Upuzun bir bölümle karşınızdayım. Bu bölümü yazarken ellerime kramplar girdi. Ama siz okuyucularım için uzun yazmak istedim. Emeklerimin karşılığını ufak bir vote butonuyla verebilirsiniz:) Birde yeni fanficime bakmayı unutmayın.
Hiç böyle hissetmemiştim. Bir yanım deli gibi buradan uzaklaşmak kaçmak isterken bir yanım Young Bae'nin boynuna sarılıp kalmak istiyordu. Aslında tekrar denemekten korkmuyordum ama aynı nedenler yüzünden tekrar yaralanmaktan ödüm kopuyordu. Bu yüzden daha fazla kalamazdım. Bende gitmeyi seçmiştim.
***
TV binasından çıktığımda aklımda ki tek şey nakil işlemlerimi hemen başlatmaktı. Başka bir şey düşünürsem canım yanardı, geri dönerdim, yalvarırdım.
Okul binasından içeri girdiğimde kampüste pek kimse gözükmüyordu. Öğrenci işlerine doğru yöneldim. Binanın kapısını açarken arkamdan gelen tanıdık sese döndüm, bu dans hocamdı.
"Hey nerelerdesin Min Shi!"
Yeterince kafam meşguldü ve anlatmak istemiyordum.
"Ben Türkiye'ye dönüyorum kısa bir süre için. Daha sonra anlatırım. Şimdi işlerim var."
Kapıyı açıp içeri girdiğimde hala orada beklediğini biliyordum. Birkaç metre yürüdükten sonra kayıt için geldiğim odaya girdim. Kadın kâğıtlardan başını kaldırıp bana baktı.
"Bir sorun mu var?" dedi.
"Nakil olmak istiyorum... Türkiye'de herhangi benle uyumlu olan bir üniversiteye"
Kadın anladım dercesine kafasını salladı ve masanın üstünde ki gözlüklerini gözüne taktı.
"Lee Min Shi idi değil mi?"
Sessizce onayladım.
Çekmecelerden birkaç dosya çıkarıp incelemeye başladı. Uzun bir incelemeden sonra:
"Bu işlemler biraz uzun sürecek gibi. İstersen sen git biz sana haber veririz."
Uzun sürmesini istemiyordum. İlk uçakla buradan ayrılmak istiyordum. Derin bir nefes verdikten sonra:
"Ne kadar uzun?"
Birkaç belgeye daha baktıktan sonra mırıldanarak hesap yaptı.
"Tahminen 3 gün olmazsa öbür haftanın başına hallolur."
Çok uzundu ama elimden gelen hiçbir şey yoktu. Selamlayıp odadan çıktığımda kalan günlerimde sessiz kalmayı planladım.
***
Kaç gündür gelemediğim evime geldim ve pencereye gidip içeriyi havalandırdım. Odama yöneldiğimde dolabımın yanından valizimi aldım. Valizimi görünce gözlerime dolan yaşları bir hamlede sildim. Muzik setinden sakin bir müzik açtığımda tek tek giysilerimi yerleştirmeye başladım.
Her bir kıyafete ortalama bir gözyaşı düşüyordu sanırım. Valizimin kapağını zorla kapatmaya çalışırken valizin gücüne yenik düşmüştüm. Tıka basa olan valiz hızla etrafa dağılmıştı.
"Neden ben ya? Neden valizim bile aksi!"
Başımı ellerimin arasına alıp dizlerime dayadığımda ağlamamı durdurmak şöyle dursun daha fazla artmasını bile engelleyemiyordum. Yorgun düşecektim biliyordum.