20.Bölüm : 'Sevgiden anlamayan adam sevemez!'

4K 184 1K
                                    

Adını sayıklar geceler boyu.Düşlerine birbir düşen kırgınlıklarla paramparça olur duygusu.Bir bilinmezlik alır başını gider içindeki korkusunu büyüte büyüte.Öten kuşlar susar.Kimsesizleşir yıllar...Yıllar bir başına akseder hayale.Buğulu gözlere değer perde olur geçmişe.Öyle öyle viraneye hapseder durur eziyet ede ede.Sonra bir terk ediliş uğruna teker teker yakar kağıttan sır dolu gemilerini öle öle...

...

Durmuş saatler içinde durgunlaşmış,çıt çıkarmadan önümdekilere bön bön bakmıştım.Gözkapaklarım saniye farkla kapanıp,açılarak karşımdaki kadına diktim çemberimi.Küçümser ve hayal kırgınlığıyla baktığı gözleri yanımda oturan adamaydı.Akşam yemeği yeniliyordu.Aram Ağa ve Mirhan ağada gelinmiş bu anne-kızla şaşırsada hoş geldiklerini dile getirmişlerdi.Gülnaz Hanım ve kızı Şevin konağa adımını basar basmaz içime kazık gibi oturacak bir ağırlık bahşetmiştiler.Şevin,annesine tezat daha iğneleyici konuşuyor,annesinin uyarıcı bakışları altında etrafa takılıyordu.Kucağındaki kızınıda yanına oturtup yemeğini veriyordu.

Karan'ın yeni pansumanını yapıp sofraya gelmesine engel olamadım.Bir an için sırtından değil de Şevin'le karşılaşmasını istemediğimden karşı çıkmış fakat bir yanardağ gibi püskürtülen lavlarla geri adım atmıştım.Bugün ateşler içinde yatan kendisi değilmiş gibi şimdi alnına düşen boncuk boncuk terleri önemsemeden giyinip sert tutumunu üstlenmişti.Anlam veremediğim bu öfkeyle yine aklındakilerden bi haber mahzun mahzun bende arkasından çıkmak zorunda kalmıştım.Onu anlamak bilmediğim bir dili zar zor çözmek gibiydi.Kızgın bakışları bir zaman deli divane olduğu kızayken yanındaki küçük çocuğuna daha bir kaşları çatılıyordu...Kendi kendimi yediğim bu dakikalar içinde yüreğime düşmüş korun hissiyatinde yeniden ağlama duygusuna esir düşmüş fakat başımı eğmekle yetinmiştim.Ağzıma bir şey aldığım da yoktu.Bariz bir edayla neyden endişe ettiğimde bilinmezdi ya...

"Yemek ye Hevi!"dedi kulağıma doğru tehditvari sesini duyururken.

Bu emirle eğdiğim başımı kaldırıp yüzüne baktığımda yavaş bir canlılıkla omuz silktim.Boğazıma yeniden diziliyordu sanırım yediklerim.Herhal hamileliğin getirisinden de midem almıyordu.Düşünceliyken bu gibi ahvali meçhul teessürden kurtulamadığım keza çoğu zaman kuruntu da yaptığım aşikardı.Gözleri tabağıma kaydığında sabırları kulaklarımı doldurdu.

"Gebe halinle neyin inadı bu?"

"İnat değil yiyemiyorum...Zorlamasan?"

"Hevi-"

"Ya dayı,yadem nerede benim?"dedi karşımda oturan kadın.

Babaannesinden bahseden Şevin'le onun cümlesi kesilirken bakışlarını ona değdirmeden babasına baktı.Mirhan Ağa ansız sorulan annesiyle ağzındaki kaşığı indirip ters bir bakışla Karan'a kısa süre gözlerini dayatmış ardından boğazını temizleyerek kızına yemek yediren yeğenine dönmüştü.

"Nerede olacaktır daye?Yine kapatmıştır kendini karanlığa değil mi ağabey?"

Gülnaz Hanım pek bir alışa gelmiş burun kıvırmayla Mirhan Ağaya usulca baş sallarken,adamın sakinliğinden ödün verip kızar gibi homurdanmasından Gülnaz Hanımın annesine olan alaycı cümlesi dikkatimi çekmişti.Ellerim masanın altında birbirine kenetlenip dikleştiğimde masada konuşulanları dinledim sadece her şeyden biraz eksik kala kala.

"İnzivaya çekilmiştir kızım..."

"Yapmıştır yine yapacağını dersin yani ağabey?"

"Gülnaz!Diline hakim ol bacım.Anamız hakkında yıllardır dediklerin terbiyesizlikten öteye geçmemiştir.Kızgınsındır ama unutma o haltı yiyen Bozo'dur anam değil!"

GÜL İLE BÜLBÜL |Bir Doğu Masalı| -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin