Sakura'nın sözleri bir tuğla gibi yüzüne çarpan Sasuke hayretler içinde orada oturuyordu. Çünkü... Evet, Sakura'nın ona karşı ciddi hisleri olduğunu biliyordu, içgüdüsel olarak Sakura'nın biriyle yatmadan önce o kişiye karşı ciddi hisleri olması gerektiğini biliyordu. Ama aşk? Âşık olmak? Tüm benliğiyle? Bu, Sasuke'nin pek yaşamadığı bir durumdu ve şimdi onu savunmasız bir şekilde yakalamıştı. (Sasuke'ye acayip ayar oluyorum şuan.)
“Lütfen bir şey söyle,” dedi Sakura, sesi sakinleşmiş ve yumuşamıştı. Tanıdığı o uysal kız haline dönüvermişti.
“Hayır, senin böyle hissettiğini bilmiyordum,” dedi Sasuke, hâlâ duyduklarını idrak etmeye çalışıyordu.
Sakura dönüp şaşkın bir halde ona baktı. “Notları okumadın mı? Senin aptal, gizli hayranın olduğum zamanlardaki notları?”
Bu sözler, notların Sakura'dan geldiğini öğrendiğinde hissettiği şeyleri hatırlattı Sasuke'ye. Bunun ne kadar şaşırtıcı ve aynı zamanda mutluluk verici bir şey olduğunu. “Öncelikle, aptal değildin. Tam tersine inanılmaz şirindin. Evet, onları tabii ki okudum ama sanırım etkili notlar olmaları için abartıldıklarını düşündüm veya bunun gibi bir şey.”
Sakura bileklerinden kıvırdığı çıplak ayaklarına bakıyor; orada, onun yanında öylece oturuyordu. “Hayır. Abartma yok. Beni utandıran notlardı ama içlerindeki her şey tamamen doğru, tamamen gerçekti ve şimdi kendimi aşağılanmış hissediyorum.”
Sasuke sanki bu ilişkiye ortasından dalmış, bilmesi gerken bazı şeyleri bilmeyen biri gibi hissediyordu. “Bu kısmı anlamadım. Neden aşağılandın? Neden bir aptal gibi hissedesin ki?”
Sakura, Sasuke'nin ta ruhunun derininde hissettiği bir bakış attı. “Çünkü sen onu istiyorsun, beni değil.”
Sasuke gözlerini kırpıştırdı, sonra kollarını bağladı. Sakura'nın bu düşüncelere nereden kapıldığını anlamaya çalışıyordu hâlâ. “Sana bunu düşündüren şey ne?”
Sakura başını kaldırıp inanamayarak Sasuke'nin bakışlarıyla buluştu. “Ya onun sırtına masaj yapmış olman?” Sasuke, Sakura'nın gerçek olandan kendi hayal dünyasına uzanan kocaman bir adım atmış olduğunu anlayarak şaşkınlıktan gözlerinin büyüdüğünü hissetti. Kendini savunmak zorundaymış gibi hissederek, “Benden bunu yapmamı o istedi,” diye açıkladı.
“Fısıldayıp flörtleşmeni de o mu istedi?”
Bu kez içini çeken Sasuke oldu. Bir an kendini savunacak daha az şeyi olduğunu hissetti. “Pekâlâ, evet, fısıldıyordum. Ve flört ediyordum.” Daha fazla açıklama yapması gerekliydi, biliyordu. Yalnızca birine karşı cins ile ilişkilerinde nasıl davrandığı konusunda cevaplar borçlu olmaya alışık değildi. “Ama biliyor musun? Hepsi buydu. Fısıldaşma. Ve flörtleşme. Bu, muhtemelen kafanda kurduğundan daha az şey ifade ediyor.” Aslında Naruko ile yaşadığı o dakikalar oldukça rahat geçmişti çünkü onunla olan ilişkisi bu şekilde süregelmişti, flörtleşerek. Ve bu, Sasuke'nin nasıl yapması gerektiğini bildiği, iyi olduğu bir konuydu. Ama Sakura ile daha ciddi bir şeyler olup bitmekteydi. Tanrım, Sasuke bu konuda yeniydi ve nasıl üstesinden geleceğini bilmiyordu.
“Öyle mi?” diye sordu Sakura dikkatle bakarak. Karanlığın göle düşen yansımalarının içindeki büyük, güzel gözleri Sasuke'yi etkilemişti.
“Evet,” dedi Sasuke, sesi planladığından daha yumuşak çıkmıştı. Sakura'nın ona bakışları ile ilgili bir şeydi. Sasuke, Sakura'nın onu sevdiğini, gerçekten sevdiğini öğrenmişti ama şu an bunu gözlerinde bile görür gibiydi. Belki de bu his, Sasuke'nin içindeki sıcak ve rahat bir yere doğru yol alıyordu.