Pick Me

1.8 'Öyleyim zaten'

Jeongin hazırladığı ortama baktı. Yanlarına battaniye, yiyecek ve içecek almıştı. Filmi beraber seçeceklerdi.

Bu evi babası yaptırmış baştan aşağı her şeyiyle ilgilenmişti. Annesiyle babası romantik vakit geçirip film izlemek istediklerinde bu odayı kullanırlardı. Jeongin'in bundan haberi olmadığını ve gizli sığınakları olduğunu da düşünürlerdi ama yanılıyorlardı.

Jeongin çift koltuğuna son kez bakıp odadan çıktı. Chris'in gelmesine yarım saat vardı. Telefonunu eline aldığında Felix'in cevapsız aramalarını fark etmişti. Sabahtan beri bu odayı temizlemekle uğraştığı için telefonunu eline alamamıştı.

Hemen onu geri aradı. "Felix? İyi misin?"

"İyiyim asıl sen iyi misin? Geçen günden sonra haber alamadım senden." Jeongin gülümsedi Felix'in sesi normal geliyordu.

"Çok iyiyim, çok güzel şeyler oldu. Seni teşekkür etmek için arayacaktım ama arayamadım kusura bakma" Felix başını olumsuz anlamda sallayıp "Hayır sorun değil, beni yemeğe çıkarırsan teşekkürünü kabul ederim" demişti.

Jeongin kapının çalmasıyla saate baktı. Chris'in gelmesine daha vardı. Evdeki tüm çalışanları yolladığı için kapıyı kendisi açması gerekiyordu.

"Felix bir dakika bekler misin biri geldi de." demiş telefonu kapatmadan kapıyı açmaya gitmişti.

Felix telefonun diğer ucundan her şeyi duyuyordu. Jeongin kapıyı açtığında Chris'i görmeyi beklemiyordu. Chris neşeli sesiyle "Sürpriz" diye bağırdı.

Jeongin gülmeye başlamış "Niye erken geldin?" demişti. Chris omuz silkip içeri girdi "İşim erken bitti. Evinin bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum yalnız, sevgilim cidden zenginmiş"

Felix telefonu kapatmak üzereyken Chris'in sevgilim dediğini duymuştu. Kalbinde bir yerlerde bir şeyler kırılmış gibi hissetmişti "Sevgilim" dedi sessizce. Jeongin'in sevgilisi mi vardı?

Jeongin Chris'e gülümsemiş "Sen koridoru dönünce karşına çıkan sağdan 3. kapıya gir ben geliyorum" demişti. Chris yanından ayrılınca telefonu kulağına götürdü. "Felix hâlâ orada mısın?"

Felix dudağını dişlemeyi bırakmış "Sevgilin mi var?" Diye sormuştu. Ardından yanlış anlayacağını düşünüp telaşlanmış "Yani yanlış anlama kulak misafiri oldum." demişti.

"Şey... Evet ama yanlış anlama senle görüşürken yoktu sadece aniden bir şeyler gelişti."

"Anladım. Yemek işini sonra konuşuruz biz, iyi eğlenceler size" Felix telefonu Jeongin'in yüzüne kapattığında Jeongin kapanan telefonla bakıştı. İçinden bir ses bu ekranda bir daha Felix yazısını göremeyeceğini söylüyordu.

Felix'e karşı duyguları olmadığı için kendini kötü hissetmişti. Ardından bu düşüncelerden kurtuldu ona acımıyordu sadece bu konuşma canını yakmıştı.

Kendine gelip sinema salonuna gitti. Chris çevreyi inceliyordu. Ağzı hayranlıkla açılmıştı "Böyle yerler gerçekten varmış".

Jeongin bunu demesine gülüp çift koltuğuna oturdu. "Ne izleyelim?" Diye sormuştu Chris'i eliyle yanına çağırırken.

Chris kendini koltuğa bırakıp kolunu Jeongin'in arkasına koydu. Jeongin kolunun üstüne kafasını yaslamıştı.

"Psikoloji filmleri sever misin? Arkadaşım bir tane önermişti." Jeongin gözlerini Chris'ten çekmeyip "Fark etmez her şeyi izlerim." demişti.

Kendini hep insanlardan uzaklaştırmış bu odada sayamadığı kadar fazla kez yalnız başına film izlemişti. 2 haftadır tanıdığı bir insanı hemen hayatının orta noktasına koyması kendini garip hissettiriyordu. Yinede mutluydu.

Chris Jeongin'e gülümseyip yanaklarını tek eliyle sıkmış yüzünü ekrana çevirmişti "2 saat film izleyelim ardından birbirimizi izleriz".

Jeongin yanağının sıkılmasına gülüp ellerini hafifçe havaya kaldırdı "Peki efendim ben gidip filmi başlatayım."

Projeksiyon ile beyaz perdeye filmi yansıtmak için laptoptan Chris'in ona söylediği filmi açtı. Ardından koltuğa geri dönmüş Chris'e yaklaşıp sırtını ona yaslamıştı.

Chris'in kolu da Jeongin'in çevresini sarıyordu. Jeongin öne hafif eğilip sehpadan mısır ve cips kasesini aldı.

Filmin ilk 10 dakikasından sonra canı sıkılmıştı. Chris ise odaklı bir şekilde filmi izliyordu. Elindeki cipsin bir tanesini Chris'e yediriyor diğerini kendi yiyordu. Filmin yarısında cips bitince yüzünü buruşturdu.

  Chris onun sıkıldığını fark etmiş yinede kendisi bir şey diyene kadar sesini çıkarmamaya çalışmıştı. Açıkçası filmi kendisi de fazla sevmemişti ama izlenebilirdi.

  Jeongin esneyince Chris filmi izlemeyi bıraktı "Çok mu sıkıldın?". Jeongin kafasını Chris'in omzundan kaldırıp hafifçe yüzünü ona döndürdü ve başını olumsuz anlamda salladı "O kadar da değil."

Chris yüz ifadesini inceleyince bile sıkıldığını anlayabiliyordu. "Öyleyse filmi izlemeyi bırakalım." Gözleri Jeongin'in gözlerine odaklanmıştı.

"Sana eğlenceli bir şeyler göstermemi ister misin?" Chris gülerek başını salladığında Jeongin Chris'in elini tutmuş ardından ikili beraber koltuktan kalkmıştı. Jeongin peşinde Chris'i sürükleyip onu üst kata çıkardı.

"Nereye gidiyoruz?" Dedi Chris Jeongin'in sırtına bakarken. Jeongin yürümeyi bırakmış kapıyı açmıştı. "Evimin en sevdiğim 3. yerine."

  Chris içerisi karanlık olduğu için hiçbir şey göremiyordu. Jeongin ışıkları açtı. Etraf farklı renkler ile aydınlığında Chris kahkaha atmıştı. "Evinde karaoke odası mı var?"

Jeongin gülmüş odanın ortasına yürümüştü. Chris'e göz kırptı "Sevgilinin zengin olduğunu söylemiştim."

Chris çevreyi inceliyordu. Bu evde daha bilmediği nelerin olduğunu merak ediyordu. Jeongin eline mikrofon alıp kapıyı kapatmış ardından Chris'e de mikrofon vermişti.

"İnsanlardan kendimi uzaklaştırıp bu eve kapandım. Zamanımı harcayacak hiçbir şey olmayınca ben de dışarıda yapılan şeyleri evime taşımaya başladım. Bu evde her zaman yaptığım aktiviteleri benimle yapan ilk insan sensin."

Chris gülümseyip Jeongin'e sarıldı. Onu sarabildiği kadar sıkı sarmış saçlarını sevmişti "O zaman şarkı söyleyip eğlenelim mi?"

Jeongin de Chris'e sarılıp başını omzuna yaslamıştı. "Günün sonunda bana aşık olabilirsin yalnız."

"Öyleyim zaten"

👤👈🏻

Kitapta en az yazdığım bölüm olabilir. Neyse geçiş bölümü gibi bir şey oldu.

(Bu arada uzatacaktım falan bunlara kiss sahnesini yazacaktım sonra dedim ki burası tam bölümü bitirmelik, uzatmaya gerek yok bölümü.)

Felix'im 😭😭 seni çok seviyorum