3. Bölüm

1.1K 117 132
                                    

                            “İlk şarkı!”

Bir süre konuştuktan sonra Izuku uykuya daldı...

“Izuku, uyan, geldik!” dedi Takashi. Izuku yavaş yavaş gözlerini açtı ve etrafına baktı. “Ne zaman inecek?” diye sordu Izuku. “Birkaç dakikaya ineriz.” diye yanıtladı Takashi. Dediği gibi, birkaç dakika sonra indiler. Izuku kendi valizini, Takashi kendi valizini aldı. Burada yolları ayrılıyordu. “Görüşürüz Izuku!” dedi Takashi mutlu bir şekilde. Izuku da ona veda etti ve birkaç dakika sonra birisi geldi ve Izuku’yu bir arabaya bindirdi.

“Bay Midoriya, siz misiniz?” dedi adını bilmediği adam. “Evet, benim.” dedi Izuku. “Sizi kalacağınız yere götürüyorum.” dedi adam. Aklını okumuş gibiydi. “Size her yeri gezdireceğim.” diye devam etti. Fazla bir süre geçmeden bir evin önüne vardılar. “Okulun tam şurada,” dedi adam kalacağı evin önündeki okulu göstererek. “Tek kişi kalacaksın, evin de şurada.” dedi arka taraftaki evi işaret ederek.

“Tamam, teşekkür ederim.” dedi Izuku. “Biz senin tüm masraflarını karşılayacağız.” diye söyledi adam Izuku tam arabadan çıkarken. Izuku arabadan inip eve doğru ilerledi. Dillerini az-çok biliyordu. Ev anahtarını fazla aramasına gerek kalmadan kapının üstündeki anahtarı gördü. Boyu yetişmediği için zıplaması gerekti, ki bu sayede kafasını bilmediği bir şekilde kapıya çarptı. Ama anahtarı alabildiği için mutluydu. Anahtarı deliğe sokup kapıyı açtı.

Eve girdiği gibi hayran kaldı. Çok güzel bir evdi, bir kişi için yeter de artardı. Biraz incelemeye başladı evi, salonunda büyük bir televizyon, koltuklar ve keman, piyano gibi şeyler ile donatılmıştı. En önemlisi, bir mikrofon vardı. Salondan çıkıp mutfağa girdi. Mutfakta harika bir masa ve sandalyeler vardı. Çekmeceleri açınca tabak, çatal ve kaşık gibi şeyler karşıladı onu. Burada da pek durmadan yatak odasına girdi. Harika bir odaydı. Alan Walker, ZHIEND posterleri vardı, kocaman bir dolap ve bir buçuk kişilik bir yatak vardı.

Valizini kapıda unuttuğunu fark eden Izuku hemen koşarak kapıya gitti ve valizini içeri aldı. Yatak odasına kadar sürükledi ve valizi açtı. İçindeki çamaşırlarını çıkarttı ve yavaş yavaş yerleştirmeye başladı. Yerleştirme işi bittiğinde karnının acıkmış olduğunu fark ederek mutfağa doğru yürüdü. Mutfağa geldiğinde kendine bir bardak su doldurup bir dikişte içti. Çantasını sırtından çıkarttı ve masanın üzerine bıraktı. İçini açıp telefonunu çıkarttı ve annesini aradı.

                           1 Yıl Sonra..

Izuku bugün ilk şarkısını yayınlanmıştı. Çok heyecanlıydı, çünkü bu şarkı için çok uğraşmıştı. İsmi “Summer Depression” idi. Ve 1 ay içinde 2 tane konseri vardı. Bit tanesi New Jersey’de, diğeri ise Fransa’daydı. Dışarı çıkmak için hazırlanıp mutfağa girdi Izuku. Şarkısının kaç dinleme olduğuna bakmak için YouTube’a girdiğinde şarkının 1 ayda 1M kadar izlenmeye ulaştığını gördü. Çok heyecanlıydı. Bir anda telefonunun çalması ile düşüncelerinden sıyrılıp telefonunu açtı. “Bay Shō?” dedi meraklı bir ses ile Izuku. “Izuku konserin 1 ay sonraydı ya,” dedi Shō nefes nefese. “Evet?” dedi Izuku. “1 hafta sonraya aldırdım.” Izuku çok şaşırmıştı.

Bir anda telefon yüzüne kapanınca bardağa doldurduğu suyu içti ve dışarı çıktı. Dışarıda pek fazla birşey yapamayacağını bilmesine rağmen hava almayı seviyordu. Telefonuna gelen bildirim ile hemen telefonunu cebinden çıkarttı Izuku. “Jirou mu?” dedi. Izuku’nun yazdığı şarkıyı söylediği bir video paylaşmıştı Jirou, tabii ki Izu’yu etiketlemeyi unutmamıştı. Hemen videoya tıklayıp izlemeye başladı. Video bitince yorum yazma bölümğne girip yazmaya başladı.

“Çok güzel bir sesin var Jirou, umarım yakında Japonya’ya gelebilirim!” diye yazdı, gönderdi ve videoyu beğendi. Izuku samimi olmayı seven birisiydi. Telefonunu kapatıp yürümeye devam etti. Yolda giderken birisine çarpmıştı şimdi de. “I’m so sorry Miss! Are you okay?” dedi Izuku bir yandan elini uzatırken. “Thank you,” dedi kadın. “Wait, you’re Deku!”  dedi kadın bir anda. “Yes, It’s me.” dedi Izuku. “Omg, I’m a big fan of you!” dedi kadın neşeyle. Izuku ile fotoğraf çekildikten sonra gitti ve Izuku yine yalnız kaldı.

Bir kafeye gelip oturdu. Kahve içmeyecekti, sadece oturacaktı. Birkaç saat oturup kitap okuduktan sonra hava kararmaya başladı ve Izuku kalkıp evine gitti. Biraz keman çaldıktan sonra yemek yeme kararı alarak mutfağa gitti. Mutfağa girdiği sn buzdolabını açıp bir salatalık ve bir domates aldı. Doğramak için bir bıçak aldı ve yavaş yavaş, dikkatlice doğradı. Oturup yemeğini yedikten sonra yatak odasına girdi.

Ledlerini yakıp yatağına uzandı. Tüm ledlerini turuncu ışığa ayarlamıştı. Biraz telefonda takılayım diye düşünerek telefonu eline aldığı anda telefona bayağı bir bildirin gelmiş olduğunu gördü. Hepsi Jirou’dandı.
———————
Earphonejack: İnanmıyorum, bana cevap verdin!
Hatta videomu beğendin!
Hatta yorum attın!
Çok saçmaladım herhalde..
Umarım Japonya’ya gelirsin!
Tüm sınıf arkadaşlarım senin hayranın.

Dekuisinlove: Yok, yok, ne saçmalaması. Beni neden sevdiğinizi anlasam keşke.
Gelebilirsem Japonya’ya uğrayacağım!

Earphonejack: Özgünlüğün ne?

Dekuisinlove: Benim özgünlüğüm yok.

Earphonejack: Pfft, kimin umrunda, sen özünlüksüz de mükemmelsin!

Dekuisinlove: Teşekkür ederim Jirou!

Earphonejack: Şuan tüm kızlar başıma toplandı, herkes izliyor!

Dekuisinlove: 😅
O kadar abartılacak birisi değilim ama..

Earphonejack: 1 aydır sadece Summer Depression’u dinliyorduk Deku!

Dekuisinlove: Çok mutlu oldum!
Bana Izuku diyebilirsin.
Bu gerçek.ismim.

Earphonejack: Tamam o zaman Izuku.

Dekuisinlove: Şimdi yatmam gerek, iyi geceler Jirou!

Earphonejack: İyi geceler.
—————————
Izuku Instagram’ı kapattı, telefonunu şarja takmak için yataktan kalktı ve kablosunu çantasında unuttuğunu fark etti. Hemen çantasını açtı ve aramaya başladı. Biraz aradıktan sonra elinde değen bir kablo ile gülümsedi. Kabloyu çekerek aldı ve prize doğru ilerledi. Şsrj aletini prize taktı ve sonra da ucunu telefona taktı. Şarj olduğunu belli eden ışık çıktığı zaman yatağına geri dönüp uzandı. Bir süre sonra yavaş yavaş gözlerini kapattı ve uykuya dalmayı diledi. Ama olmadı.

Izuku bir süre daha uyumayı denese bile başaramamıştı. Mutfağa gidip kendine bit bardak aldı. Dolabın kapağını açıp sütü çıkarttı ve bardağa döktü. Bir anda bardağa baktı, süt taşıyordu. Telaşla hemen sütü çekti ve kapağını kapatıp dolaba geri koydu. Bardaktaki sütün birazını içti ve bardağı kaldırıp sarı bez ile altını sildi. Sıra en kolay kısımdaydı. Isıtmak. Mikrodalgayı açıp bardağı koydu, düğmeyi çevirerek 30 saniyeye ayarladı. 30 saniye bakledikten sonra küçük ekranda ‘End’ yazısı belirdi. Düğmeye basarak sütü aldı ve 2-3 yudumda bitirdi.

Mutfaktan çıkıp yatağına girdi, gözlerini kapattı ve bu sefer uyudu...

**********
900 kelime olsun diye süt içme kısmını ve şarj kısmını ekledim.... Yoksa 700 kelime olacaktı.

War of Love - BakuDeku -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin