Sasuke oturmuş Naruko ile konuşmaktaydı ama bir anda kendini Sakura'yı izlerken buldu. Bazı şeyler gördüğünü mü sanıyordu, yoksa Sakura gerçekten Mayoku ile romantik bir şarkıda dans mı ediyordu? Olayı görmüştü ama gördüğü şeye inanası gelmiyordu. Mayoku sert bir tipti, Sakura'ya hiç uygun değildi, hatta Sakura'nın hep kaçındığı tiplerden biriydi.
Gerçek şuydu ki birkaç saat önce onu kilisedeki yolda yürürken gördüğünden beri aklı sürekli onu öptüğü güne gidiyordu. O an bu doğal, normal görünmüştü ama sonradan bu olayla ilgili olarak kafası o kadar karışmıştı ki yaptığı şeyi fark ettiğinde çakırkeyifti, galiba sadece en yakındaki kızı öpmüştü. Kendini bir pislik gibi hissetmiş, neyse ki Sakura onu affetmişti. Sasuke bunu aklından çıkarmıştı çünkü bu Sakura idi, onun arkadaşı Sakura. Ama şimdi her şey tekrar aklında belirmişti.
Şimdi bunu hatırladığı her an karnına bir ağrı giriyor, daha da fazlasını hatırlayabiliyor olmayı arzuluyordu. Sakura bu akşam harika görünüyordu; her şey bir yana, bunu nasıl fark etmemiş olabilirdi ki? Sakura nazik ve yumuşak mı öpüyordu, yoksa sert miydi? Belki o ana bağlı olarak her iki şekildeydi de. Dudakları o zaman da şimdi göründüğü kadar yumuşak mıydı?
“Pekâlâ, ne düşünüyorsun?” dedi Naruko bu düşüncelerini keserek.
Sasuke titredi, bakışlarını Mayoku ve Sakura'dan çevirip yanındaki Naruko'ya döndürdü. “Ne?”
Naruko'dan hoş bir kahkaha yükseldi. “Aklın nerede aptal şey?”
Sasuke hafifçe başını salladı. “Üzgünüm. Dikkatimi dağıtan bir şey oldu. Ne diyordun?”
Ancak Naruko söylemekte olduğu şeyi tekrar anlatmaya başladığında Sasuke onu yine duyamadı, konsantre olamadı çünkü... Sakura için gerçekten böyle hissediyor olabilir miydi?
Kesinlikle hayır. Bu çok garip bir fikirdi. Sakura ile ilgili garip bir şey olduğundan değildi sadece bu çok garipti. Asla. Tamam, onu öptüğü gün hariç. Ama bunun sayıldığından emin değildi.
Diğer yandan Naruko'ya sahipti. Kendisine o seksi, baştan çıkarıcı notları gönderen kişiye.
O anda eve şöyle bir bakındı; insanların oturup konuştuğu masalara, sonra dans pistine ve o anda dans etmekte olan tüm çiftlere. Herkes olabilirdi, herkes ama gördüklerinin hiçbiri aday olamazdı ya da en azından kendisine bakmakta olan kimseyi görmemişti. Şey, Naruko dışında. Kahretsin, belki bu gece içmeli ve rahatlamalıydı. Yalnızca iki kadeh şarap içmişti ama her şey kafa karıştırıcı hale gelmeye başlamıştı bile.
Tam o anda duyulan yüksek perdeden bir kahkaha ile bakışları Mayoku'nun söylediği bir şeye kızlara özgü gülüşüyle cevap veren Sakura'ya döndü. Yoksa o ikisi gerçekten flört mü ediyordu? Neye gülüyordu o öyle? Mayoku, onu bu şekilde güldürebilecek kadar komik miydi gerçekten? Şuan daha fazla sohbet ediyor gibi gözüküyorlardı. Neden bahsediyor olabilirlerdi ki? Sakura'nın motorsikletlerin konuşulduğu bir sohbet gerçekleştirdiğini hayal edemediği kadar Mayoku'nun da kitaplardan bahsediyor olabileceğini hayal edemiyordu. Ya da kedilerden. Neden onları izlemek, geçen her dakikayla birlikte büyüyen bir ağrı sokuyordu karnına?
Söylediklerini tartmadan Naruko'ya, “Affedersin, ilgilenmem gereken bir şey var,” dedi.
Naruko'nun soğuk bir şekilde mırıldanışını zar zor duydu. “Tabii ki, devam et. Ne de olsa beni dinlemiyorsun.” Sonra ilerledi, dans pisti üzerinde yürüdü ve uzanıp Mayoku'nun omzuna dokundu. “Bölmemin sakıncası var mı?” Motorcu dönüp o cesur bakışlarıyla göz kontağı kurduğu sırada şaşırmış ve bu durumdan pek hoşlanmamış gözüküyordu ve Sasuke ilk kez o an anladı ki belki dalaşılacak en son kişi bu adamdı. Ama artık bunun için çok geçti ve elini omzunda tutmaya devam ettiği sırada Mayoku, “Ah, tabii, dostum,” dedi ve kenara çekilerek Sasuke'ye yerini alması için izin verdi.