Hep Bir Garip

44 5 9
                                    

Yıldızlar, bakın size dünyadaki arkadaşınızı getirdim. Sevdiğim bir yerde sevdiğim adamla gökyüzüne bakıyorduk. Fazla güzeldi her şey ben bu büyüye kapılmıştım bir kere. Onur'un garip düşünceli bi hali vardı ve ben buna aldırış etmeden bir iki haftamı geçirmiştim ama bu gün daha bir durgun daha dalgındı. Mutsuz değildi tabiki gülüşlerinden mutluluğunu yakalayabiliyordum.
" Onur"
Gökyüzüne odaklı gözlerini bana isabetleyerek başını döndürdü.
Gözleriyle dinliyorum seni bakışları yolladı.
" bir sorun mu var ? "
Gerildiğini belli eden bir kıpırdamadan sonra, bir kolunu omzuma atarak beni kendisine çekti.
" Sorun mu... Yok sanırım "
Bu yeterli bi cevap değildi. Hiç ama hiç değildi.
Omzundaki yerimi bozmadan kafamı kaldırdım. Yüzlerimiz birbirine yakındı ve nefesini saçlarımda hissediyordum.
" anlatıcak mısın ? Zor mu kullanayım "
Bir sessizlik çöktü aramıza, nedense bu benim canımı acıttı.
Biraz nazik biraz hızlı bir hareketle ayağa kalkıp beni kendinden uzaklaştırdı.
Üzerini hızlıca sirkeleyip.
" Nida git buradan olur mu ? "
Ney ?
" sen ne diyorsun ? "
" Nida dinle beni! Senin bendeki yerini unutma şimdi git, geleceğim "
Kafam allak bullak, midemde sanki bir yol çalışması var ve kalbimin ince sızıları. Dişlerimin kenetlenmişliğinden, bir tek kelime etmem ona.
Şimdi niye diye sorarmıyım.
Sendeleyerek ayağı kalktım, yanından geçerken son bir bakış atıp adamın yanından ayrıldım. Gözlerinden bu zamana kadar görmediğim garip bi duygu var acı çeken mutlu bir psikopat gibi. Ya ben, o benim gözlerimde kırıklığı görebildi mi.
Ona soramadığım niyeyi kendime sordum.
Niye gitme mi istemişti neden bir anda o sevgili gitmişti son sözleri git deyişi beynimde dolaşırken ne ara geldiğim habersiz evin kapısının önünde yere çöktüm. Ellerimi kafamın arasına alarak susturmaya çalıştım bütün sesleri.
Vücudumun uyuşukluğu ellerimin terlemesiyle gözlerimin önünden bin bir türlü karartılar geçmeye başladı bir uğultudan sonra kulağıma dolan ismim ve hırpalanaşımla gözlerimi zorlukla açtım.
Görmeyi beklemediğim gözlere Öznura baktım.
Endişeyle bana bakıyordu üzerimden doğrularak.
"Nida iyi misin ? "
Nerde olduğumu anladığım vakit bir rüyanın kurbanı olduğumu anladım. Yatağımda doğrularak elimin tersiyle terlemiş olan alnımı sildim. Nefesimin düzene girmesiyle
" Rüya ? "
Öznur eski görüntüsüne dönerek " ne rüya ne uyku seninkisi uyandırabilmek için tüm şiddetlere başvurdum "
Gerçekle hayal arasına sıkışmıştım sanki şimdi. Etkisinde kaldığım her neyse, Öznuru ittirerek yataktan kalktım ve banyoya girdim.

Bugün üniversiteye gidecektim derslere çok meraklı olduğumdan değil ama Onur oradaydı kendisi hiç mi hiç derslerinden geri kalmazdı. Onun hakkında tam olarak bildiğim şeylerden biriydi. Tıp fakültesi 3. sınıf öğrencisiydi ve kariyerini yükselterek beyin cerrahı olmak istediğini söylemişti. Adam zekaydı. Üstüne üstlük benim derslerimede benimle beraber giriyordu, beni kontrol etmek için ya da bensiz yapamıyor mu acaba. İhtimali gülümsetmişti.
Suyun altında geçirdiğim dakikalardan sonra gardolabıma yöneldim.
Tedbir almak gerekir tabi şimdi üzerime düşecek bir ton kıyafetin olacağını bildiğimden dolap kapaklarını açıp uzaklaştım.
Hah bide ne göreyim mağazalardaki gibi özenle katlanmış askılara yerleştirilmiş elbiselerim.
Öznur yaptın yapacağını yine.
Ben nasıl bulacağım istediğimi bu dolaptan.
Koyu kot pantalonumu ve cogito baskılı tşörtümü çıkartarak yatağın üzerine fırlattım. Cogito ne mi demek felsefe kavramlarından biri aslında düşünüyorum demek.

" Öznur sağol canımda bana iyilik yapma sen akşam yemek yap olmaz mı makarna yemekten baygınlık geldi "
" ayy benim bir tanecik arkadaşım isterde yapmazmıyım yaparım tabi "
Yanağımdan makas alarak mutfağa doğru sevinçle gitti.
" sulanma Öznur"
Bu kız deli birazda salak ama iyiydi tek arkadaşımdı o ben onun gülerken ağlarken ister istemez yanında olmuştum, o benim ne gülen ne ağlayan tarafıma denk gelebilmişti.
Kendime kızmalımıydım bilmiyorum.
Ben:
Ben geldim kampüste bekliyorum.

Son SigaramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin