Ha ?

214 18 1
                                    

Beni mi takip ediyorsun sen ?

Aklıma gelen sinsi bi fikirle yanına doğru gitmek için adımımı attım.

Amerikan filmlerine özenti bi şekilde bunu sen istedin adamım senin lanet olasıca kaputun benim değil ve sen bunu benim gözümün içine içine sokuyorsun he!

İç sesimle savaşırken o motorun yanına çoktan gelmiştim bile. Arka cebimdeki evin anahtarını çıkarıp sinsice gülmeye devam ettim. Yazık sana güzellik bunu sana yapmak istemezdim ama sen benim  karşıma çıkıyorsun her zaman ve ben seni istiyorum ama senin benim olabilme gibi bi ihtimalin yok. Bu yüzdendir ki diyerek elimdeki anahtarın ucuyla motorun ihtişamlı tekerleğinin üst tarafından başlayarak boylu boyunca çiziyorum. Marketin önündeki motor bana hüzünle bakıyor. Siyah renginin arasından beyaz uzun bir çizikle sırıtıyor. Etrafıma bakınıp birinin olup olmadığına bakıyorum. Herkes kendi derdiyle meşgul ve benim ne yaptığımın farkında da değiller. Çizdiğim bölüme elimi gezdiriyorum bana kızma güzellik, sahibin eminimki seni haketmiyordur. Benim gibi bi kullanıcın olması için dua etmelisin diyerek şizofrence konuşmamı sonlandırarak motorun yanından ayrılıyorum. Bu yaptığım, bir motorla konuşmam ne kadar saçma ve anormal bi durum olsada beni eğlendiriyor. Biraz bencilcede olabilir. Birazcık.

Okulun girişine doğru ilerlerken son kez yaptığım esere bakıp yürümeye devam ettim. Dar koridora girip atolye olacak kasvetli odaya girdim. Odada hiç birşey yoktu, sadece yerde büyük bir poşet vardı. Hizmetlilerden birinin getirdiğini düşünerek poşettekileri çıkarmak için dizlerimi bükerek oturdum, renk renk boyalar vardı bunlara ne gerek vardı ki siyah beyaz yeterdi bana kalsa, neyse artık. Bir kaç çeşit fırça ve gerekli malzemeler vardı ama graffıti için spreylerden yoktu. Kendim hallederim diyerek geçiştirdim. Bugün tam olarak boyamaya başlamıyacaktım, sadece kabaca bir taslak yapmayı planladım. Zaten üzerimdeki kıyafetlerde uygun değildi her ne kadar kot pantalon ve bol bir tşörtle rahat olsamda tam olarak değildi.

   Arsızca önüme gelen saçlarımı özensizce toplayarak topuz yapmaya karar verdim toka kullanmadığım için çizim için getirdiğim kalemlerden alarak saçlarımın arasına sıkıştırdım. Üzerimdeki ceketimide çıkartarak kenara fırlattım. Sağ elimi belime koyarak aklımda kurduğum resmi gözlerimin önüne getirdim. Öyle bi resim olmalıydı ki beni yansıtmalıydı. En ince ayrıntısına kadar düşünüp, siyah kalın uçlu kalemi alarak duvarın bir tarafından başladım...

   Kendimi zar zor attığım koltuğa yayılarak kafamı geriye attım. Semih soru işaretleriyle dolu bir bakış atarak ağzını açmaya karar verdiği sırada bir elimi kaldırarak susması için işaret parmağımı salladım. Yorgundum, uykusuzdum, acıkmıştım üstüne üstlük bugün çalışıcaktım ve beyniminde boş konuşmalarla sikilmesini hiç istemiyordum. Saat daha sekiz olmamıştı sorun yoktu yorgunluğumu üstümden birazda olsa atabilirdim. Zaten tüm gece ordan oraya koşup durucaktım. Oturduğum koltuktan kalkarak barın etrafından dolanarak arka tarafta olan küçük bahçeye girdim. Semih arkamdan gelirken bahçe kapısını yüzüne kapatarak gelmesini engelledim.

     Sigaramı yakarak zehirini içime çektim. Şu sigaranın verdiği mutluluğu kimse veremezdi bana, insanların niyetleri belliydi yüzüne gülerler arkandan ne yaptıkları hep meçhul ama sigara öyle mi seni öldürebileceğini biliyorsun sana iyi geliyor evet yavaş yavaş içini çürüyeceğini söylüyor sana. O paketlerin üzerindeki saçma salak resimler, çocuğum olmayabilir, erken yaşta kırışabilirim ölebilirim vesayre bunları yüzümüze yüzümüze vuruyor arkadan iş mi çeviriyor. Seni seviyorum sigaram.

   Bara doğru ilerlerken Semih anlamsız haraketlerle gözleriyle birşeyler anlatmaya çalışıyordu. Ne olduğunu umursamayarak barın arka tarafına Semihin yanına gittim.

" Nidaa " sesindeki acayip tonu anlamasamda. Ne var bakışlarımı ona yolladım.

" adamın biri seni sordu "

Oflayarak gözlerimi başka yöne çevirdim.

" gizemli birine benziyor, kafasında kask vardı " demesiyle gözlerimi olabildiğince açarak " ne ? " diye anırdım diyebilirim.

" ve şuan burada "

Olamaz. Motorun sahibi ?

Aklıma gelen bütün olumsuz düşüncelerle barın arkasında eğilerek kendimi saklamaya çalıştım, dizlerimin üstüne çöktüğümden dolayı kalp atışlarımı olabildiğince hissediyordum. Semih ne olduğunu anlamadığını ifade eden gözlerle bana bakıyordu.

Motorun sahibi milyarlık motoruna zarar verdiğim için beni öldürürmüydü acaba ?

İç sesime saçmala diye ikazda bulunurken hala pozisyonumu bozmamıştım ve bozmayıda düşünmüyorum.

Bulunduğum yerden gözükmediğime emindim.

Barda bir haraketlenme oldu, sanırım müşterilerden biri taburelere oturdu.

Çömeldiğim yerden bedenimi oynatmadan gözlerimi yukarı dikerek Semihe bakıyordum, Semih şaşkın bakışlarının altından yine bana birşeyler anlatmaya çalışıyordu ama beceremiyordu ya ben gerizekalıydım yada o.

Kafamı ne anlamında sağ sola salladım.

Semih pes etmiş olacak ki oflayarak müşteriye döndü, öyle tahmin ediyorum.

Kafamı dizlerimin arasına sıkıştırdığım sırada habersizce aldığım darbeden ufak kısık bir çığlık attım. Semihe bu tekmenin hesabını çok pis ödeticektim. Tam ayaklanmaya kalktığım sırada aşırı derecede yapmacık bir şekilde öksürerek Semih sağ eliyle kafama kuvvet uyguladı ve pozisyonuma geri dönmemi sağladı.

" enerji içeceği alabilir miyim ? "

Ha ?

Ses tonu adam yine mi sen ?

Kafamı barın dolablarına doğru yasladım, gülümsedim. Ne ironik ama.

Motorun sahibi hala buradamıydı acaba beni arıyormuydu, peki benim yaptığımı nerden biliyordu ? Biliyorsa tamamda burada çalıştığımı nerden biliyor ?

Soru işaretleriyle dolu beynim soruların hiç birine ısrarla cevap bulamıyordu. Ses tonu yine bana kafa yapmıştı ve garipsediğim bi hisle midemi bulandırıyordu.

   Kolumdan tutulup kaldırılana kadar hiç birşeyin farkında değildim vücudumu saran sersemlik hissi beni ele geçirmiş durumdaydı. Semihin kabaca dürtüklemesiyle kendime gelir gibi oldum.

" yaşıyor musun Nida ? "

" O gitti mi ? " kısık bir tonla söyleyerek, gözlerimi sabit bir noktaya dikmiştim etrafıma bakmaya cesaretim yoktu. Herşeye cesareti olan bu kızın o çocuğu görmeye cesareti yoktu.

" Nerdeyse 1 saat oldu, sen iyi misin ? "

Bir saat mi ? Yuh. Ben malmıyım ?

Kendime bin ton küfür ederek iç sesime gönderdim.

" Ben gidiyorum. Utkuya bişeyler uydurursun " diyerek yanından hızlıca geçtim. Ödeteceğim şeyi unutuyordum az kalsın. Geri dönerek Semihin uzun kıvırcık saçlarını çektim yapmacık bir gülümseme göndererek " bana tekme atmıştın hatırlatırım" diyerek çıkışa doğru ilerlemeye devam ettim.

" Kasklı çocuğa gözükme diyeydi akıllım "

Ha ?

Ha ?

Ha ?

Kasklı çocuk ses tonu adam mı ?

O motor enerji içeceği isteyen süt çocuğun mu ?

Ses tonuna ölebileceğim insan o motoramı sahip ?

Beynimin iflas ettiğini anladığım sırada koşarak bardan çıktım, kafamda dönen kelimeleri duymamak için koştum koştum koştum. Nefes alışverişim hızlanmıştı istediğim buydu. Düşüncelerimi susturmak.

Son SigaramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin