Jeongin temiz havayı içine çekti. Telefonunu kaçıncıya kontrol ettiğini hatırlamıyordu. Chris'ten hâlâ bir ses yoktu. Kalbinin sıkıştığını hissetti.Bir parkın kenarındaki bankta yalnız başına oturuyordu. Karşısına bakarken telefon sesi kulaklarına doldu. Heyecanlanmıştı. Gözlerini telefona götürmüş arayan kişiyi görünce yüzü düşmüştü.
Beklediği kişi değildi. Hatta aramasını beklemediği biriydi. Kendini toparlayıp telefonu açtı. "Selam Jeongin" telefonu açtığı gibi Minho'nun sesi kulaklarına dolmuştu.
"Selam?" Dedi ne diyeceğini beklerken.
"Ben şehir dışına taşınıyorum. Ünlü bir veteriner kliniği beni işe aldı." Minho Jeongin'i arayıp neden aniden bunu söylediğini bilmiyordu. Sadece kedi parkındaki kedilere dikkatli bakmasını söylemek istemişti.
Jeongin kendini kötü hissetmişti ama Minho'nun arayıp bunu ona söylemesi hayatında ufacık bile olsa bir değeri olduğunu gösteriyordu. Gülümsedi.
"Senin için iyi olmuş gitmeden önce buluşabilir miyiz?" Minho bir süre düşündü.
"Aslında ev işleriyle meşgulüm biraz. Eğer buraya gelirsen buluşabiliriz ama yanlış anlama bunları sana seninle buluşmak istediğim için söylemedim. Sadece kedi parkındaki kediler artık sana emanet." Jeongin ani tepkisine hafif sesli bir şekilde güldü.
"Kediler hakkında endişelenme, ayrıca yapacak bir işim yok. Madem artık buradan taşınıyorsun sana son bir kez yardım etmek isterim." Minho hafifçe gülümsedi.
"Artık kader bizi bir araya getiremeyecek." Jeongin, Minho'nun alaylı bir ses tonuyla dediği şeye karşı sesli gülmüştü.
Oturduğu banktan kalkıp arabasına yöneldi. "Sonuçta hâlâ kore sınırları içinde olacaksın Minho. Kader bizi bir araya getirmek isterse getirir zaten."
Konuşma bitmiş Minho evin konumunu Jeongin'e mesaj atmıştı. Jeongin bunun Minho'yla son görüşmesi olduğunu biliyordu.
Kendini o kadar da kötü hissettirmiyordu. Minho sıcak biriydi, ani sert tepkileri vardı ama kedilere bakarken gözlerinin içi parlıyordu. Bu huylarını sevmişti Jeongin.
Ayrıca bugün onu arayıp haber vermesi amacına ulaştığını gösterirdi. En azından arkadaş olarak.
Çok geç olmadan Minho'nun evine varmıştı. Ev tek katlı müstakil bir evdi. Küçük bir bahçesi vardı. Kapının önünde de birkaç kutu.
Bu kadar hızlı taşınması Jeongin'in garibine gitmişti yinede sorgulamadı. Sonuçta kendi hayatıydı. Tam kapıyı çalacağı sırada kapı açıldı.
Elinde kutularla Minho çıkmıştı. Jeongin'i görünce kafasıyla selam verdi. Jeongin gülümsemiş üstteki kutulardan 2 tanesini almıştı. Minho hafifleyen ağırlıkla daha hızlı hareket etmiş kutuları çimenlere koymuştu. Jeongin de üstlerine bıraktı.
"Ne zaman gidiyorsun?" Minho ellerini silkeleyip Jeongin'e baktı "Bu gece"
Jeongin'in kaşları çatılmıştı "Neden bu kadar hızlı?".
"Aslında 1 aydan fazla oldu." Minho omuz silkmiş eve geri dönmüştü. Jeongin kendisine söylememesine şaşırdı.
"Belki de bana soğuk davranmasının nedeni buydu." Diye düşündü Jeongin. Minho onu içeriye çağırınca yanına gitmişti. Evin içinde daha fazla kutu vardı.
Paketlenmemiş eşya kalmamıştı. "Üzgünüm seni böyle ağırlamak istemezdim." Dedi yere minder koyarken.
Jeongin elini önemsiz olduğunu söyler gibi sallamış Minho'nun yere koyduğu mindere oturmuştu. Minho da yanına oturdu. "Kedilerin nerede?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pick Me
Fanfiction»Jeongin yalnızlıktan sıkılmış mükemmel sevgiliyi bulmak için yasadışı bir siteye başvuru yapmıştı. Eşleştiği 7 erkekten hangisi ona daha çok uyuyordu ve Jeongin hangisini seçecekti? |Jeongin x Skz| *Uyarı: Ficte ana karakter Jeongin o yüzden ship...