44.Bölüm : 'Mahşere kalmış sevdalardı...'

2.7K 125 324
                                    

Bir günlük değildi yüreğimden yüreğine akan sevdan ve bir ömürlük değildi gözlerinden gözlerime düşen sûzân.Başa gelmiş bir belaydı,öyle kuvvetli ve arzulu bir mucize gibi muhteşemdi.Uğruna bülbüller susacak,güller feryat edecek ve ben 'sen' diye diye düşeceğim dikenli yollarına biçare gibi yaren.Sen ya Zühre'm olup bekleyeceksin ya da ben Tahir'in olup sana çıkan her yolda ölümü yaşayacağım...

...

1 Ay Sonra

Günler hızla geçmeye ve biz doya doya başbaşa kalmaya zaman bulmuştuk.Mevsimin getirdiği ısınma yolları aramızda sürekli soruna yol açarken,bu inatçılığıma az kızmamıştı.Kıskançlık krizlerine arada girdiğim ona göre varken,bunu reddederek de söz atışmasına girmiştik.Günlerimiz böyle anlara tabiydi ve zamandan kastım sürekli didişmeden ve arada onun uslanan hallerinden geçip gitmişti.

1 haftaya yakındır da konağa amcası Seyithan Ağanın gitmesiyle adım basmış farklı bir atmosferle karşılaşmıştık.Konak eski görünümünden bir şey kaybetmezken,ruhani olarak daha ıssız ve sessizdi şimdi.Köydeki heyecan ve mutluluğa tersti burası.Ölüm kokan bir ürperti vardı canlı cansız her şeyde.Anlam veremediğim bir tehnalık ve sakinlikle...

Berzê Hanımın ağzına vurulmuş kilit lanetler gözlerle her bir ferdi tararken oğluyla gitmemesi üzere Seyithan Ağa kendi oğlu Serhat'ı annesi için konakta kalmaya razı bırakmış ve her an yaşanacak en ufak sorunda kendisini alıp getirmesini tembihlemişti.Duyduğuma göre biz gittikten birkaç gün sonra arayla kavgalar olmuş,bu kavgalara aşırı yüklenmesinden Mirhan Ağa hastanede yatırılmıştı.

Huzurluydum.Huzurluyduk.Konağa döner dönmez eski taştan kabuğuna bürünse de yalnızken yumuşuyor,sıkça benimle olduğunu belli ediyordu.Bu tavırlarına alışkın olduğum için garipsemeyip ayak uydurabiliyordum.Köydeyken de herkes içinde böyleydi,hep bir çekingen ve uzak duran tiptendi.Karan'ın bu tavırları incitmekten çok hoşuma gidiyordu,bana özel ilgi alanı ve herkes içinde sert olsada bana eskiye nazaran daha sakindi artık.

Bugün döndüğümüz doktor randevusundan sonra daha bir mutlu ve enerjiktim.İçim içime sığmıyor,aldığım net olmayan ama yine de rahatlatan haberle gayet keyfim yerindeydi.Aldığım ilaç tedavisi gerek kan değerlerimde gerekse bebeğin gelişiminde etkisini belli etmişti.Dozu azaltmasa da bu halde devam etmeliydik ve ikimizde biliyorduk ki sessiz,sakin bir yaşamın getirisiydi.Bir aylık süreçte tüm stres ve sıkıntıdan uzaktım.Konağa dönmemiz ise benim zorlamam ile olmuştu zaten,Karan bu duruma sıcak bakmasa da orada doğuma kadar kalamayacağımız her halimizden belirlenmişti.

Bunları düşünerek kendimi kasmayı bıraktım.Konağa doğru yol aldığımız bu zaman diliminde gözüme çarpan pastane ile heyecanlanmış,ansızın canımın tatlı bir şey çekmesini garipsemeden Karan'a hevesle başımı çevirmiştim.Sükûnet içinde direksiyon ve yola yoğunlaşmıştı ilgisi her ne kadar bakışları keskin ve direksiyonu tutan parmak boğumları sıkılmaktan beyazlaşmışsa da.

"Karan?"

Pastaneyi geçmek üzereydik ve neşeyle ismini zikrettiğim adamdan geri dönüt almadığım zaman gitgide içimdeki bilinmezlikle hüsrana uğradım.Bu denli düşündürücü ne vardı ki dahi arabayı kullanırken?

"Karan?"

Biraz daha yüksek ve hızlı söylendiğim ismin sahibinden ansızın bir toparlanma ve kendine gelme çabası ile karşılaştım.Bu duruma bizzat tepki gösteremesem de sevinmesini beklediğim adamın hali hal değil ve sebebini merak etmeye başlamam kaçınılmaz olmuştu.

"İyi misin?"

"İyiyim."

"Sen bu halde-"

"Bana seslendin,ne oldu?"

GÜL İLE BÜLBÜL |Bir Doğu Masalı| -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin