Artık iyiyim. Kimseye ne bir şey diyorum, ne başka bir şey..
Bu bölümde bağırmayacağım beni üzünlere, bu bölümde onlara beni nasıl üzdüklerini anlatmayacağım. Sadece anlatacağım.
Yine düşündüm her zaman yaptığım gibi. Ve üzüldüklerimin boş şeyler olduğunun farkına vardım. Geçmişe takılı kalmamalıydım. Geçmişe takılı kaldıkça, insanların sana neler yaptığını hatırladıkça olan yine sana oluyor. Geçmiş geçmişte kaldı demeli insan, yoksa bulunduğu anı tarihin tozlu sayfalarında bile yer almayacak.
İşte ben boş insanlar ve boş şeyler için anlarımı yok ettim. Boşu boşuna her şeyden ümidimi kestim ve kendimi depresyona sürükledim. Aylarca da çıkamadığımı hatırlıyorum, depresyon çok zordu. Sürekli geçmişime ağlıyordum. Sürekli bir ağlama hissi peşimi bırakmıyordu. Kendimi bir kuyuda tek başına hissediyordum. Bilmiyorum ne kadar geç ama gece geç saatlere kadar kendimi yorduğumu, sabahta şişmiş gözlerle canlı derslere girdiğimi hatırlıyorum. Ailem bana neden uyumadığımı soruyordu sürekli, hatta uyumam için baskı da yapmışlardı. Sonra bıraktılar çünkü şimdi geç saatlere kadar oturmuyorum. Şarkılarım eskisi kadar canımı acıtmıyor. Eskisi gibi her şeyi negatif düşünmüyorum. En önemlisi de eskisi gibi dalgın değilim. Çok dalgındım bir ara. Biri sizinle konuşur ama siz hep bir şeyleri düşündüğünüzden dinleyemiyorsunuzdur, sizinle konuşan size bir olayı defalarca anlatır. Bazen de çevrenizdeki her insan bir konu hakkında konuşurken siz onların dışında başka şeylerle meşgulsunuzdur. Bunları bir ara yoğun yaşadım. Hatta geçen yıl sabahları okula gitmemek için ağladığımı hatırlıyorum. O zamanlar da kendimi kötü hissediyordum, hem de fazlasıyla. Kimseyle ilgilenmezdim. Sınıftakiler niye konuşmadığımı, niye soğuk olduğumu hep merak ettiler. Zaten iki üç arkadaşım vardı ama sadece biriyle yakındım.Psikolojim bayağı bozukmuş. Bir gün en yakın arkadaşımla kütüphaneye indik orada bir kızla tanıştık. Bizden iki yaş büyüktü, onu iyi bir arkadaş olarak görmeye başladım. Tabi yakın arkadaşımdan sonra. Cana yakın vb. gelince üçümüz gezmeye başladık. Gel zaman git zaman kızın gerçek yüzü ortaya çıkmaya başladı. Beni iyisi bulur mu? Hayır. Kız bizi küçük görüyordu adeta, 9. sınıf olduğumuz için. Ayrıca bizimle dalga geçmeler, laf sokmalar, telefonumuz yok diye küçük görmeler... Daha neler neler.
Arkadaşım bana dedi ki bununla gezmeyelim, hak verdim. Ama uygulayamadım. Arkadaşım bir daha onunla gezmedi. Ama ben gezmeye devam ettim. Bana kimsesinin olmadığını, vb. şeyler söyleyince ona acıdığımdan, üzüldüğümden gezmeye devam ettim. Ama ne mi oldu, buna hiç değmedi. O hâlâ zarar vermeye devam etti. Bir gün benimle dalga geçti, bana senin özgüvenin mi var, kendine güvenin mi geldi, dedi. En kötüsü de bir şeyi yaptıktan sonra hiç yapmamış gibi davranıyordu. Beni zorla gezmelere bile çıkarmıştı. Sonra bir gün aklıma dank etti. Ben ona üzülüyorum ama o buna hiç değmez. Sonra bıraktım. Kaçtım ondan. Ne gezmeye çıktım, ne bir kelime ettim. Gelse de boş döndü sınıfına. Nankör bir insandı ama o bunun farkına hiç varmadı. Bu olay yormuştu benı. Okulda birinden kaçarak gezmek ne bileyim. Şimdiki aklım olsa hiç bu şeylere girmezdim. Ama eski aklım işte.Ama şimdi iyiyim. Her şeyi geride bıraktım ve daha iyi hissettiğimi fark ettim. Sadece bazı geceler içim acıyor. Acılar gece çözüldüğünden galiba.
Bir sırt arıyorum kendime için için ağlamak ve bu hastalıktan kurtulmak için ama bulamıyorum. Bu bir hastalıktı. Yoksa insan hep böyle hisseder miydi? Eski beni öldürdüm, onu ateşe verdim. Karşıma geçseydi eğer, aradaki fark çok kolay bulunurdu. Eğer geçmişte, şimdiki ben çıksaydı karşıma, ona gülerdim. İnanmazdım. Ben inanmıyordum ki hiç böyle şeylere. Gelecekteki benin karşımda durduğuna inanmazdım. Gelecekteki ben bana nasihatler verseydi dinlemezdim beni. Sahiden geçmişte kendimi dinlemezdim, kendimi sevmediğim zamanlar da oldu, belki de o haklıydı ben gerçekten de kendime güvenmiyordum. Geçmişteki benin size bunları mı anlatacağını sanıyordunuz, ancak ölünce öğrenirdiniz. O korkaktı. Bazı konuları kendiyle bile konuşmaya çekinirdi. Kalbini kırsalar dahi gıkı çıkmazdı onun, iyilik yapayım derken bile ezilirdi o. Saftı. Belki de eski bendeki en güzel özellik buydu. Hep saf ve temiz kalmayı seçmişti. Yüzüne gülenleri hep iyi sanardı sonra da perişan olurdu. O zaten en çokta kendini sevmediği için kaybetti, kendini sevmek istemedi ama başkalarının kendini sevmesini bekledi. İnsan kendini sevmiyorsa her şey bitmiştir, ama o bilmiyordu. Zaten öğrendi de bazıları kendini sevmediğinde. O olsaydı şimdi yine devam ederdi böyle. Ama öldü, bir daha uyanmamak üzere.Yine 9. sınıftaydım. Bir kız vardı bizim sınıftan. Konuştuk felan. Kız yüzüme güldü ya onu da iyi biri sandım. Yanına gittim bir gün. Beraber kantine inelim mi dedi, tabi ben de tamam dedim. Kantine geldik, gülmeye başladı, elime parayı tutuşturdu, kantinden bir şey al dedi bana. Bir adım attım. Sonra durdum. Neden bunu ben yapıyorum ki dedim, kantin onun da önünde. Kıs kıs gülüyordu arkamdan, sinirlendim. Parayı eline tutuşturdum. Kantin önünde git al dedim, ben sınıfa gidiyorum. Ondan sonra sohbet ettik mi bilmiyorum ama ben ona yiyeceğim şeyleri bile paylaşmıştım, daha doğrusu yan yana oturuyorduk ben yeyince o baksın istemedim hep paylaştım. Bir gün arka sırada oturuyordu, yanında bizim sınıftan biri. Benim hakkımda konuşuyordu. Her şeyi duydum. Şey diyordu, salakmışım ben ona her yediğimden verdiğim, fedakarlıklar yaptığım için. Haklıydı salaktımki onun gibi biriyle arkadaşlık etmeye kalktım. Bunu duyunca çok sinirlendim, direkt arkamı döndüm. İyilik yapıyoruz diye salak mı oluyoruz dedim, iyilikten de anlamazsınız siz.... Daha birçok şey söyledim ama hatırlamıyorum. Şok oldular. Ne dedi hatırlamıyorum ama bu olaydan sonra her şey bitti. Ona hep kötü davrandım, zaten o da boş durmadı, durmadan laf etti. En son da dost ayaklarına girdi bana. Okul kapanmadan önce. Baktım ki beni savunuyor, bir olaydı ama unuttum. Ne önemi var ki. Hayatım böyleleriyle geçti. Eski Rabia öldüğüne göre bir daha böyle insanlar karşısına çıksa dahi onlara fırsat vermeyecek. Acı çeke çeke güçlendim. Acılarımdan kaçmamalıydım, onlarla yüzleşecektim.
Dediğim gibi belki de kendimi sevmekte geç kalmasaydım belki de böyle şeyler başıma gelmeyecekti.
Geçmişe takılı kalmamalıyız dedim ama anlattım anlatmadıklarımı, sizin içindi ama bağırmadım anı anlattım sadece. Umrumda değil böyleleri. Artık bir şey demiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülen Dudaklardaki Acı Hissiyat
Ficción GeneralHer güldüğümde ağzıma battı acılarım . Oraya bir tutam acı serpti, kendini hatırlattı. Acı bir kez bulaşırsa dudağa ; hatırlatır her güldüğünde dudaktaki yerini . Kafana bir yük gibi biner düşüncelerin , yorar benliğini İçindeki kadını yönetmeye çal...