RosieOturduğum bir yerden kalkmak ilk kez bu kadar zor gelmişti.
Sanki burada, aynanın karşısında oturup kalsam her yerden kaçabilirmişim gibi.
Şımarıklık yapmak istiyordum. Bir ayağımı yere aynı istediği yapılmayan küçük bir çocuk edasında vura vura hayır demek istiyordum. Hayır buradan hareket etmek istemiyorum!
Makyaj çantamın fermuarını çekip oturduğum yerden ayaklandım. Minicik çantaya sanki beni ayakta tutan şey oymuş gibi sıkı sıkıya sarılışım dışarıdan muhtemelen çok gülünç gözüküyordu fakat bunu açıklayabilmem pek mümkün değildi.
İnsan bazen küçücük bir şeyden güç alıyordu, bu da o hesaptı.
Kulis birkaç dakika öncesine nazaren iyice kalabalıklaşmaya başladığında burada bir yerim olmadığının farkına vararak kapıya yöneldim. Yer kaplamaktan başka bir şey yapmıyordum ve burası zaten küçücük bir odaydı. Kimsenin işine, yoluna çıkmak istemiyordum.
Bir elimle hala makyaj çantamı tutarken diğer elimle kulisin kapısını açtım fakat Harry eliyle kapıyı tekrar geri kapatıp arkasına dönerek spor çantası görünümde bir çantadan temiz kıyafet çıkartmaya başladı.
Kaşlarımı çatarak ona döndüm. O ise çoktan bana arkasını tamamen dönmüştü.
''Arka kapıda bekler misin? Birkaç dakikaya geleceğim.''
''Sebep?''
''Sebebini de sorgulama bir kez!'' Bu sefer elinde birkaç parça kıyafetle bana doğru yaklaşıp kısık fakat sert bir ses tonuyla konuştuğunda vereceğim bütün cevapları yutup gözlerinin içerisine baktım.
Bilerek insan içerisinde böyle şeyleri söylüyordu çünkü onu tersleyemeyeceğimin farkındaydı.
Az önce kapattığı kapıyı bu sefer kendisi açıp geçmem için önümden çekildiğinde gözlerimi birkaç saniye daha üzerinde tutup ardından devirerek önünden hızla geçtim. Ben arka taraftaki arabalara çıkan çıkışın kapısını iterken arkamdan bir şeyler diyordu fakat dinlemedim.
Her zaman da her istediği olmazdı.
***
''Seni cidden Harry mi buraya koydu?''
''Bakın saygısızlık etmek istemiyorum ama daha kaç kere aynı soruyu onaylayabilirim inanın bilmiyorum.''
Yapayalnız bir şekilde kollarımı kavuşturmuş Harry'i bekliyordum.
Ah gerçi, pardon! Yapayalnız değildim. Çünkü Harry başıma kaçmamam için güvenlik dikmişti!
''Gerçekten inanamıyorum!'' dedim alayla. ''Artık algılarımın da ötesinde davranmaya başladı. Bir dahakine kapıya bağlatacak herhalde kaçmamam için?''
Sesli bir şekilde nefesimi verip kollarımı hızla kavuşturdum. Fakat sonra sinirimi böyle atamayacağımı fark edip saçımdaki tokayı çekip çıkartıp bileğime takarken saçlarımı serbest bıraktım.
Toka!
Elim cebimdeki telefonu bulduğunda istemeye istemeye ismimi Twitter'a yazdım.
Daha sonra da vazgeçip telefonu ekran yüklenmeden kilitledim.
Bile bile kendimi anksiyete krizine sokmayacaktım. Hele Harry yanımda olacaksa bunu hiç yapmayacaktım!
''Bari arabaya bineyim!'' isyan edercesine isminin Jack olduğunu birkaç dakika önce öğrendiğim güvenliğe doğru döndüğümde elimle tam önümüzde duran siyah van'ı gösteriyordum. Adamın içinden bana küfür ettiğine yemin edebilirdim fakat üşüyordum. Gerçekten çok üşüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyes Wide Open
Fiksi Penggemar"Yalan söyleyen bir insanı fark etmeyi ancak senin gibi benciller beceremez, nasıl da inandın ama?" Omuz silkip elimdeki elmaya uzandı. "Çok da emin olma derim ben."