Changes

1.1K 103 81
                                    

İyi okumalar!

Rosie

Louis'nin kollarından sıyrıldığımda hissettiğim anormallik beni korkutmuştu. Şu ana dek hep Louis'ye tekrar sarılmanın, onunla konuşmanın hayalini kurmuştum. Neden beni bırakmaya karar verdiğine dair bir fikrim vardı fakat yine de kafamda nedenler sonuçlarıyla örtüşmüyordu. Yarım ve cevapsız kalmış bu arkadaşlığın bir gün bir dönüşü olacağını biliyor ve heyecanla bu anı bekliyordum fakat hissedeceğim duygunun 'boşluk' olacağını hiç tahmin etmemiştim.

Louis'nin sarılışı bana eski ve tanıdık fakat ince bir sızıdan başka bir şey vermemişti.

Hakikaten de uzaklaşmıştık. Sanırım bunu kabullenmeliydim. Harry ve Louis bir değildi. Harry'le yaşadıklarımız ve Louis'yle paylaştıklarımız bambaşkaydı. Harry'le şu an içerisinde olduğumuz durumun benzerini Louis'ye de hissedeceğimi düşünmek benim hatamdı, her insan ilişkisinin dinamiği bir değildi ki, bunu nasıl gözümden kaçırmıştım?

Ben Harry'i, kafamın içerisinde 21 yaşında bırakmıştım. Üzerine hiçbir şey eklememiş, buna tenezzül bile etmemiştim. Tanıdığım, bildiğim Harry olarak kalması için çok çabalamıştım. Ziyankar, kalp kırıcı derecede etkileyici ve benim hayatımı tümüyle ele geçiren kişi. Yabancı bir tanıdık olarak kalsın diye o kadar uğraşmıştım ki; hayatındaki detaylara tümüyle hakim değildim. 21 yaşından sonraki Harry hakkında ancak yoldan geçen bir insan ne kadar bilgi sahibiyse o kadar bilgi sahibiydim. Kendime bana yabancılaşma hakkını vermek istememiştim.

Fakat Louis ile işler böyle ilerlememişti. Attığı her adımı inceliyor, her röportajını dinliyor ve her şarkısını ezberimden söyleyebiliyordum. Tanrım, buna bu ana kadar dikkat bile etmemiştim fakat bilinç altımda Louis'nin artık benim yakın arkadaşım olmadığını ben zaten yıllar önce bir şekilde sindirmiş ve hayatıma serpiştirebilmiştim.

Benim en yakın arkadaşıma ihtiyacım vardı fakat en yakın arkadaşım bıraktığım kişi değildi.

"Telefonun çalıyor."

Elim telefonuma gitmeden önce gözlerimi birkaç kere kapatıp açtım. Farkındalığımın bana bu kadar hızlı çarpacağını düşünmemiştim.

Harry'i meşgule attıktan sonra barın loş koridorunda adımlamaya başladım. Toparlanmam gerekiyordu.

Sikeyim nereye toparlanıyordum? Evimde hırsız olma ihtimali vardı, Louis'nin artık benim arkadaşım olan Louis olmadığını kendime itiraf etmiştim ve sevdiğim adam başka bir kadını seviyordu. Neyi toparlayacaktım? Yine başladığım yere geri dönmüştüm. Kendime çok sinirliydim.

Siyah arabanın önünden dolanıp sürücü kapısına ilerledim. Kapısını açtığımda Harry'nin şaşkınlık dolu suratına dümdüz bir ifadeyle bakıp inmesini bekledim fakat hareket etmek yerine bana bön bön bakmaya devam etti.

"Burası Amerika değil. Koltuk yan tarafta."

"Ciddi olamazsın!" Abartılı bir şekilde gözlerimi devirdiğimde Harry arabanın kapısını kapatmaya yeltendi fakat engel oldum.

Gerçekten anlamıyor muydu?

"Ne yapıyorsun Rosie?"

"İçkili bir şekilde araba kullanmayacaksın. Eğer inat edip arabayı bana vermeyeceksen Louis'yi evine bırakıp kendi evine dönebilirsin. Ben otobüsle giderim."

Bırakmayacağını biliyordum. Normal bir zamanda olsak inatlaşırdı fakat şu anda, evimde neler olup bittiği belli değilken inatlaşmayacaktı, biliyordum.

Birkaç saniye suratıma baktıktan sonra oflayarak arabadan indiğinde gülümsemedim bile. Zaten olması gereken buydu? İyice aklını yitirmişti.

Eyes Wide OpenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin