Hayatımda yaşayıp yaşayamayacağım en muhteşem en en romantik dakikalarımın içine eden Ayten hoca neyi bu kadar garipsemişti, bu okulda neler olmuştuda göz ardı edilmişti şimdi bir masum öpücüğü bozan bu tavırda neyin nesiydi.
" Onur, benimle gel! "Sert samimiyetsiz ses tonuyla.
Hey hey hey benim adamımı nereye götürüyorsun sen.
Evet tam olarak söylemek istediğim kelimeler bunlardı, Onur gözleriyle itiraz edip o sıcaklığını verince köşeme siniverdim ve bu anlamsız olaya anlam katmaya çalıştım.
Bir saati geçmişti Onur buraya gelir sanmıştım ama gelmedi. Tüm kurduğum senaryoları yırtıp atıp, atolyeden hızlıca çıktım. Canım sıkılmıştı hemde çok Onur zahmet edip bir haber verebilirdi. Hem ben sanmıştım ki yarım kalan anımızı tamamlarız. Gerizekalı Onur.
Hıh. Motoruda orda duruyor, neredeydi bu çocuk. Merak duygumu bu kadar kabarmış hiç görmemiştim ama kendime engel olamıyordumki ne olmuştu Ayten hoca bir şey mi demişti, aklımdan atamadığım Onur neredeydi.
Ne kadarda evham yaptım öyle. Aman boşver moduna girerek üniversiteden çıktım. Eve giden zahmetli yolu kısaltmak adına kulaklıklarımı taktım ve sigaramı yaktım. Müzik bitti yol bitmedi. Sigaram bitti yol bitmedi. Bir daha yaktım.
Boşta kalan elimi kavrayan elle duraksadım parmaklarını kenetlediği ellerimize bakarak yarım bi gülüş gönderdim.
"Nerelerdeydin ? "
" bırak beni şimdi, şu kulaklıkları çıkar, o elindekide ne öyle ? "
Gözlerimi üç yüz altmış derece döndürerek
" sigaaaraaa " diye çemkirdim.
" orasını anladık Nisa, niye bu durumda içiyorsun ?"
Anlamamış garipseme ifadesiyle baktım.
" Otur iç anlarım yürürken elinde..."
İnat mı ne yada sadece pislik olsun diye
Sigaramı dudaklarımda dans ettire ettire çektim ve yüzüne üfledim.
" sen şimdi bundan da rahatsız olursun küçük bey " diyerek pis pis sırıttım.
"Hiçte rahatsız olmadım hanımefendi "
" Neyse Ayten hoca ne dedi ya çok anlamsız değil miydi bu tavrı ?"
" Boşver Nidacım, bende anlamadım"
Omuz silkerek yürümeye devam ettim.
Bi sessizlik olmuştu arabaların egzos sesleri yanımızdan geçen insanların diyalogların vardı ama onun ses tonu yoktu. Düşündümde yanımda olması bana huzur getiriyordu orda olması sesinin her an tenime çarpıp deprem yaratıcak olması bile çok heyecan vericiydi. Aklıma gelen soruyla ona dönerek " birbirimiz hakkında ne kadar şey biliyoruz biz Onur "
Kafasını çevirmeden yandan yandan bakarak " ne bilmemiz gerekiyosa biliriz değil mi "
" ee yani Onur "
Çok mu salak ne ya.
" Bize gelsene "
Bunu diyeceğimi beklemiyo olacakki bi an duraksayıp yine devam etti.
" yemek yapmasını biliyorsundur umarım Nida, açım yani. "
Hahah.
Bu komikti.
" dışardan söyleriz "
" olmaz, sen yapıcaksın "
Niye bu çocuğa hayır diyemiyorum.
" denerim " dedim. Hafiften çemkirerek.
Ve ben o mutfağın bana yabancı halleriyle dört dönüp kendimce bişeyler yapmaya çalışırken Onur u markete ekmek almaya göndermiştim. Gözlerim buna inanmıştı fakar ruhum ve iç dünyam inanamıyordu. Herşey çok garip değilmiydi, yoksa normalmıydı hayır tabikide değildi. Bu kadar mutlu olmak yolunda giden şeyler fazla kuşku uyandırıcıydı. Ben ölmüşmüydümmm.
Yemek masamızda mum ve şarap kadehleri de olsa tam bi romantik aksam yemegi masası olucaktı ama iyi ki de yoklardı.
Onurun ağzına getirdiği kaşıkla gözlerime ona dikerek baktım.
" makarnayı bi insan bu kadar mı güzel yapar "
Dalgamı geçmişti yoksa ciddiymiydi kısmına aldırış etmeden tabağıma yönlelerek salçalı makarnalara işkence çektirerek tabağımı bitirmeye koyuldum.
Bitirdim ve Onur konuşuyordu. Ama ne dediğini duymak istemiyordum şimdi onu takmıyordum. Şuan onunla ilgilenmek dahi isteniyordum. O sesini duymayıda istemiyeceğim tek durum uykumun, o değerli uykumun gelmiş beni kollarına alıp sardığı vakitti. Masadan kalktım zorlukla Onurun omzuna dokunup " uykum geldiii" koca ağzımı sonuna kadar açıp esneyerek.
Ufak adımlarla odama dahi gidemiyecek kafayla salondaki kanepeye attım kendimi. Onur garibim şuan afallayıp bu kız harbiden salak diye geçiriyordur içinden. Ama bu uyku. Benim canım uykum.
Bir rüya, gözlerimin önünde hayatım. Evdeyim, şuan uyuduğum koltukta şimdi oturuyorum, düşünüyorum o asabi hallerimden birindeyim. Birden bağırıyorum " yeter! Sus artık git burdan" çıldırıyorum bir sağa bir sola saldırıyorum. Sanki gerçekmişte şuanki durumum rüyaymış gibi hisse kapılıyorum. Sakinleşip kalktığım yere tekrar oturuyorum.
Gözlerimi açtığımda yıllarca uyumuşçasına bütün uykumu tükettiğimin kanısına vardım. Kafama çarpan cisme dönerek 44 numara ayakları gördüm.
"Onur"
Hafifçe kafamı kaldırarak uyuyan koca adama baktım. Duvardaki saate bakarak yuh dedim saat gece yarısıydı. Biz ne uyumuştuk. Bi anda kafamdaki bütün düşünceler giderek gördüğüm rüyayı hatırlamaya çalıştım. Bir dakika önce hatırladığım ayrıntıları şimdi çıkaramıyordum ve biraz zaman sonra rüya kayboldu. Görmüştüm biliyordum neydi bu lanet rüya.
Kafamdaki ayakları beni içime atmam gereken kahkahalara boğdu, uyanmamalıydı şimdi birazda uyurken taciz etmeliydim onu gözlerimle, normalde ayaklardan mefret ederdim çıplak ayaklara karşı bi antipatip vardı ve midemi bulandırıyorlardı. Ama ne kadarda koca ayaklı şirin bi adamdı. İçimdeki duygu kabarcıklarıyla ayaklarına sarılarak başımı yasladım. Benim için romantiklik anlayışı buydu belkide.
Sehpadaki telefonun titremesiyle irkildim, almak için çok uzakta keyfimi bozmai için çok gereksiz ama ısrarla titreyen lanet bi telefon.
Koltuktan uzanarak uzun ince parmaklarımın yetişebileceği şekilde uzandım.
Öznur
Nidaa kafayı yemek üzereyim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sigaram
RandomYaşamaktan zevk almayan bir genç kız. Asabi, suratsız, kaba, umursamaz kötü bir karakter. Ve en önemlisi " büyük konuşuyor. " Başına geliceklerden haberi olsa konuşur mu dersiniz ? - Hayır. " KÖTÜYÜM AMA FAHİŞE DEĞİLİM "