Başlama tarihlerinizi buraya bırakabilirmisiniz:)
#BİRLİKTESESİMİZİDUYURMAYIBAŞARACAĞIZ #HERKADINGÜÇLÜDÜR
"Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olan (iyi davranan) dır. (Müslim, Bir 149)
1. Bölüm: Kadın
DEFNE 'den
Şiddet; bunu söylemek o kadar kolaydı ki, yaşamadan insan anlayamıyordu. Şiddet, tutsaklıktı, çığlıktı, sessizlikti, en çok da ölümdü. Şiddet uyguladığında, bağırırdın, bağırdığın için daha fazlasını yaşardın. Sustuğunda.. Sustuğunda her şey daha kötü olurdu. Yenildiğini sanardı. Hayır yenilmezdin. Sadece yorulurdun. O sıkılmazdı, yorulmazdı. Aksine zevk alırdı bundan. Sen bunu anladığında yorgunluğunu geri plana atardın. Savaşırdın. Ölünceye kadar. Ruhun ölsede, bedenin ölünceye kadar..
Ben Defne. Yıllardır tutsağım. Baba evinde de, şuan iyi tanısam da, önceden tanımadığım bir adam tarafından tutsak edildiğimden beri hiç özgür olmadım. Tutsak doğdum ben. Böyle ölmek istemiyorum. Ruhumu kurtaramadım. Bedenimi kurtarmak istiyorum.
Yerden kalkmaya çalışırken kasılan bedenimle acıyla tekrar oturdum. Döverken yorulup evden çıkmıştı ama yarım saate kalmaz gelirdi. Karşımda bana bakan çalışanlar Hacer ve Seda sadece izliyordu. Bugüne kadar benim dışında kimseye şiddet uyguladığını görmemiştim. Onlar buna rağmen korkuyordu yanıma gelip yardım etmeye. Sesini çıkartmaya, karşı çıkmaya korkuyorlardı. Korkmuyordum. Alışkanlık o kadar kötü bir şeydi ki ne kadar canım yanarsa yansın, bundan daha kötüsü olamaz diyemiyordum. Her seferinde daha kötüsünü yaşıyordum.
Bana doğru bir adım atan Hacer'i kolundan yakalayan Seda mutfağa doğru kolunu tutarak çekiştirdi. Onlar gözden kaybolduğunda yüzümde oluşan gülümseme her şeyi açıklıyordu. Acının tebessümüydü bu. Kendime olan acıma duygusunun değil, onlara olan acıma duygumun. İyi ki onlar kadar vicdansız değildim.
Koltuktan destek alarak ayağa kalktım. Acıdan kıvranan bedenimde kırık yoktu. Kırıldığında artık acısını ezberlediğimden anlayabiliyordum. Koltuğa kendimi bıraktığımda, istemsizce gözümden akan yaşlara engel olamıyordum. Canımın acısına ağlıyordum. Buna mecbur bırakıldığıma ağlıyordum. Acıdan ve ağrıdan yorgun düşen bedenimle birlikte uyumamak için zor duruyordum. Uyursam uyandırır ben gelmeden neden uyudun diye sinirlenirdi. Şimdi diyeceksiniz, sadece lafta mı boyun eğmedin? diye. Hayır aslında çoğu kez kaçmaya çalıştım ama hep yakalandım. Hemen hemen her yerde adamları var. Evden çıkar çıkmaz polise gitmeye çalışıyorum ama ben karakola yaklaşamadan beni buluyor.
Kapının kapanma sesiyle yerimden sıçradım. Kim gelmiş diye merak edip kalkmadım. Kimin geldiği belli. Başka kim olabilir? Zaten kalkamazdım koltuktan, yerimden bile kımıldayamıyorum.
Kapıdan girer girmez salona geldi. Adım sesleri kesildiğinde konuştu "Kalk bir şeyler hazırla. Senin ellerinden güzel bir yemek yiyelim. Senin yüzünden bir şey de yiyemedim. Düzgün dursan bende yorulmasam." Dedi. Koltuğa oturup yüzüme baktı.
"Yok mu senin çalışanların? Onlar hazırlasın." Dedim görünüşüme tezat sinirle. En önemlisi ona karşı açık vermemekti.
"Sen hazırlayacaksın. Kalk yiyecek bir şeyler hazırla. Son uyarım." Dedi dişlerini sıkarak. Ona ters bir ifadeyle bakıp umursamadan önüme döndüm.
"Zıkkım ye." Dedim tiksinerek. Bir insan bu kadar yüzsüz olmamalıydı.
Hızlıca ayağa kalkıp, saçımdan tutup beni de kaldırdı. Acıyla gözlerimi kapattığımda başka bir tepki veremiyordum. "Bir daha desene. Hadi bir daha söyle. Ne oldu konuşamıyor musun? " Dedi bağırarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜÇLÜ KADINLAR (Düzenleniyor)
General FictionBedenimde önce babamın kirli ellerinin şiddetini taşımıştım. Şimdi tanımadığım bir adamın hem tecavüzünü hem de şiddetini taşıyordum. On altı yaşında bir çocuk olarak... #BİRLİKTESESİMİZİDUYURMAYIBAŞARACAĞIZ #HERKADINGÜÇLÜDÜR