8. BÖLÜM (ACI)

677 20 2
                                    

8. Bölüm: Acı

"Bu acı katlanılmazdı. Ben bu acıya nasıl katlanacaktım? Ben nasıl toparlanacaktım?"

Bu hayat mutluluğun beraberinde acıyı da getiriyordu. Belki daha mutluluğu tadamadım ama acının yanında umudumu da getirmişti. Neden? Diye düşündüğüm zamanlar çok oldu. Sonra kendime neden? Sorusunu yasakladım. Cevabını bulamıyordum. Kendimi sorgulamaktan vazgeçtim bende.

Nedenlerden sıkıldım ama sonuçlarda işime yaramıyordu. Sonuçlar canımı acıtıyordu. Her nefes alışımda daha da dibe batıyordum sanki. Dibe battıkça boğulduğumu hissediyordum. Boğazımı sıkmaya başlayan parmaklar bırakmaya niyetli değildi. Bitti desem de bitmiyordu.

Yaşamak istediğim hayatı değil, yaşamak zorunda olduğum kaderimi yaşıyorum.

Kolumda hissettiğim kemerin şiddetiyle bilincim artık kapanıyordu. Karnımı korumaya çalışsam da denk gelmişti. Karanlığa teslim olmamaya çalışmamın nedeni Zafer'in ben bayıldıktan sonra durmayacağıydı. Bebeğim benim umudumdu ve benim umudumu kaybetmeye hiç niyetim yoktu.

Boynuma denk gelen kemerle direncim daha da düştü. Bilincim yavaş yavaş beni terk ediyordu. En son hatırladığım kemer darbeleriyle birlikte birlikte karanlığa teslim olan bedenimdi.

********
Gözümü bedenimdeki ağrılarla açtım. Elimi hemen karnıma götürmeye çalıştım. Ellerim oynamıyordu yerinden. Her zaman ki gibi kelepçeliydi ellerim. Kafamı karnıma bakmak için kaldırmaya çalıştım ama boynumdan kollarıma doğru yatağa sabitlenmiş bedenim görmemi engelliyordu. Her yerim acıyla kasıldığı için anlayamıyordum. Dua et Zafer çocuğuma bir şey olmasın. Ben hâlâ dik duruyorsam onun sayesinde. Ona bir şey olursa yaşayamazdım. Bu bir isyan değildi. Ben bebeğime şimdiden alışmıştım. Zafer'in psikopatlığı yüzünden onu kaybedemezdim. O olmazsa artık ben olamazdım.

Etrafa bakmak istesem de kafamın hemen üzerinde gözüme gelen ışık gözümü alıyordu. O an fark ettim... Mavi odadaydım. Ama bu ev başka evdi mavi oda Antalya' da kalmıştı.

Ellerim kelepçeliydi... Hareket edemiyordum... Mavi ışık...

Yutkunamadım. Yapamazdı değil mi? Bu kadar ileri gidemezdi. Bu kadar kötü olamazdı. Olmamalıydı.

Kendine gel Defne!

Zafer bu yapmaz dediğin neyi yapmadı? Bu kadar ileri gidemez dediğin de ne kadar geride durdu? Senin canını yakmaktan ne zaman zevk almadı? Hastaydı o.

Düşüncelerimi dağıtmaya çalışırken kapı açıldı. Nefesim kesilir gibi olduğunda gözlerimi sımsıkı kapattım. Bu kabus olmalıydı. Bitmeyen kabusum. Bitmeyecek kabusum...

Adım sesleri kesildiğinde başımda durduğunu anladım. Saçlarımda hissettiğim eliyle irkilirken, yerimden kalkmaya çalıştım. Elinin saçlarıma değmesini istemiyordum. Artık bana dokunmasını istemiyordum.

Ruhumu öldürmüştü zaten. Bugüne kadar ölüydü. Bebeğimle birlikte o da nefes almaya başladı. Tekrar ölsün istemiyorum. Ben tekrar tekrar ölmek istemiyorum. Ben kurtulmak istiyorum. Canım yansın istemiyorum. Onun kötü zihniyeti yüzünden daha fazla dünyam kararsın istemiyorum. Benim dünyam artık çocuğumun dünyası. Kararırsa çocuğumun hayatı da kararır.

Boynumda hissettiğim dudaklarıyla. Çığlıklarımı içime gömdüm. Göz yaşlarımı içime akıttım.

Daha fazla ileri gittiğimde dayanamayıp bağırdım. "Dur artık! Yeter! Bu kadarını yapamaz dediğim ne varsa yapıyorsun! Bu kadar iğrençleşemez, kötüleşemez dediğimde beni her seferinde yanıltıyorsun! Ben acı çekmek istemiyorum! Bana bunları yaşatmanı istemiyorum! İstemediklerimi yapma! Yapma!" Benim sesli çığlıklarım da işe yaramıyordu. Onu durdurmuyordu.

GÜÇLÜ KADINLAR (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin