ilk kez şiddet görüyordu. "Bırak Allah aşkına! Sarhoş adam görmüyor musun!?" Annesinin ablasının yakarışları bir bir zihnine kazındı.

Küçük Kızım||TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin