Bir kızın benim için özel olabileceğini söyleseler güler geçerdim. Ama şimdi yanımda üzgün bir şekilde uyuyan Mişi'ye baktığımda bir insanın benim için ne kadar değerli olabileceğini görebiliyordum. Dizlerine ceketimi örtüp barmenin orada o kızla konuşan Young Bae'nin yanına doğru yürümeye başladığımda aklımda ki tek düşünce Min Shi'yi bir daha üzmemesini sağlamaktı.
Yanına geldiğimde hafifçe omzuna dokunarak dönüp sessiz bir ortam bulmak için kalabalığın arasından sıyrılmıştım. Arkamdan geldiğini biliyordum. Sonunda kimsenin olmadığı koridorun uç noktasında durduk. Yüzünde ki meraklı ifadeye aldırmadan sırtımı koridorun kadife siyah duvarına yasladım.
İki dakika sözleri kafamda tartıp söze başladım:
-Bro o kız kim?
Karşımda duran eski Young Bae değildi, umarsızca omuz silkti. Sessizliğin sonunu cevapsızlık takip etti. Üstüne gitmek istemiyordum ama Min Shi için buna dur demeliydim.
-Belli ki cevap vermeyeceksin. Sana şunu söyleyeceğim ve bu konu burada kapanacak.
Derin bir nefes aldıktan sonra elimi saçlarımın arasından geçirdim. Hala karşımda dikilmiş sadece bekliyordu. Bu kadar umursamaz olması beni çileden çıkmama nedendi. Tam konuşacağım sırada söyledikleriyle afalladım.
-Mişini üzmemden endişe ediyorsun değil mi lider?
Yaslandığım duvardan hızla kalkıp sinirle yumruk yaptığım elimi yüzünün yanından arkasında ki duvara sertçe indirdim. Gözlerine baktığımda:
-Evet, Mişimden uzak dur. O kız seni 3 ay boyunca bekledi ve sen sürtük bir kızla gelip gösteriş yapıyorsun. Belli ki artık Min Shi aşkın bitmiş. Hah tam isabet olmuş. Sen onu hak etmiyorsun DONG YOUNG BAE! Bu yüzden bu tavırlarına devam et.
Elimi duvardan çekip salona dönmek için döndüğümde Young Bae'nin sesiyle durdum:
-Hep benim olanda gözün vardı lider. Onu korumama bile izin vermedin!
Bu kadar kötü olamazdım ama kontrolü kaybetmiştim. Arkamı dönmeden:
-Sana izin vermedim değil sen koruyamadım. Şimdi koruma sırası bende.
Salona girmeden önce kendime gelmek için kafamı salladım. Bu kadar değişmesinin nedeni neydi? Salona girer girmez T.O.P, Seungri ve Yang başkanın durduğu yere doğru ilerledim. Onun oturduğu yer arkamda kalıyordu ve onu görmek istemiyordum.
Bir süre muhabbet ettikten sonra Seungri'nin koluma dokunup:
-Ji Yong Min Shi ile ilgilen istersen.
Demesiyle hızla kafamı çevirdim. Gördüğüm manzara bir kız için utanç verici idi. Suratından sular damlarken o çaresizce Young Bae'ye bakıyordu ve Young Bae'nin yanında ki kız elinde bardakla sırıtıyordu. Hızla Mişi'nin yanına geldiğimde yüzünü peçete ile sildim. Young Bae umursamaz bir şekilde sandalyesinin yönünü barmene doğru çevirince Min Shi'yi oradan uzaklaştırmak için elini tuttum ve masamıza götürdüm.
Yanına oturduğumda parti eski halini almaya başlamıştı. Etraf sakinleşince başı önde sadece hıçkırıklarını duyduğum Mişi'ye baktım. Onu ağlarken görmek artık canımı yakıyordu. Kafasını omzuma doğru yatırdığımda:
-Sen ne yapmaya çalışıyorsun Mişi!
Sesimi kontrollü çıkmasını istesem de biraz yüksek çıkmasını engelleyememiştim. Zar zor duyulur bir sesle:
-Ben... sadece... beni sevdiğini görmek istemiştim.
Kimsenin duyamayacağı bir sesle mırıldandım:
"Benim sevdiğimi ne zaman görmek isteyeceksin"
***
Uzun süren sessizliğin ardından Min Shi omzumdan başını kaldırmıştı:
-Ji Yong artık eve gitmek istiyorum.
Yüzüne baktığımda gözlerinin ağlamaktan şiştiğini gördüm.
-Hayır Mişi. Parti sonuna kadar buradayız.
İtiraz etmek için ağzını açtığında susturmak için parmağımla dudağına dokundum. Dokunuşumla irkilip biraz gerilese de hemen çalan müzikten destek alarak elinden tutarak onu piste çıkardım. Adımlarında ki ürkekliği hissedebiliyordum. elimi beline koyduğumda tedirgin bir şekilde dans pozisyonuna geçti. Usulca kulağına yaklaşıp:
-Benim yanımdasın ve az önce ki olayı kimse hatırlamıyor. Çünkü senin ışığın her şeyi bir anda siliyor.
Aksak bir gülümseme yüzüne yerleştirdiğinde biraz gülebildiğine sevinmiştim.
-Gülümsemeye devam et ve gözlerin sadece bana baksın Min Shi.
Dediğimde etrafı tarayan gözlerini gözlerime bakmak için çevirdi. Bakışlarında saflık vardı. Dans müziği bittiğinde elimi belinden çekmeyerek onu oturduğumuz yerin aksine kapıya doğru yönlendirdim. Ne yaptığımın farkında değildim ama daha fazla Young Bae yüzünden rahatsız olmasını istemiyordum. Koridorda ilerlerken Min Shi:
-Nereye gidiyoruz?
VIP müşteriler için özel oturma alanları bulmak için etrafa bakarken:
-Sadece sessiz bir ortam. Sende kafanda ki düşünceleri toparlayabilirsin.
En sonunda odaların olduğu koridora gelmiştik. Kulübü bir geceliğine kapattığımız için odaların kapıları boş olduğuna dair açıktı. İlk odaya girip kapıyı kapattığımda içerinin aksine daha ferah bir ortama sahip olan odaya göz gezdirdim. Beyaz ve yumuşak gözüken koltuğa oturduğumda ayakta dikilen Min Shi'ye
Oturması için gel işareti yaptım. Yanıma oturduğunda sert bir şekilde arkasına yaslandı. Bu oda İçeride ki gürültüden tamamen soyutlanmıştı.
Masanın üzerinde ki şaraptan bir kadeh doldurarak bir yudum aldım. Yavaş bir şekilde geri doğrulup arkama yaslandığımda ikimizde karşımızdaki duvara boş boş bakıyorduk. Konuşmaya her zaman ki ben başlamıştım.
-Bu geceden sonra hala seviyor musun Mişi?
Cevap beklemiyordum. Bardağın içinde şarabı elimde oynatırken Min Shi bıkkın bir sesle:
-Komik değil mi?
Sessizce kendi sorusun kendi cevap vermesini bekledim. Benden çok kendi ile hesaplaşır gibiydi.
-Komik tabi ki! Anlamalıydım. Ayrılalım dediğimde itiraz bile etmedi. Beni kaybetmeyi göze almıştı.
Yerinden doğrulup elimde ki bardağı alıp kafasına dikti. Histerik bir kahkaha attıktan sonra yüzüme baktı. bende yavaşça doğruldum.
-Benim sevmem ya da sevmemem onun için önemli değil, senin içinde önemli olmasın. Dedi.
Sözleri söyledikten sonra yanağına düşen iki damla yaşı başparmağımla sildim. Yüzü yine yere düşmüştü. Yeterince ağlamıştı.
Yüzünü iki avucumun arasına aldığımda şaşkın bakışları soru sorar gibiydi.
Yüzünü yüzüme yaklaştırdığımda kapının açılmasıyla Min Shi'ye sıkıca sarıldım. O kapıyı göremeyecek pozisyondaydı ama ben karşımda ki kişi ile göz gözeydim.
