BÖLÜM 20: ACI

52 12 13
                                    

Uzun ama çok uzun süre sonra yeni bölüm geldi. Burayı uzun tutmayacağım. Oy ve yorum atmayı unutmayın. Keyifli okumalarrr :)

Multimedia= Lavinia- Dest&Chef Bi

***

Yalın Demir

Yalnızlık...Daha önce hiç bu kadar güçlü hissetmemiştim bu duyguyu. Yanımda her zaman birilerinin olmasına alışıktım. Bir derdim olduğu zaman her zaman yardım eli uzatan biri olmuştu. Ama şuan, şu dört duvar arasında tıkılı kaldığımda bana benden başka kimsenin yardım edemeyeceğini anladım. Yalnız kalabileceğimi anladım...

İnsanı doğrular kurtarırdı. Yalan söylemek gibi bir aptallık yapmak ise her şeyin daha da boka sarmasına sebep olurdu. Ben ne yapıyordum peki? Bazı yalanlar söylemiştim çevremdekilere. Bazı gerçekleri saklamaya çalışmıştım. Ama bu beni ne hale getirmişti. İşte buradayım. Dört duvar arasına tıkılı kalmış sadece buradan kurtarılıp sevdiklerime kavuşmayı düşünüyordum. Ama suç bendeydi. Gerçekleri her örtmeye çalıştığımda kendimi kaybetmeye bir adım daha yaklaşmıştım. İnsanların aklına şüphe düşürmüştüm. Sevdiğim insanları kırmıştım. En çok sevdiğim kişilere zarar vermiştim. Onlar ise ne olursa olsun bana inanmayı seçmişlerdi ki u yapılabilecek en büyük hataydı. Çünkü ben bir yalancıydım. Göz önünde olan şeyleri bile saklayabilecek bir yalancı. İnsanların kalbini kırabilecek ve belki de onlara geri dönülemez zararlar verebilecek bir yalancı.

Sahi neden böyle yapıyordum ki... İnsan neden doğruların ortaya çıkmasını istemezdi ki... Neden sürekli yalan söyleme eğilimindeydi... Kolayımıza geliyordu sanırım. Doğruları söylemek her zaman zorluyordu. Ama bir yalan öyle değildi. İnsanları kolayca kandırabilirdik. Ve ben bu yolu seçmiştim çoğu zaman. Özellikle de son zamanlarda...

Şimdi ise duvarı yumruklayıp yaptığım hatalardan dolayı kendimi cezalandırıyordum. Elim kırılana kadar yumrukluyordum. Bu dört duvar arasında kendimi ne kadar cezalandırabilirsem o kadar cezalandırıyordum. Çünkü kalbimi karartıp asla söylemem gereken şeyler söylemişti. Kırmak istemediğim kişileri kırmıştım. Bu kalbime büyük bir acı veriyordu. En sonunda yorulduğumda ağlayarak duvara çöktüm ve avazım çıkana kadar bağırdım. Ellerimi kafamın arkasında birleştirdiğimde aklımda tek bir düşünce vardı. Onu kaybetmiştim... Belki de sonsuza dek...

Oğuz Tekin

"Açmıyor mu?"

Kafamı olumsuz anlamda salladığımda arkadaşlarım iyice endişelenmişti. Hepsi elinde telefonuyla uğraşıyor gerginliklerini sakinliğe bırakmaya, iyi şeyler düşünmeye çalışıyorlardı.

Saatlerdir Lilya'dan haber alamamıştık. Arıyorduk ama telefon kapalıydı. Yalın'la ne konuştuğunu bilmiyorduk ama iyi şeyler olmadığı kesindi. Lilya o konuşma sonrasında ağlayarak çıkıp gitmişti. Yalın'ın yanına girmek istediysek de polisler izin vermemişti. Biz de saatlerdir bir haber almak umuduyla bekliyorduk. Hepimiz hala karakoldaydık bu sırada.

"Bence artık polislere söyleyelim."

Işıl'ın endişeli bir şekilde konuşmasıyla herkes birbirine bakmaya başladı. Çünkü hiçbirimiz ne yapmamız gerektiğini bilmiyorduk. Belki de Lilya sadece kafa dinlemek istenmişti.

"Bence gerek yok. Çıkar gelir Lilya. Sıkmayın kızı."

Duvara yaslanmış duran Baran'ın endişesini gizlemeye çalışarak kurduğu cümleyle Işıl kaşlarını çatıp Baran'ın üzerine yürüdü.

"Söz konusu olan benim arkadaşım! Ne demek sıkmayın!"

Seray Işıl 'ı ne kadar kolundan çekiştirdiyse de Işıl'ın nee derece sinirli olduğunu ve geri çekilmeyeceğini görüyorduk. Işıl genelde hep güleryüzlü bir insan olduğu için bu halini ilk defa görüyordum ve ona bulaşılmaması gerektiğini bir kez daha anlıyordum. Işıl'ın meydan okurcasına bakışlarına Baran, yaslandığı duvardan uzaklaşıp Işıl'ın karşısına geçerek cevap verdi.

YAZ TADINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin