19.Bölüm

7.4K 378 90
                                    

Hi!

Eskiden yapılan yorumlar ile alakası yoktur. Spoiler yok.

Keyifli okumalarrrrrrrrr

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın <3

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Zar zor uykuya dalmıştım ve şuan telefonum çaldığı için gözlerim açtığım an yanmaya başlamıştı. Ev beklediğimden sessizdi. "Alo?" Uykulu sesimi boğazımı temizleyip giderdi. "Ayça Ilıç ile mi görüşüyorum?" Yabancı erkek sesi ile kaşlarım çatıldı. Yerimde dikleştim, "Buyrun benim?" Baş ucumda ki lambayı yaktım. "*** Karakoundan arıyorum sizi. Leyla Ilıç'a ulaşamadığımız için. Tamer Bey burada." Yerimden fırladım.

Önüme gelen saçlarımı arkaya attım. "Tamam. Geliyorum." Telefonu kapatıp, elime ne geçtiyse giydim. Bir yandan da anneme sesleniyordum. Çantamı takarken annemin odasına girdim ama yoktu. "Allah kahretsin!" Hızla evden çıktım.

Saat gece üç buçuktu.

Otobüs yoktu, taksiye binmek tehlikeliydi. Evim ile karakolun arası yirmi-yirmi beş dakikaydı. Olabildiğince hızlı yürümeye başaldım.

Kalbim yorgunluktan değil tedirginlikten dolayı çok hızlı atıyordu.

Hızlı hızlı nefes verirken karakola girdim oradaki danışmaya, "Tamer Ilıç için geldim. Aramıştınız, Ayça Ilıç ben."

İlahi Bakış Açısından;

"Tamam, ailesi geldiğinde salın." Polis kafasını sallayıp, komiserinin odasından çıktı. Genç adam sıkıntı ile yüzünü elleri ile kapatıp bir süre sessizliği dinledi. Aklı iki evdeydi. Uyuyorlar mıydı? Üstleri örtük müydü? En önemlisi tedirgin mi uyuyorlardı?

Genç adam zihni susmadığı için bahçeye çıkmaya karar verdi. Ellerini ceketinin cebine koyup nefesini dışarı verdiğinde oluşan buharı izledi. Yanından hızla geçen ve kendisini fark etmeyen kişiyi kokusundan tanıdı.

Göz bebeği buradaydı. Sinirle gözlerini yumdu adam.

Arkasını dönüp içeri girdi. Kızı bir sandalyede otururken gördü;ellerini birbirne kenetlemiş, sağ ayağını sürekli sallıyordu. Yüzü bembeyaz olmuştu. Üstünde bir eşofman ve ince bir mont vardı. Adam soğuktan kızaran parmakları gördüğünde daha çok kalbi acıdı.

Kendi üstünde olan montu çıkartıp, kızın omuzlarını koydu. Kız o kadar dalmıştı ki irkildi bir anda.

Ayça'dan devam;

"Alparslan abi?" Kocaman açtığım gözlerle ona baktım. Arkamdan çekilip önüme gelirken montu düşmesin diye omuzuma elimi attım.

Kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu, "Bu saate ne işin var burada Ayça? Bir şey mi geldi başına?" Söylemesem de öğrenecekti. Pantolonun yanında asılı olan karttan burada çalıştığını anlamıştım.

Söylemek istemiyordum, ondan gözlerimi kaçırıp masaya bakmaya başladım. Karşımda ki sandalyeye oturdu, dizlerine dirseklerini yasladı, "Ayça aklıma çok kötü şeyler geliyor. Söyle hadi, sana yardımcı olabilirim." Ailemi hayatımdan silebilir misin?

Gözlerimi ellerine çıkardım. Ve o an kaşlarım çatıldı, sağ bileğinin de kazağının açık bıraktığı yerde ben vardı ve sanırım fazl büyüktü çünkü kazağın içine kadar uzanıyordu bir kısmı. "Ayça?" Kaşlarımı düzeltip ona baktım, ona baktığmda aklıma direkt köpek miniş geldi.

Olamazdı değil mi? Ben saçmalıyordum. Olmaz öyle şey.

Yutkunup kafamı olumsuz anlamda salladım, "Benimle ilgili değil." Dedim sadece. Ben sözümü tamamladığım sırada babamın sesini duydum, "Oho küçük kızım babasını kurtarmaya mı geldi(!)?" İki polis kollarından tutuyordu düşmesin diye.

Küçük Kızım||TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin