Sasuke ve Naruto, Creekside Park’ta ki beyzbol oyunundan sonra yakınlardaki bir dondurmacı olan Whippy Dip'te oturuyorlardı. Karşı takımı yenmişler ve bu da Sasuke'nin geçen hafta bozuk olan moralini düzeltmişti. Normalde maçları Sakura, İno, Karin ve bazen daha da fazla kişiden oluşan neşeli bir grup eşliğinde geçiyor olsa da bugünkü kasvetli hava yüzünden pek kişi gelmemişti ve maçı almış olmalarına rağmen Sasuke şu an etraflarından bir grup insan olmamasından memnundu.
“Kız kardeşim ondan hoşlanmadığını düşünüyor,” dedi Naruto dondurmasının son parçasını ağzına atarken.
Dış taraftaki bir piknik masasında onun karşısında oturmakta olan Sasuke gözlerini kırpıştırdı. “Ondan hoşlanmamı istemediğini sanıyordum,” dedi.
“Başta öyleydi. Ama şimdi, eğer istiyorsan bence bu sorun olmayabilir.”
Sasuke yalnızca gözlerini devirdi. “Sen gerçekten sürprizlerle dolusun, dostum.”
“Biliyorum,” dedi Naruto onu şaşırtarak. “Onunla ilgili konularda çok karar değiştiriyorum çünkü aniden onu geri almış olmak çok garip. Harika ama garip.” Sonra birkaç gün önce Naruko ile yediği akşam yemeğini ve Naruko'nun
nasıl da her şeyden hoşnutsuz bir halde olduğunu anlattı. En sonunda yine barıştıklarını ama Naruko'nun, Konoha'da kalacağından emin olmadığını söyledi. “Ki bu da beni öldürüyor. Ama...” Sasuke başını salladı. “Bu noktada geri çekilip istediğini yapmasına izin vermekten başka çarem yok. Yani onunla çıkmak istiyorsan benden sana izin var.”Sasuke bu şaşırtıcı bilgi ile ne yapacağını bilemez durumdaydı. Naruto'nun mutlu mu yoksa kızgın mı hissedeceğini bilmeksizin dondurmasından kafasını kaldırıp “Ya onunla çıkmak istemiyorsam? Ya emin değilsem?” diye sordu.
“Şey, şartlar farklı olsaydı seni onu kandırmakla suçlardım. Ama bunda benim de rolüm var. Hâlâ aklında milyon tane şeyle uğraştığının farkındayım.”
“Teşekkürler,” dedi Sasuke kısaca. Naruto'nun ona şu an kızmıyor olmasını takdirle karşılıyordu. Sonra o anda aklına gelen düşünceye güldü. “Biliyor musun, bazı günler bira içip koltukta uzanmak çok daha kolaydı.”
“Ama hayatla ilgili asıl sorun da bu,” diye belirtti Naruto. “Sadece bira içip öylece koltukta uzanamazsın. Savaşmak zorundasın.”
Sasuke yalnızca içini çekti. “Bunu tam olarak nasıl becerdiğimi bilmiyorum ama son zamanlarda her şeyi karmakarışık ettim ve bunları nasıl düzelteceğimi bilmiyorum. Sakura'yı incittim. Naruko'yu gücendirdim. Ne istediğimi bilmiyorum; hayattan, işten, ilişkilerden, her şeyden...”
“Belki de bir parti yapmalısın,” diye bir öneride bulundu Naruto.
Sasuke duyduklarına inanamayarak gözlerini kırpıştırdı. Naruto'nun çözümü bu muydu? “Bir parti yapmanın tüm bu sorunları çözeceğine mi inanıyorsun?”
En iyi arkadaşı omuzlarını silkti. “Bunu yapmak normal bir şey. İnsanları çağır ve barbekü yap, tıpkı eskisi gibi.”
Doğru. Geçen yıl birkaç kez büyük takımı Mavi Vadi Gölü’nün kenarındaki evine çağırmıştı. Bu baharda da bunu bir kez yapmıştı; rahat, güzel zamanlardı. Naruto'nun düğününden önce de birkaç kişiyi çağırmıştı. O yüzden bu hissi tekrar canlandırmaya çalışmak kötü bir fikir olmayabilirdi. Tanrım, bu şekilde arkadaşlarla bir araya gelme fikri onun bile kulağına hoş geliyordu.
“Tamam, o zaman,” dedi Sasuke. “Ne çıkar ki? Bir parti yapacağım.”
***