Naruko, Dew Drop'de oturuyordu. Bar pek bir şeye benzemiyordu ama Konohadaki her yerde olduğu gibi burada da herkes arkadaş canlısıydı. Soğuk bira da vardı. Barın diğer tarafında da Sasuke. Tabii bu da olayın en iyi kısmıydı.
Ta ki... Naruko, Sasuke'nin kendisinden onu ilk gördüğü zamanki kadar hoşlanıp hoşlanmadığını düşünene değin. Yanında olmasından hoşnut gibi gözüküyordu ama Naruko onunla ilgilendiğini açık şekilde göstermiş olmasına rağmen Sasuke bir hamle yapmamış, onu öpmeye bile çalışmamıştı.
Tabii yalnız kalamamışlardı hiç, ne zaman öpebilirdi ki? Naruko'yu her gördüğünde bir şekilde etraflarında bir kalabalık oluşuveriyordu. O kalabalık yalnızca Naruko'nun erkek kardeşleri ve onların nişanlılarından oluşuyor olsa bile.
Naruko bardan birlikte ayrılmayı umut ediyor olsa bile bunun gerçekleşme olasılığından şüpheliydi. Bu gece İno'nun bekârlığa veda gecesi partisi vardı -Naruko da İno ve arkadaşlarını bekliyordu- ve Sasuke ile ilgili planları uçup gitmeden önce gecenin sonuna kadar bir şeylerin olabileceğini hissediyordu.
Orada oturup birasını yudumladığı sırada barda duran Sasuke'yi izledi.
“Şeftalili votka geliyor,” dedi içeceği ısmarlayan sarışın, yaşlıca bir kadına. Sonra şapşalca bir ifade ile ekledi. “Nasıl yapıldığını öğrendiğim gibi göndereceğim.”
Naruko ve kadın aynı anda konuşmaya başladı. “Şeftalili gazoz ve votka.” Naruko içten bir şekilde güldü. Yaklaşık bir saattir Sasuke'yi izliyordu ve bu, nasıl yapıldığını bilmediği ilk içki değildi. Tanrı aşkına, nasıl barmen olabilmişti ki? Sasuke ile tanıştığı zamanlarda Naruto, onun yakın zaman önce uzun süredir yaptığı itfaiyeciliği bıraktığını söylemişti ama nedenini söylememiş, Naruko da kendinde sorma hakkını bulmamıştı.
“Ah, her birinden ne kadar?” diye sordu Sasuke bir Naruko'ya bir de diğer kadına bakarken.
“Laf aramızda kalsın...” dedi sarışın, “...barmenlik okuluna geri dönmen gerekiyor olabilir.”
“Bu işte yeni olduğumu hemen anladın, değil mi?” dedi ve güven verici bir gülümsemeyle kadını kazandı.
Naruko yine de Sasuke'nin barın arkasına yakışmadığını ve tıpkı kendisinin de bu kasabada hissettiği gibi oraya ait olmadığını görebiliyordu.
Ah, aslında insanları sevmişti. Ona kucak açan aileyle gerçek bir bağı olduğunu hissetmişti. Ailedeki herkes ona nazik olmuştu ve bu yeni yer ile insanları gerçekten ailesiymiş gibi hissettirecek geçmişe dair bir sürü şey hatırlamıştı.
Ancak o temelde bir şehir kızıydı ve tuhaf bir şekilde Konoha bir şehir değildi. Oysa buradaki insanlar neredeyse fazla iyilerdi. Kendisinin zor yönleri olduğunu biliyordu; istediği şeyin peşinden gider, lafını esirgemez, cesur giyinir ve vücuduyla gösteriş yapmaktan çekinmezdi. Burada zaman geçirdikçe kendisini apayrı bir dünyadan gelmiş gibi hissetmeye başlamıştı.
En fazla ortak yönü olan kişi İno idi. O ve Naruto ile birlikte kalıyor olduğu için şanslıydı ama sanki onların mutlu evinde fazlalık gibi hissetmiyor da değildi. Naruto bunu engellemeye çalışacak olsa da sonsuza dek onlarla yaşayamazdı.
Bu da ayrı bir sorundu: Naruto. Naruko onu önemsiyordu, gerçekten ve kaçırıldığı günden beri onun neler yaşamış olabileceğini biliyordu. Ama onu biraz daha korumaya kalkarsa artık üstüne geliyor olacaktı. İno akşamki partinin sadece kızlara özel olduğunu imalı bir şekilde söylediğinde Naruko bu gece Naruto olmadan evden çıkabileceği için mutlu olmuştu.
“Kahretsin!” diye mırıldandı Sasuke barın arkasından. Naruko baktı ve Sasuke'nin soda şişesindeki suyla kendini ıslatmayı becerdiğini gördü.