21 : laughing sincerely

342 55 16
                                    


yıldıza basıp yorumlamayi unutmayin opuldunuz bye !

Küçükken dizlerine yatırıp beni, saçlarımı şefkatli elleriyle taramayan; bana huzuru aşılamayan herkes suçluydu bu halimden

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Küçükken dizlerine yatırıp beni, saçlarımı şefkatli elleriyle taramayan; bana huzuru aşılamayan herkes suçluydu bu halimden.

Uzun süre sorunun kendimde olduğunu düşünüp durduğum bir zaman dilimi geçirmiştim ergenlik dönemimde, henüz 14-15'tim en fazla. Kimse elimden tutup da, yaşadığın hiçbir şey seninle ilgili değil; bazen olur, bazen bazı insanlara hiç hak etmediği şeyleri yaşatır hayat demedi kimse. Suçladım kendimden sonra hepsini ben de.

Çok hoşunuza giden bir şarkının önce söyleyenini merak edersiniz, ardından onun söylediği bütün şarkıları dinlemek istersiniz. Çok ileri gider bazen sevginiz, dokunduğu her şeyi görmek; konuştuğu her cümleyi duymak bile istekleriniz arasında yer alır.

Ben annemin dokunduğu her şeyi görmüştüm sanıyordum, yazdığı her kelimeyi okudum; tanıdığı bütün insanları tanıyorum sanıyordum. Anneannemin, annemden çok önce vefat ettiğini biliyordum ama dedem hakkında Japonya'da olduğunu düşünmüştüm, ne sormak aklıma gelmişti ne de herhangi birisi bana bunu söylememişti. Daha önce hiç bu kadar değerli olabileceğini düşünmemiştim. Bu tıpkı ölen bir yazarın ardından bilindiği sanılan bütün eserlerinin yanı sıra ortaya çıkan yeni bir eseri gibiydi. Öyle değerliydi.

Salonda otururken kafamın içinden gelip geçen bütün düşünceler durgundu. Büyük şoka uğramış sayılmazdım, şaşırdığım şey onunla; dedemle, sıradan iki yabancının karşılaşabileceği bir yer olan markette karşılaşmış, aramızda bir diyalog geçmiş olmasıydı.

Yanımda otururken elime uzanıp ellerinin arasına aldı, sıcaktı ve ilk anda güven vermişti. Yüz ifademe yansıtamadığım için tereddütlüydü. Yaşlı gözlerini kısmış, dudaklarında sahici bir tebessüm asılıydı. "Şaşkınlığımın kusuruna bakma, büyük bir şok içerisindeyim. Soramadım; nasılsın kızım?"

Nasılsın... Kızım... Kızım... Ne tuhaf. Dedem babamdan daha babaydı bana göre, bu basit soruyla anlamıştım.

Nasılsın Vaera? Gerçekten. Bir intiharın ardından nasıl olduğunu tanımlayabilir misin? Bu karanlığı, mideni bulandıran; zihnine saplanmış olan bu zifiri boşluğu... Nasıl açıklayacağım kelimelere dökeceğim ki? İlk kez çok zor geliyor. Hâlbuki konuşmakta, cümleleri sıralamakta çok iyi olduğumu sanıyordum. Sanıyordum... Ben hep, sanıyormuşum. Sanrılarla yaşıyormuşum aslında.

Kurumuş dudaklarımı dilimle nemlendirip yutkundum sertçe. "Ben." Aldığım nefesi yavaşça verirken duraksadım. "İyi değilim. İyi hissetmeyeli çok uzun zaman oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse, iyi hissetmenin nasıl bir şey olduğunu daha önce hiç tatmadım."

Söyledin işte. Yalnızca az önce tanıştığın dedene dürüst oldun. Belki de bana annemi getirmiş gibi hissettiğimdendir... Anneme de dürüst olurdum, eğer olsaydı şurada o da.

We Fell In Love In October Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin