32.Bölüm : 'Gerçekler anlatılacak bugün.'

2.8K 168 905
                                    

Söndürmüşler ışıkları,karanlık bir dehlize itilmiş ruhlar.Düşünceleri zifiri,içleri kapkara.Bedenlerinde taşıdıkları sırlarla yaşamışlar.Gün doğmadan güne hasret çekip geceye mahsus dolaşmışlar...Solumdaki ağrı,kulaklarımdaki matem çığlığı.Hepsi birbir bunlardan geçmiş gibi içime düştü yangınları.Sönen ışıklara,itilen dehlizlere; düşüncelere,içlere çekildi âmâ gibi bir mil,susuldu ağlayışları...

...

Hastanede öğrendiğim cinsiyetin heyecanını içimden yaşarken tarifsiz bir korkunun pençesinden de kurtulamamış,ne yapacağını kestiremediğimden yolu ve kendisini izleyerek çıkarım yapmaya çalışmıştım fakat nafile her zamanki gibi mimikleri oynamadan ifadesiz duruşuyla meydan okurcasına bir gözlerini kısıp kaşlarını çatmıştı.Parmakları direksiyonun boşluğunu sıkıca kavramış tırnak kesimleri beyazlayacak kadar kuvvetle sarmalamıştı.Bu öfkesi neyeydi,demek şöyle dursun bitmeyeceğini bildiği koşuşturmalı hayatının bir kısmını kurtarmak için çabaladığını görmüş, saygı ve hayranlıkla suskunluğa bürünmüştüm...

Kahvaltı yapmak için de beraber çıktığımız hastenden itirazlarım üzere sadece bir şeyler atıştırmakla kalıp ne yapması gerekiyorsa hemen yapmasını isteyerek şu an konağa doğru yol alıyorduk.Çoğunlukla yola bakan ikimiz ara ara birbirimize kaçamak bakışlarla döndüsekte bazen göz göze gelip hemen başımızı çeviriyorduk.Aynı zaman diliminde bambaşka düşünceler fakat tek bir tanesi karnımdaki can için benzer; o da ne olursa olsun bizim çocuğumuz yaşamalıydı... Yüzümde beliren tebessümle ondan yana çevirdim başımı ve bir kez daha ona baktığımı anlayıp bana devirdi yeşillerini göreceği şekilde.

"Yaşayacak değil mi?"

Anlamaz şekilde kafasını hafif oynatıp elimin karnımdan indirmeyişimi görmesiyle dudak kenarı belli olunmayacak şekilde yukarı doğru kıvrılıp ses etmeden başını küçük çapta salladı ve yola döndü.Durmadan teminat aldığım bu adamın netliğinden cesaret alıp,kötümser olmamaya inat ederek ona bakmalarımı sürdürdüm.Rahatsız olması bir yana benim utangaçlığım dahi bu sefer engel olmadı.Konağa varana kadar başlığa yaslanarak ve arada bir göz kapaklarım kapanarak yolu bitirdik.

Yol üzerine ve konak içine yeniden dolan toplulukla kaşlarım gergince çatılıp da onların neden olduğunu sorarcasına bana bakmasını sağladım.Bilmediğini söyler bir halde kafasını olumsuzca salladı.

"Aram yapmış olmalı.Demin aradığında meydanda olduğunu söyledi ama milleti buraya da yığmış gerçekler için...İyi yapmış."

"Onu meydana mı götürdü?Ama...Hastanede ve dışarıda hakkında denilenleri duymadın mı?Onun o hali daha çok yanlış düşüncelere itecek Midyat'ı."

"Gerçekler anlatılacak bugün Hevi.Mirhan Ağanın gerçek yüzü,dolandırdığı yetmediği gibi karısına yaptıkları,çocukluklarına yaptıkları gösterilecek halka.Tek tek kendi anlatacak yoksa anasının kefenini saracak."

Gözlerim irice açılıp dilim lâl olurken Mirhan Ağayı da annesiyle tehdit eden ve Berzê Hanıma bunları yapan Karan,kadını da oğluyla tehdit etmişti.Planlı yapılan her şey yerini buluyor,Berzê Hanımın saltanatın hükmü tüm Bozarlsan ve Midyat'ta bitirileceğini gösteriyordu.Kindar bakışları gelip de kararan yeşillerine çökünce daha fazla açıklama yapmaya gerek duymadığını anlatır biçimde arabadan inerek kapıyı dikkati üzerine çekecek şekilde kapattı.Usulca bende peşinden indim.

Kapıda bekleyen kalabalığın kısmı arabanın sesiyle dönmüş bir kısmı ise şimdi dönerek Karan'la bana çevrilmişti başlar.Kimisinin gözünde öfke,nefret peydah olurken kimisinin gözünde minnet.Minneti olan ise hakkı teslim edilenlerdi.Birkaç ağaya da dışarıda bekliyordu anlaşılan öne çıktıklarına göre...

GÜL İLE BÜLBÜL |Bir Doğu Masalı| -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin