11 : secretly being remedy

507 83 116
                                    


Sınav haftasının acı gerçeklikliği ilk sınavımın tarihini unutup o gün okula saf gibi her zamanki halimle çalışmadan gitmemle yüzüme tokat gibi çarptığında anlamıştım.

Bu kadar kafamın dağılmasına izin verdiğime inanamıyordum hayatımda yolunda olmasını istediğim tek şey okulum ve derslerimdi çünkü diğer her şey istesem de istemesem de yolunda olamayacak kadar cinstendi.

Parmaklarımın arasındaki sigarayı bir an evvel bitirebilme telaşıyla yolun karşısında duran kampüse kesik bakışlar atıyordum. Yanımda Jeno ve Donghyuck vardı, kızlar sigara içmedikleri için gelmek yerine notlarına çalışacaklarını söylemişlerdi. Lily hazırlıktaydı ve onun sınavları da başlamıştı hatta bizden önce. Jeno ve Donghyuck fakültelerinden buraya âdeta kaçmışlardı sınavlarından çıktıkları gibi. Ama bizim derslere girmemiz gerekiyordu malum sınav haftasından dolayı, her ders önem arz ediyordu.

"...abi saçmalama. Sigarayı bırakmak yerine toksik insanlardan kurtulsan baş ağrın geçer." Hyuck elindeki sigarayı sallayarak konuştu Jeno'ya bakarken.

Jeno kıkırdayarak kafasını iki yana salladı. "Dalga mı geçiyorsun? Hayatımda senden başka bakteri yok benim."

Hyuck gözlerini şokla irileştirdi. "Bakteri mi? Raisa yokken ağalık mod on yalnız ayıp be. Kırk yıllık kankitoyuz."

"Dalga geçiyoruz ya."

"Bir kesin ya sesinizi." Diye homurdanarak son nefesi çekip izmariti söndürüp çöpe attım. "Gidiyorum ben."

"İş bitti indir vitesi terk et dön götünü yat oldu mu-" Hyuck konuşurken kafasına elimin tersiyle geçirince sustu.

Ellerimi ceplerime sıkıştırıp karşıya geçtim ve hızla bahçede ilerleyip binanın merdivenleri tırmandım. Dersliğe girdiğim an gözlerim Jaemin'in boş sırasına değdi. Sınavdan sonra ortalıktan kaybolmuştu. Yüzüme bakmamıştı. Bir anda ilgisi yok mu olmuştu anlamamıştım sadece sınav için sınıfa girdiğimde görmüştüm, beni fark etmemiş gibi gözleri yalnızca masasındaydı sonra da sınav bitiminde ortalıktan kaybolmuştu.

Jeno ya da Donghyuck gibi değildi o. Her zaman baktığım yerde var olacağını hiç düşünmemiştim. Öyle de değildi zaten.

Hepsi aynı Vaera, diye öğütlemekten kendimi alıkoyamıyordum bir yerden sonra. İlgisine elbette ihtiyacım yoktu ama bir gösterip bir uzaklaşmanın da hislerinin gerçekliğini yok ediyordu gözümde. Elbette önemli değildi gerçekliği, eğleniyor bile olabilirdi benimle sıkılınca giderdi nasılsa. Neden ama? Neden?

"Çocuklar nerde? Jeno çıkışta bekleyeceğiz diyordu." Raisa kafasını notlarından kaldırabilmişti bana bakarken.

"Tüttürüyorlar bekleyeceklermiş."

"Leş gibi kokuyorsun ya." Homurdandı. "Parfüm falan sıksana." Dediğinde gözlerimi devirip kafamı iki yana salladım. Çantamdaki nane şekeri paketinden bir tane alıp ağzıma attım.

Ders uzun sürmemişti. Aldığım notlar ve kafamın içindeki gerçeklik çatışıp dururken ders bitiminde Raisa'yla aşağı indiğimizde çocukları görünce aklımdan uzaklaşabilmiştim. Kendisiyle derdi olanların gürültülü arkadaşlarının olması bir yerde avantaj sayılabiliyordu. Ne zaman düşüncelerimle cebelleşmeye başlasam içlerinden biri yanımda olunca kendimden kurtulabiliyordum. Tabii yalnız kaldığımda yine kendimle göz göze geliyordum.

"Iddiaya girmiştik. Ben kazandım." Dedi Jeno gülerek. Hyuck yapmacık bir şekilde onu taklit ediyordu. "Lily en son gelir dedim. En son geldi. Hâlâ gelmedi."

"Gidip bakarım ben sevgilime. Senin gibi her şeyi iddiaya dökmüyorum kumarbaz sünepe. Hıh."

"Şş küstün mü len." Jeno ona takıldı ama Hyuck yine hıhlayarak uzaklaştı, binaya ilerledi.

We Fell In Love In October Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin