Gözlerimi araladım yeni güne, yüzümde hala anlamını veremediğim gülümsemenin izleri vardı. Yabancı duygular hissetmiştim. Gülmüştüm, nefret ettiğim yüzümle. Tanımadığım birine ilk defa bu kadar kapılarımı açmıştım. İnanması zor ama mutlu olmuştum ben, mutlu.
Duvardaki saate bakınca ufak çaplı bir şaşkınlık geçirdim. İmkanı olmayan bi saatte uyanmıştım, güneş daha yeni doğmuş kızıllığını odamın penceresinden sızdırıyordu. Yine bir ilkimi yaşamıştım. Ruhumda hissettiğim huzur bedenime iyi bir enerji yağıyordu. Eski gıcırdayan yatağımdan kalkarak çoraplarımı giydim. Soğuktu. Odamdan çıkarak banyoya girdim. Aynaya baktığımda gülümsedim ağzımdan anlamsız bir ses çıktı gözlerimi hiç bu kadar canlı görmemiştim. Ruhum bedenime geri mi dönmüştü.
Lavobanın kenarlarından destek alarak aynaya daha da yaklaşarak gözlerime bakarak düşüncelerime savaş ilan ettim. Ben bu değildim. Ben hiç bir zaman mutluluğumu birine bağlamazdım.
Çok mutlu olmuşluğum var gibi...
Banyo dolabını açarak nerdeyse hiç kullanmadığım tarağı çıkararak saçlarımı taradım, onlarda benim gibi yıpranmışlardı, kırılmışlardı. Ruhum gibi siyahtı. Etrafımı görmediğim gibi gözlerimdeydi perçemlerim. Ellerimle şekil verdim saçlarıma aynaya bakıp kendimi beğenmedim. Takılmazdım ki ben böyle şeylere. Öznurun düzleştiricisini çıkarttım dolaptan. Kabaran saçlarımın üstünde gezdirdim, kendimle uğraştım ilk defa belkide bu kadar.
Nadiren kullandığım siyah göz kalemini sürdüm gözüme, el alışık değil ki becerdim mi bilmiyorum. Yine siyah göz farını sürdüm göz kapaklarıma.
Ne giymeliyim diye ilk defa dolabın karşısında bu kadar dikildim. Siyah deri şortumu çıkartıp geçirdim uzun ince bacaklarımdan. İlk baharda olmamıza rağmen soğuk havanın beni öldürmemesi için diz üstü siyah çoraplarımı giydim. Black yazan tişörtümü dünya savaşına girmiş dolabımdan sağ salim çıkartıp, saçlarımın bozulmamasına dikkat ederek kafamdan geçirdim.
Boy aynasına bakarak duruşumu düzelttim. Odamdan çıkarak mutfağa girdim.
" Oha oha sen bu saatte kalkarmıydın "
Öznurun cırtlak sesi küçük mutfakta yankılandı.
Oflayarak tezgahın üstündeki çaydanlığı almak için hamle yaptığım sırada: Öznur çaydanlığı alıp " bırak sen canım anlat bu saatte sen nasıl kalktın ? Neden kalktın ? "
Öznurun bu meraklı hali beni ne kadar çıldırtsada bugün iyi günümdeydim.
Mutfak sandalyesine kuruldum derin bir nefes alarak Öznurun cevap beklediğini belirten iri gözlerine baktım.
" Sıradan bir gün "
Ne dememi bekliyordunuz şu kendimin bile daha çözemediğim hisleri anlatmamı mı, ifade edicek başka bir tabir bulamadığım için his diyorum.
Elindeki fincanları masaya bırakıp düzleştirdiğim saçları geriye doğru atarak
" Emin misin Nida ? "
" Öznur, şansını zorlama istersen "
Bir müddet yüzüme melün melün baktı, ağzının fermuarını kapatarak karşımdaki sandalyeye oturdu.
Telefonumun kilit ekranını açıp kapatıp, saate bakıyorum. Neyin zamanını beklediğimi bilmezken aklımda dünden kalan cevaplayamadığım sorular vardı. Nasıl anlatayım matematik testindeki 3 bilinmeyenli denklem gibi birşey bu.
Kendi özüme dönmek için sigara paketimden son sigaramı çıkarttım.
Kırılmış mı ?Sen son sigarasın kırılamazsın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sigaram
RandomYaşamaktan zevk almayan bir genç kız. Asabi, suratsız, kaba, umursamaz kötü bir karakter. Ve en önemlisi " büyük konuşuyor. " Başına geliceklerden haberi olsa konuşur mu dersiniz ? - Hayır. " KÖTÜYÜM AMA FAHİŞE DEĞİLİM "