Dinlenmek ve eğlenmek için çıktıkları tatilde güzel arkadaşlıklar kurmuşlardı. Kendileri bile böyle bir şey beklemiyorlardı. Sanki yıllardır tanışıyorlarmış gibi bağlanmışlardı birbirlerine. Tatilleri ilerlerken beklemedikleri olaylar, durumlar, eng...
Herkese merhaba uzun bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım. 3k okunmaya ulaşmışız. Herkese çok çok teşekkür ederimm🥰🥰
MASKENİN ARDINDA isimli yeni bir kitap yayımlamaya başladım. YAZ TADINDA'yı okuyup oy verenler o hikayeme de şans verirlerse çok sevinirim. Burayı kısa tutuyorum. Yorum ve vote atmayı unutmayın keyifli okumalar :)
multimedia=Sena Şener-Ölsem
***
Polisler Yalın'ı götürürken defalarca polislerin dediği aklıma geldi. Cinayete teşebbüs...Ve ben defalarca beynimden vurulmuşa döndüm. Bayılmadığıma şaşırmıştım. Şimdi ise yaklaşık 2 saattir karakolda Yalın'ın sorgusunun bitmesini beklerken hala rüyada olmayı umuyordum. Yalın birine zarar vermezdi. Onu tanıyordum Tanıyordum değil mi?
Polislere ne sorarsak soralım bize hiçbir şey söylemiyorlardı. Yalın'la bir daha görüşebilecek miydim bilmiyordum. Görüşmek isteyecek miydim onu da bilmiyordum...
"Lilya, al iç kendine gelirsin."
Boş bakışlarımı yerden alıp Oğuz'un uzattığı kahveyi elime aldım. Sıcak kahveyi yudumlarken boğazımın yanmasını umursamadım. Çünkü kalbim hepsinden daha çok yanıyordu ve bu tüm acılardan daha berbat bir şeydi. Uzunca bir süre sonra arkadaşlarıma çevirdim bakışlarımı. Hepsi benimle aynı haldeydiler. Berbat bir halde...Beste Akın'a sarılmış ayakta duruyordu. Seray ve Berk polislerden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorlardı. Baran yere çökmüş başını ellerinin arasına almış bekliyordu. Işıl ise koltukta oturmuş düşünceli düşünceli haber gelmesini bekliyordu. Ben onlara bakarken Selin'in bize doğru geldiğini gördüm.
"Yalın iyi mi?"
Beste ve Akın'ın yanına gidip konuşurken benimle göz göze gelmişti. Elimdeki kahve kutusunu sinirle sıkarken Oğuz'un kulağıma fısıldadığını duydum.
"Burada olmaz. Yalın bu durumdayken olmaz."
Elimi gevşetirken gözlerimi kapattım ve sakinleşmeye çalışıp olanları düşündüm. Normal bir tatil geçirmek istemiştim. Kafa dinleyip eğlenecektim...Eğlenecektik...Bu kadarı fazlaydı hem de çok fazla. Başımıza gelen her şey bu kadar kötüyken bu bardağı taşıran son damlaydı. Normal bir tatil yapamayacağımızın kanıtıydı...
"Yalın bir şey yapmadı."
Oğuz'un ağlamakli bir şekilde konuşmasıyla ona döndüm. Benim de gözlerim dolmuştu. Dudağımı ısırırken kafamı olumlu anlamda salladım ve gülümsemeye çalıştım.
"Biliyorum. O kimseyi incitmez."
diyebildim burnumu çekerek. Ama o sırada Oğuz'la göz göze geldik ve ikimizde gözyaşlarımızı tutamadık. Başımı Oğuz'un omzuna gömerken ikimiz de deliler gibi ağlamaya başlamıştık. Oğuz başımı okşuyordu ben de kolundan destek almak ister gibi sıkıyordum kolunu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.