27.Bölüm : 'Herkes hakettiğiyle yaşarmış.'

2.9K 166 583
                                    

Upuzun bir yol seriliyor önüme.Varlığınla kanat çırpıp uçacak bir yürek görünüyor solumda.O yürek o yola ürkek, yabancı ama gel gör ki bu uğurda yine de yolcu.Esirin gün yüzü görmediği halkalı zincir geçiriliyor boynuma.Yokluğunla suskunlaşıyor içim kanayan bir yarada.O zincir o yaraya değiyor, ötüyor gönlümde yatan kuşlar ötüyor ahüzarlı bir başkaldırıyla...

...

Uzayan yollara değilde kaçamak bakışlarla arabayı süren Karan'a bakıyordum sıkıkla.Bazen kendi düşüncelerim de boğulur olur kafamı çevirirdim ama bazen de sahiden psikolojik destek aldığını gerçek anlamda öğrenmek için gözlerimle onu tarayıp savaşa girerdim düşündüklerimle.

Öğleden sonra çıktığımız yola biraz geç kala kala devam ettik.Gerek onun arabayı yavaş sürmesi gerekse benim ara sıra bulunan midem yüzünden.Akşamı bulacak varmamızla bugün ortaya çıkaracağı gerçekleri sanırım yarın çıkaracaktı ve ben bunu sebepsizce hissettiğimi fikredinmiştim eğer tanıdıysam onu.Aklındaki plana göre olsaydı daha erken varmamızı sağlayacaktı.

"Gerçekleri bugün mü açıklayacaksın?"

"Hayır.Geç oldu,kimseyi bu saatten sonrada konağa toplamaya gerek yok."

Bunu der demez yüzümde memnun bir sırıtış ortaya çıkarken onun bu gülümseyişimi anlamaması ise normaldi.Zihinimi okuyamayan bir eşim var fakat zihnini okuyan ben gibi bir eşi vardı.Yani öyle olmalıydı.

Birkaç saat süren uzun yol maceramızın sonuna arabanın durmasıyla ara verdik.Arabadan inmeye çalıştığım da yavaş hareket ediyor, arabanın tekerlek gibi dönen başımı yerinde hissetmiyordum.Arabalara karşı bir hassasiyetim olsa da hamilelikte üzerine çorbanın tuzu gibi olmuştu.Elim göbeğimin üstüne çıkıp midemi bulurken avucum diğer elimle de dudaklarımı kapattım.

Karan bagaja ilerlemeden yanımı buldu.Kolumu tutup beni kendine çevirdi.Siyaha bürünen göğe eşlik edercesine onun halkaları da koyulaşmış,parlak bir saydamlık kazanmıştı hareleri.

"İyi misin?"

"Araba tuttu sanırım."

"Hala devam ediyor mu mide bulantın?"

Dudaklarımdan elimi çekmeden kafamı olumla salladım.Endişe hatlarına gelip kurulunca kaş göz işaretiyle kapı önündeki adamlara bavulları bagajdan indirip konağa almalarını istedi.Kolumu bir an olsun bırakmayıp benimle aynı anda adımlaşarak konağa girmemi sağlarken gözüne kestirdiği alt katta ki banyoya ilerletti.Bir aydan fazla görmediğim konak ahalisi de sedir de kurulmasını beklenen akşam yemeği icin oturuyordu.

Berzê Hanım elindeki tesbihle zikrini gerçekleştiriken yamacında oturan oğlu Mirhan Ağa efkarlı bir halde kara kara düşünüyordu.Rengin beni görmesiyle gülerek ayaklanırken merdivenleri inmeye koyulmuş Aram Ağanın yüzünde ise memnun bir sırıtış kardeşi Karan'a bakıyordu.Zozan Hanım ortalıkta yokken sahte kardeş de bir an olsun gözlerini bizden ayırmadan bana sırıtıyordu.İkinci görüşümdü bu.Bu rahatlığına şaşırıyordum, rolünde başarılı olduğu barizdi.

Karan benim banyo da elimi yüzümü yıkımama yardımcı olurken çehreme her çarpan soğuk suyun etkisiyle kendime geliyordum arabadaki halime nazaran.Rengin yanımızı bulmuş gülümser ifadesinden bir şey kaybetmeden kapı önünden seyrediyordu.

"Hoş geldiniz sizi kaçaklar."

"Hoş gördük Rengin."diyen Karan Rengin'in omuzunu tutup sıvazladı ardından önden kendisi çıktı.

Bende arkasından çıkmak üzereyken Rengin'in put kesilmesine mana yükleyemeden onu çekiştirdim.Karan bizden biraz öndeydi beni Rengin'le bırakmasını anlayabiliyordum çünkü Rengin daha çok alay edebilirdi.İyi olduğuma kanaat getirmiş olmalıydı ki beni ardında bırakmıştı.

GÜL İLE BÜLBÜL |Bir Doğu Masalı| -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin