• II •

1K 88 33
                                        


So before I blame someone else

 I've got to save myself

Kendimi bir göl kenarında hayal ediyordum. Etrafında kitap okuduğum, kuş cıvıltılarını dinlediğim, içime tertemiz bir nefes çekebildiğim ve korkusuzuca mutlu olabildiğim. 

Ne yazık ki, bu hastane koridorunda bacaklarımı sıramın gelmesini beklerken sallıyorken, avuçlarımın içerisinde sıcaklığımı hissedebildiğim yüzümle birlikte benliğim, ancak hayalimdeki göl kenarındaki rüzgarı hissediyormuş gibi yaparsa kesip durduğu koridordan çıkıp gitmezdi. 

2021 yılının soğuk bir ocak ayındaydık. Kocaman bir yıl dönmüştü. 

Koskoca bir yıl. Yükseklerin ve alçakların yaşandığı fakat Harry'nin bir an bile elimi bırakmadığı bir yıldı.

Yine de, bazen herkesin Harry'i bana çok gördüklerini düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi. Olanlar ve olacaklar içten içe bunu düşünmemi engelleyemiyordu. 

Bu yüzden buradaydım ya.

Annem ve Harry beni evde bekliyorlardı. Annemin gelmesini istememiştim. Harry ise zaten gelemezdi. 

Ellerimi sıkıca gözlerime bastırdım ve boğazımı temizledim. Kendim için bir şey yapıyordum. Bunu yapmak zorundaydım. Buraya her geldiğimde bu kadar kasılmamalıydım. Bu çok normaldi. Kimse beni yargılamıyordu. 

Buna ihtiyacım vardı.

Odanın açılan kapısından ağlayarak çıkan kıza bakakaldım. 

Bana kendimin ilk halini hatırlatıyordu. 

Yine de, onu rahatsız hissettirmemek adına bakışlarımı kızın üzerinden çekerek sarsakça oturduğum yerden ayaklanıp açtığı kapı kapanmadan yakalamaya çalışarak odaya girdim ve ahşap kapıyı ardımdan hafif bir şekilde kapattım. 

Doktorum, beni gördüğünde gülümsedi.

Ona geri gülümsedim.

Siyah çantamı koltuğun kenarına bırakırken kendi kendime bu sefer ağlamak yok! diyip duruyordum. Harry, bunu ilk fark ettiğinde bana kızmıştı. Ağlamanın bir güçsüzlük olmadığını, benim de onu defalarca ağlarken gördüğümü ve ağlamakla bir problemim olmaması gerektiğini ellerimi tutarak ve gözlerimin içine bakarak defalarca dile getirmişti.

Eh, bu sevgilim bir başkasını gözümün önünde öperken pek mümkün olamıyordu zaten.

Artık sorduğu soruların hangi prosedürden dolayı olduğunu anlayabiliyordum. Neleri anlatamayacağım bile tembihlenmişken, neleri anlatabildiğimi hangi yollarla öğrenmeye çalışacaklarını tahmin etmek zor olmuyordu.

''Sanırım en son Archie'yi anlatmıştım.'' dedim doktorum bana bakarken. 

Başını salladı.

''Ben, yine de önce senin nasıl hissettiğini duymak isterim.'' Kalemi açık beklemesi hep sinirimi bozuyordu.

Kalemin benim elimde olması gerekirken ben dışında herkesin elinde geziyor, benim kitabımı ben dışında herkes yazarken bütün mürekkep lekeleri bana bulaşıyordu.

''Bir şey hissetmeye pek hakkım varmış gibi görmüyorum.'' Dürüstçe cevapladığım soru kaşlarının çatılmasına sebep olurken, detaylandırmamı beklediğini anlayarak cümlemi devam ettirdim.

''Yani, Archie ve Harry hayatımı o kadar dipten değiştirdiler ki, artık gidişatta benim bir söz hakkım yokmuş gibi geliyor. Kontrolü kaybettiğim için buradayım zaten.''

''Kontrolü kaybetmedin.'' Kararla söylediği cümleye gülümseyerek omuzlarımı silktim.

''Çünkü daha hikayenin geri kalanını duymadın.''

Sanırım, anlatmaya devam etmem gerektiğine şimdi o da ikna olmuştu.



*

Merhaba! O kadar heyecanlıyım ki sonunda bu kısmı sizinle paylaşabildiğime!!!!! Eyes Wide Open 3 parttan, yani sondan başa giderek tümü oluşturan bir hikayeydi, en başından beri. Bu da ipucu bıraktığım bir şeydi fakat bunu anlamamanız çok, çok normal bir durum. Yine de, yavaş yavaş kafamın içerisinde kurduğum kitap formatına erişiyor olmak çok heyecan verici. Haliyle de hikayenin azar azar sonuna yaklaşıyor olmamız da bir yandan üzüyor fakat gittikçe bütün düğümlerin çözülüşüne hep birlikte şahitlik edecek oluşumuz benim için çok değerli. 

Bu bir bölüm değildi. Bu yalnızca girdiğimiz partın başlangıcıydı. Bu yüzden, yeni bölümde en kısa zamanda görüşmek üzere!!!! Yorumlarınızı, fikirlerinizi bekliyorum. Sizden gelen yazıları okumak en büyük ilham kaynağım gerçekten, özellikle de bu 'part' durumu hakkındaki düşüncelerinizi duymak beni çok mutlu eder :) 

Eyes Wide OpenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin