Sakura ve Tenten geldiğinde Sasuke'nin evinin ön kısmı arabalarla doluydu ve Sakura, Mavi Vadi Gölü’nün üzerindeki iskelede küçük bir kalabalık gördü. Karin'in küçük kızı ile diğer çocuklar etrafta kosturuyordu. Minik kızın elindeki ağa bakılırsa kelebekleri kovalıyorlardı. Güneş yalnızca birkaç kabarık beyaz bulutun lekelediği derin mavi bir gökyüzünden ışınlarını yansıtıyordu. Mangaldaki etlerin kokusunu alabiliyordu ve günün, neredeyse sakin bir Konoha günü gibi göründüğüne şüphe yoktu.
Yine de her şey ama her şey için hazır olması gerektiğini hissediyordu.
Tenten'in arabasından çıktığında gördüğü ilk kişi Sasuke'nin ta kendisiydi. Ön kapısından çıkmış ileriye bakıyordu. Kırmızı şortu içinde Sakura'ya mükemmel bir şekilde gülümsemesi, insanın aklına harika kelimesini getiriyordu. “Hey, buradasın. Beni ektiğini düşünmeye başlamıştım.”
Sakura gülümsedi, duyduğu şey hoşuna gitmişti. Fark etmesi. Önemsemesi. Yoruma açık, serbest olsa da kelime seçiminin bir çiftinkilerini hatırlatmasını. “Merhaba,” dedi Sakura. “Biz yalnızca... Biraz geç kaldık, hepsi bu.” O an Sasuke onu gördüğüne sevinmiş gibiydi ve bu Sakura'nın kalbini yumuşatıp bikini konusu ile ilgili kendini bir parça aptal hissettirdi.
Fakat Sasuke yaklaştı, ona şöyle bir baktı ve “Harika görünüyorsun, pamuk şeker,” dedi. Alt bikinisinin üstüne şort giyiyor olsa da Sasuke'nin bu yeni yüzme kıyafetlerini beğendiği açıktı ki bu da Tenten'in bu konudaki haklılığını ortaya çıkarıyordu.
Bu iltifatın tüm bedeninde yankılandığını hissetti Sakura ve “Teşekkürler,” dedi. Sesi, beklediğinden daha heyecanlı çıkmıştı.
O anda Sasuke uzanıp onu sıcak bir şekilde kucakladı ve yanağına bir öpücük kondurdu. Ah, Tanrım! Sakura bu öpücüğün ayak parmaklarına dek yayıldığını hissetti. Diğer yerlerine de. Aslında Sasuke ona son dokunduğundan beri vücudundaki hiçbir şeyin bu kadar derin ve zevk verici biçimde hareket ettiğini hissetmemişti.
Şaşırtıcı. Birlikteliklerinden sonra yanağına kondurulan önemsiz bir öpücüğe benzeyen bu şeyin bu denli çok şey hissettirmesine şaşırmıştı. O anda iskeledeki radyoda Huey Lewis’in Aşkın Gücü adlı şarkısının çalmakta olduğunu duydu. O anda aşkın gücünü her zamankinden daha iyi bir şekilde anladı.
Şimdi ne olursa olsun, bu his sonsuza dek benimle kalacak. Onu her zaman seveceğim. Sevmediğim bir zaman olmayacak. Başka insanların da kaybettikleri aşklarının üstesinden gelebildiğini biliyordu. Arkadaşlarının bunun geçeceğine, tekrar iyi hissedeceklerine asla inanmadıkları halde bir gün gelip her şeyin geçtiğini gördüklerini biliyordu. Ama Sakura, Sasuke'nin varlığıyla erimeyeceği, onu istemeyeceği, onu görmenin içinde bir milyon farklı ezici duyguya sebep olmayacağı tek bir günü dahi düşünemiyordu.
“Arka bahçede Naruto ile mangalın başındayım,” dedi Sasuke. “Neden iskeledekilere katılmıyorsunuz? Yemek hazır olunca biz de geliriz.”
“Kulağa hoş geliyor,” diye cevapladı Sakura.
Sasuke, “Seni görmek güzel, pamuk şeker,” dedi ve evin köşesinden dönüp gözden kayboldu. Sakura'nın kalp atışları yine hızlanmıştı.
“İşte, gördün,” dedi Tenten, gözleri kocaman açılmıştı. “Her şey harika gidecek. Bu harika bir gün olmalı.” Sonra bagajdan malzemeleri aldılar. Küçük bir soğutucu, birkaç kamp sandalyesi, plaj çantaları... Sakura, kenarında Sasuke'nin partide kullanmak için bir komşudan ödünç aldığını bildiği bir teknenin yanına doluşmuş insanların bulunduğu iskeleye doğru ilerledi. Menma ve Mayoku ellerinde bira kutularıyla oturmuş sohbet ediyor, Ayrıca sudaki Suigetsu ve Karin de gözüne ilişmişti. Karin, deniz yatağına yüzükoyun yatmış, Suigetsu da kollarına uzatmış deniz yatağının baş kısmını tutarak dengeliyordu. Temari ve İno iskelenin kenar kısmının yanında havlularının üstüne uzanmış güneşleniyorlardı. Naruko da yanlarındaydı.