Asansörden inerken ortamda elle tutulur bir gerilim vardı. Ne olursa olsun Young Bae'ye haber vermeliydim. Gözlerimde ki yaşlar kurumuş ve plan yapmaya başlamıştım. Asansör durdu ve kapıda ki taksiye yönelen annemi ve büyükbabamı takip ettim. Kaçmak fikri cazip gelse de bunu yapamazdım. Büyükbabam taksinin ön koltuğuna oturduğunda bizde annemle arka koltuğa geçtik.
Anneme dönüp baktığımda camdan dışarı bakıyordu. Sanki yüzüme baksa vazgeçecekti. Takside çalan kısık sesli müzikten destek bularak anneme döndüm:
-Bana güvenmelisin.
Annemden hiçbir tepki yoktu. Beni duymamış olabilirdi. Ben bile kendimi zar zor duyuyordum. Tekrardan inancımı kaybetmeden:
-Anne, ben kötü bir şey yapmadım.
Hafifçe bana doğru kafasını çevirdiğinde beni dinlediğini anlamıştım. Tüm cesaretimle:
-Lütfen, ben ilk kez birini seviyorum. Yıllardır sizin dediğiniz gibi yaşadım. Bana bu şansı vermelisiniz.
Merakla vereceği cevabı bekliyordum. Sonunda sessizliği bozmuştu:
-Merve! Sus ve bu dünyayı unut!
Uzun zamandır Türkiye'de kullandığım ismimi duymamıştım, bir an garipsesem de asıl mevzuya dönmem uzun sürmedi. Gözlerimde ki yaşlara engel olmaya çalışıyordum ama başaramadım. Damlalar yanaklarımdan süzülürken gözyaşımı silen annemle göz göze geldim. Son kez:
-Anne... Benim burada kalmaya ihtiyacım var. Young Bae'ye haber bile veremedim.
Annem sakince gözlerini yumdu ve derin bir nefes verdi. Karar aşamasında olduğunu anlamıştım.
-Peki Merve. Al telefonu ona mesaj at. Ama Türkiye'ye gitmeni engelleyemem.
Bana uzatılan telefona minnetle baktım. Usulca elinden aldım. Hemen Young Bae'nin telefonunu alıcı kısmına yazdım.
"Young Bae büyükbabamlar her şeyi öğrenmiş. Havaalanına gidiyoruz. Ne olur beni bırakma. Bana yardım et."
İletim raporu geldikten sonra mesajı sildim. Artık tek çarem Young Bae idi.
Taksi havaalanında durunca oyalanmak adına her şeyi yapmaya karar verdim. Annem ve büyükbabam önümde ilerlerken adımlarımı sıklaştırıp büyükbabama yanaştım. Şimdi rol zamanıydı. Kolundan tutup yavaş bir şekilde yere yığıldım. Kafama sert zemine koyduğumda gözlerimi sımsıkı yumdum. Gerçek bir rol yaparsam belki kurtuluşum olabilirdi. Büyükbabamın üzerime doğru eğilip başımı yerden kaldırdığını hissettim. Yüzümde tek bir kas bile oynamıyordu. Büyükbabam:
-Merve kızım neyin var?
Benden tepki gelmiyordu. İyice telaşlanması lazımdı. Sesindeki panik miktarına göre davranacaktım. Büyükbabama bir şey olmasını istemezdim. Annem ise diğer yanımda telaşla birilerini arıyordu. Büyükbabam:
-Kızım kendine gel, Kore seni hastalandırmış.
Hayır, plan bu değildi. Hafifçe ağzımı araladığımda onun duyabileceği hasta bir sesle:
-Young Bae... Dedim.
Büyükbabam iyice duymak için bana yaklaştığını hafif araladığım gözümden gördüm. Tekrarlamam gerekiyordu.