9. Gülen Dudaklara Fısıldayan Acı

81 3 2
                                    


Merhaba okurlarım.

Kendimi tam olarak anlatamıyorum sanki. Bilmiyorum. Ne söylesem eksik gibi , ne söylesem yarım kalacakmış gibi . O yüzden sözlerimi yutuyorum bazen . Anlamayacaklar zaten diyorum. Zaten kendimi de anlatamayacağım diyorum. Geçiştiriyorum. Bana sürekli güldüğümü söylüyorlar , güldüğüm için çok mutlu olduğumu sananlar da var. Alakası bile yok. İçim ağlarken , ben gülüyorum. Herkesin ortasında ağlayamadığım için hiç eksilmiyor gülüşlerim. Anlayan anlardı zaten. Anlasaydınız zaten ne gerek kalırdı ki bu kitaba. Beni tanımıyordunuz. Artık beni biri tanısın istiyordum. Beni tanımamanız bile üzüyordu beni. Bazı şeyler için size yalan söylüyordum , benimle ilgili. Mecburdum. Ben konuşamazdım ki. Konuşursam ağlarım. Gülen dudaklarım acır ve o acı hissini gözlerime de yayar. Yerini acı hıçkırıklara bırakır belki. Anlatamam. Ben bıkmıştım artık , susmaktan. Beynim hiç susmadan konuşurken , ben yorulmuştum susmaktan. Yazdığım cümlelerle anlatabilirdim ancak. Yoksa , kelam edemezdi dilim size bir şey anlatmaya . Bazıları da başkalarına gül bahçesi sundu beni de çölün ortasında susuz bıraktı. Sildim , beni yoran insanları. Veda ettim , bu kitapta yazdığım cümleden sonra . Sessizliğim oluştu , ilk defa o insanlara karşı. En acısı da sessizliğimi bile fark etmediler. Bir hiçmişim . Çok geç anladım . Kendimi avutuyormuşum. Yazıklar olsun.

Artık yok , eskisi gibi değilim. Saçma sapan insanların konuşmaları yankılanıyor sonra beynimde . Bana böyle hissettiğim için yaşımdan kaynaklandığını söyleyecekler. - Belki de söylemeyecekler bilmiyorum. Belki de en büyük düşmanım susmayan iç sesim. - Öyle değil. Eskisi gibi değilim , yaşanmışlıklar öğretti bunu bana. Artık eski Rabia yok. Onu bir daha uyanmaması üzere gömdüm. O herkese çok değer verirdi , değer görmediği yerde bile kendi istediği için kalırdı , çok fedakardı , çok üzüldü , paramparça oldu. Sonra bir karar aldı ve o kararı hâlâ uyguluyor. Şimdi birini durdursam o insanlardan , sorsam mesela. Bilmezler. Ne yaptın ki derler. O yüzden de veda ettim.

Dediğim gibi hiç eksilmiyor gülüşlerim artık. Bundan sonra verdiğiniz değerin de , bana her gün mesaj atmanız da , saçma sapan cümleleriniz de umrumda olmayacak. Çokça sevdiğim insanlar , gözümü kör etmişti benim. Ben onları severken onların gözünün önünde değersizleştim.

Gülen dudaklarımı acı hissiyat sardı , en son. Hâlâ dediler ki , hep gülüyorsun. Aklınıza gelmiyorum. Kitabımın ismi bile aklınıza gelmedi ki , niye güldüğümü sordunuz. Her şeyi geçiştirdiniz.

Ben çok iyi bir insanım demiyorum ki ama sizin gibi de değilim. Bazı şeyleri yok sayamıyorum , vicdanımı rahatlatamıyorum.

Zaman geçiyor ,
Yanı başımdaki telefonumdan görüyorum dakikalar nasıl da hızlı?
Bu bile oldu tarih ,
Zaman acı söyledi ,
Ben dinledim ,
Dinledikçe sağırlaştım ,
Zaman hep geçti.

Eski zamandan kalmış anılar yerleşti ; kalbime
Sayfalar çevrildikçe sahneler kazındı beynime,
Belki geçer dedim bekledim , daha da arttı hüzünler ;
Ben de oldum bir hüzün abidesi .

Hüzünlerim acıdı , kavurdu kendini .
Gözlerimde birikti , hep kendini hissettirdi.
Aynıydı hep üzülmelerim .

Ellerim hunharca gezindi ellerimde ,
Duvarlar bak bana ! Diye haykırdı.
Bakamadım onlara, ellerimi sardım.
Kırgınlıklarım gözlerime değmesin ,
Ellerim ellerime değsin daha iyi ,

İlmek ilmek hissettirdi kendini o büyük boşluk ,
Adını koyamadım ,
Ne desem eksik kalacaktı ,
Sustum.
Beynimdekileri susturamadım ,
Ama buna suskunluk dedim .
Yorgunluk barınmış , yalnızlık demlenmiş , hüzün bulaşmış ;
İçime yayılmıştı , hepsi.

Ben de mi o suratsız yetişkinlerden oldum ?
Ne yapsan güldüremeyen ,
Ne desen kızan ,
İçimdeki can ; acımı sonlandır diyor.
Onu kimse iyileştiremiyor , ağlıyor hep
Okuduğum kitap , dinlediğim müzik,
Hiçbir şeyin faydası olmuyor.
Hep kötü hissediyor ,
Sanki oraya acı yuva yapmış ,
Bir şey olmasa bile aynı.

Ne desem eksik ,
Fazla konuşsam karışık,
Yüzüme baksalar ben zaten hep güleç ,
Bilmiyorlar ki, orada bir ölünün gülüşünün acı hissiyatı saklı .

Belki de yazdığım bu şiir beni anlatabilmiştir. Bazen de neye üzüldügümü bilmiyorum , sanırım ben ruhumu çok yordum, allah affetsin. Bedenime bir şey yapmadım belki ama ruhumun en ücraları bir ölü gibi. Bazı şeylere de kader deyip geçtim , hiç kafaya takmadım. Ergenlik çağı öncesi ne yaptığımı , ne ettiğimi de hatırlamıyorum . Bazen suçluyorlar beni eskiden neden böyle yaptın , niye böyleydin ? Bilmiyorum. Belki de çevremdekiler ne yapıyorsa onun aynını yapıyorumdur .

Bazen nasıl olduğumu soranlar da var. İyiyim diyorum. Ama iyi hissettiğimi bile bilmiyorum. İyiyim deyince inanıyorlar. Şöyle diyenler de var , bazen ağzımdan bir şeyler kaçıyor tabii. Konuşamıyorum belki ama insan arada bir istemeden de bağırmak istiyor. Dedikleri şu ; Daha senin yaşın kaç ki ? Saçmaladığımı düşünüyorlar.

Ama bilmiyorlar ki acıdan bazen kemiklerim sızlıyor.




Gülen Dudaklardaki Acı HissiyatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin