Herkese tekrardan merhaba. Yine uzun bir süre bölüm atmadım, farkındayım. Ama ders çalışıyorum falan derken bölüm yazmaya vaktim olmuyor. Aynı zamanda 2 3 tane daha romanı aynı anda yazmaya çalışıyorum. Belki yakında yeni bir hikaye yayımlamaya başlayabilirim. Yaz Tadında'nın biraz daha keşfedilmesi için de bazen bölüm atmayı geciktiriyorum.
Sizden kitabımı çevrenizdekilere önerip bol bol yorum ve vote atmanızı rica ediyorum. Yazdığım en ama en uzun roman olma yolunda ilerliyor ve bu benim için çok önemli. Şimdiden teşekkürler. Keyifli okumalar :)
Multimedia= Adamlar-Acının İlacı
***
Güne hızlı başlamıştık. Uyandığımız gibi kahvaltımızı yaptık ve uzun süredir gitmediğimiz Paradise'a gittik. Yaklaşık 2 saat kadar oradaki işleri hallettik. Ardından yorgunluktan dolayı oradaki koltuklara oturup sohbet etmeye koyulduk.
"Orkun nerde bayadır gözükmüyor."
Berk'in sorusuyla kafamı yasladığım yastıktan kaldırdım. Son zamanlarda Orkun gerçekten ortalarda yoktu. Bizden uzaktı ve ne yaptığını bilmiyorduk.
"Kızın biriyle takılıyordur."
dedi içeceğini yudumlayan Akın. Ben kaşlarımı çatarken Beste Akın'ın koluna vurarak beni gösterdi. Orkun benim yakın arkadaşımdı. Kendini bana yakın hissederdi. Her sırrını ya da olan herhangi bir şeyi bana söylerdi. Böyle bir şey olsa bana söylerdi yani. Ama Akın'ın söylediği şey üzerine içime kurt düşmüştü. Benden saklıyor olabilir miydi...
"Lilya Çetin?"
Aklımdaki sorular bana seslenen kişiden dolayı kayboldu. Kafamı kaldırdığımda bir kuryenin elindeki koca paketle soru sorar bir şekilde bize baktığını gördüm. Ayağa kalktım.
"Benim buyrun."
dedim. Adam bana uzattığı kağıdı imzalattıktan sonra gelen kutuyu verdi ardından çıkıp gitti. Arkadaşlarımın şüpheli bakışları eşliğinde kutuyu masaya koydum. Üzerinde harhangi bir not ya da başka bir şey yazmıyordu. Kırmızı üstünde kelebek desenleri olan bir kutuydu. Arkadaşlarıma son kez bakıp kutunun kapağını yavaşça araladım ve gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Arkadaşlarım tepkime şaşırmış olacakki onlarda kutunun içine baktılar. Ve hepsi benim verdiğim tepkiyi verdi.
"Ne alaka şimdi bu."
diye sordu Yalın sinirli bir şekilde. Ona bilmiyorum dercesine bakmakla yetindim. Sessizce küfür edip arkasına yaslandı ve kollarını göğsünün altında birleştirip dışarıyı izlemeye koyuldu.
"Sana gül gönderen kişi mi acaba bunu gönderen kişi?"
Akın'ın sorusuna arkadaşlarım da katıldığını belli etmişti. Ama ben şuan şaşkınlık içinde olduğum için ne düşüneceğimi bilmiyordum. Yavaşça kutunun içindekini dışarı çıkardım. Güzel ve Çirkin hikayesindeki Bella'nın sarı elbisesi ve kolyesi vardı. Elbiseyi üstüme tuttuğumda kısa bir süre için gülümsemiştim. Ama bu gülümseme anında soldu çünkü bunları gönderen kişiyi tanımıyordum ve açıkçası bu beni biraz korkutmuştu.
"Not falan yok mu içinde?"
derken kutunun içine bakmaya koyulmuştu Seray. Ne düşüneceğimi bilmez bir şekilde arkadaşlarıma bakarken Oğuz sessizliği bozdu.
"Her kim gönderiyorsa-"
"Çok romantik."
diye cümlesini yarıda kesti Işıl. Oğuz Işıl'a tiksinerek baktı.
"Cümlemin devamı böyle olmayacaktı. Ben onun-"
"Gönderdiklerine hayranım." diyerek yine Oğuz'un cümlesini yarıda kesmişti Işıl. Hepimiz bunun üzerine gülmüştük. Bu duruma siniri bozulmuş Oğuz kaşlarını çattı ardından Işıl'ın kafasına sert olmayacak şekilde vurup konuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ TADINDA
Ficção AdolescenteDinlenmek ve eğlenmek için çıktıkları tatilde güzel arkadaşlıklar kurmuşlardı. Kendileri bile böyle bir şey beklemiyorlardı. Sanki yıllardır tanışıyorlarmış gibi bağlanmışlardı birbirlerine. Tatilleri ilerlerken beklemedikleri olaylar, durumlar, eng...