Nisa Belgin'den.
2 Saat Önce..."İdil! Beni bekle!" Bana sinirlenip kendini karavandan dışarı atan İdil'in peşinden koşmaya başladım. O sıradaysa Eda'a karavandan çıktı ve Eren'in o iğneleyici sesini duydum.
"Gidin de zeka yükleyin şu arkadaşınıza!" Arkamı dönüp ona laf atacaktım ki Deniz'in "Kes sesini!" demesiyle buna gerek kalmadı.
"İdil nereye gidiyorsun?!" İdil bir taksi çevirdi ve hiç vakit kaybetmeden içine bindi. Araç tam hareket ediyordu ki ona hızlıca yetişip kapıyı açtım.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen! Beni yalnız bırak Nisa!" dedi sinirle. Onu dinlemeyerek bende taksiye, yanına oturdum. Bunun üzerine Eda'da yanımıza geldi ve şimdi üçümüzde takside oturuyorduk.
"Rahat bırakın beni diyorum!" İdil'in bağrışlarını umursamayarak şoföre seslendim. "... Mezarlığı." Söylediğim şey üzerine arabada sessizlik oluştu ve bu sessizlik mezarlığa gidene kadar devam etti. Taksinin parasını ödeyerek arabadan indik ve mezarlığın tam karşısında durduk. Kimse hareket etmiyorken ben yavaş adımlarla İpek'in yattığı yere doğru ilerledim. Bunun üzerine peşimden Eda ve İdil'de gelmeye başladı. Bir kaç adım sonra İpek'in gömülü olduğu yere ulaşmıştık.
"Bizi buraya neden getirdin?" diye sordu İdil. "Özledim." diye yanıtladım kısaca.
"Onun öyle bir şirkette çalışıyor olabileceğini düşünerek mi?" Böyle demesi kalbimi kırsada belli etmedim.
"İhtimalleri göz önünde değerlendirmek gerek." Bunun üzerine İdil sesini yükselterek konuştu,
"Bu bir ihtimal olamaz Nisa! Odadan kovduğu çalışanın halini gördün! Onu kendisi için fahişeye dönüştürmüş!"
"İpek şirketin fahişelerle dolu olduğunu bilemezdi!"
"İpek dışarı bile çıkmazdı Nisa! Aklını mı yedin sen!" Duraksadım. İpek sosyal yerlerde durmayı sevmediğinden dışarı hiç çıkmazdı. Hatta o konuşmazdı bile.
"Biliyorum." dedim başımı eğerek. Bunun üzerine Eda beni kendisine çevirdi.
"Başka bir şey mi var?" diye sordu. Cevap vermedim. Bunun üzerine Eda şoke olmuş bir ses tonuyla, "Başka bir şey var!" dedi.
"Ne saklıyorsun bizden?" Derin bir iç çektim.
"Birkaç kez okuldan döndüğümde İpek'in dışarıdan geldiğini fark ettim. Nereye gittiğini sorsamda söylemedi ve yine susmayı tercih etti." İdil gözleri dolmuş bir şekilde İpek'in mezarına baktı. Onu çok özlüyordu. Onu çok özlüyorduk. Yavaşça İdil'in yanına ilerledim ve ona sımsıkı sarıldım. Bunun üzerine Eda'da yanımıza geldi ve üçümüzde birbirimize sımsıkı sarıldık. Her ne olursa olsun onlardan kopmak istemiyordum. Üçünüde çok seviyordum ve bu hep böyle kalacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palyaçonun Makyajı
Novela JuvenilDeniz, bir anda belirli zamanlarda işlenen seri cinayetlerin katilini ararken bulmuştu kendini. Tanıştığı üç kız ve dört adamla ise işler iyice çığırından çıkmıştı. Hatta ajan olarak başladığı işte, sıradaki kurban olduğunun bile farkındaydı. Peki y...