45.Bölüm : 'İnsan niçin sevdiğine kavuşamıyor...'

2.4K 121 473
                                    

Sevdanın gergefine nakşedilmiş,ömür bitimine getirilmiş;yüreğime biçilmiş cayır cayır yanan hatıralar.İki dudak arandan bir daha duyulamamış nidana yanında hasret kılmışlar.Bir çift göze tutulmuş gönül seni yüreksiz beni haresiz bırakmışlar...Ben şimdi viran,şimdi sızlayan.Ve ben yine sana sensiz kavuşan.

...

Günler geçmeye,haftalar gittikçe sıcaklaşan havayla tükenmeye başlamıştı.Bir zaman trenindeydik.Nerede duracağımızı biz değil yaşanmışlıklarımız belirliyordu adeta: En acı bir günde yahut en mutlu bir anda.Kim bilebilirdi ki trenden kaçkın inişlerimiz olacağını ya da itile kakıla rayların üzerine cansız bedenlerimizin düşeceğini?Kimse.Kimse bilemiyordu işte.Bir günün solup gitmesi de bunun avuntusu gibiydi; yaşanılacak bir gün daha vardı,demekti bu.Yine nereye ve niçin varacağımızı bilmediğimiz bir kuruntu içinde...

Davet edildiğimiz ve abimin gittiği o günler üzerinden birkaç hafta geçmişti.Köyden geldiğim haftanın sessizliği ve sakinliği garip bir şekilde hükmünü hâlâ sürdürüyordu.Bu tehnalık ve beraberinde gelen durulmuş sessiz akan bir nehir gibi dinginleşen konak hayra alamet olmasa gerekti diyerek düşünmeden edemiyordum.Herkes kendi aleminde,kendi iç savaşındaydı.

Zihnime sirayet etmiş eski,çatışmalı günlerin tek bir kelimeyle ortalığı ayağa kaldıran kıvılcımın hiçbir şekil sönmediği bu avlu da munis ahvalin neye gebe olduğunu sezmek zordu.Yalnızca duaya sığmak düşüyordu bizlere her şeyden bihaber olarak.

Akşam olduğunun ilk belirtilerini gösteren gökyüzünün kızıla boyanmış günbatımı konak mutfağında bir hengame meydana getirmişti.Yemekler ve servis edilmek üzere kurulan sofra Berzê Hanımın çalışanlara kızmaması için süratle yetiştirilme derdine girilmişti.Hastaneye yatırılmış ve bugün yine zorla çıkan Mirhan Ağa için acele ediliyordu anlaşılan.Bir haftadan beridir hastane kokusu soluyan Berzê Hanımla birlikte torunu Serhat Ağa bu akşam yeniden görülecekti.

Bir şey vardı.Kimsenin sezemediği ve gerekse göremedigi muhteris bir oyun ortada vardı.Bu kadar şüpheci olmam tamamen karakterime özgüyken bu sefer ki kuşkum bunun dışında,başka bir durumdu.Bir anda meydana gelecek ve hazırlıksız yakalanan herkesi perperişan edecek gibiydi ve bunu düşünmem aralıksız Berzê Hanımın ithamlarından ziyade torunun hareketlerinde gizlenen belirsiz durumlardı.Birkaç kez durduk yere ortadan ansızın kaybolan Serhat Ağanın gizeminden yalnızca konaktaki kadınlar haberdarken bunu Karan'a açmaya yeltendiğim zamanda da gidiş ve gelişlerinin mantıklı bir sebebi her zaman sunulmuştu dahi ağzımı açmadan.

"Hevi Hanımım istediğin bir yemek var mıdır?"

Mutfaktaki hazırlanışa sedirlerden birine oturarak seyre dalmışken konuşan Zenan ablayla afallayıp şaşkınca kadının yüzüne baktım.Zeynep yenge de yemek hazırlıklarına katılmış yardımda bulunmuştu. 

"Yok abla,sağolasın."

"Canın çektiği tatlı ekşi bir şey olmadığına emin misin?"

"Eminim Zeynep yenge."

Hafif bir baş sallamasıyla beni onaylayan iki kadın da kendilerine ayrılmış görevlerine bazen konuşarak bazen susarak tekrar döndüler.Yardım etmede bulunduğum anda süratle sedire oturtulmuş Zozan Hanımın da karşı çıkmasıyla hepten yerime sinmiştim.

"Masa da eksik yok değil mi?"

"Yok."

Sorulan ve yanıtlanan sesler içerisinde gülümseyerek şakalaşan kızları izliyordum.İki kızın daha yemeğe ilk başlarken önce besmele getirip ardından yemek hazırlanışları içerisinde kol kola girip halay çekmeleri ilk vukatleri değildi.Zenan abla çalışan üç kızdan ikisi olan bu ikiliye çoğunlukla köpürüyor yahut ellerini çabuk tutmalarını söylüyordu.Zeynep yenge,Rengin ve benim gülmeme sebep olan bu tutumda taraflar tutuluyor,ben iki kızdan yanayken Rengin ve Zeynep yenge Zenan abladan taraftı; son sözü de göz önünde tuttuğum Berçem kararlaştırıyordu.Sessiz sakin olan bu kız diğer iki kıza katılmayarak ve haliyle beni de eleyerek diğer grupta bulunuyordu,değişmeyen bir zaferdi Zenan ablanın yanında olanlar için.Biz üç kız ise önce surat asıp ardından gülüşerek,olsun,diyorduk.Az çok mutfakta elimin ayağımın durmadığını geldiğim ilk bir iki ay haricinde görmüşler,bunu garipsemiyordular.Yine taviz vermediğim soğuk suyun altına tuttuğum ellerimin alışkanlığını tuhaf bulsalar da alışmışlardı.

GÜL İLE BÜLBÜL |Bir Doğu Masalı| -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin